ÇİFTÇİLER GÜNÜ
...
Her yıl bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de 14 Mayıs “Çiftçiler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Atatürk: “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.” derken köylülerimizin, çiftçilerimizin önemini anlatmıştır.
Ülkemiz geniş ve verimli coğrafyası ile halkın ihtiyacı olan her türlü ürünün yetiştirilebildiği bir yerdi. Yıllarca okullarda öğrencilerimize “Türkiye kendi yetiştirdikleri ile beslenebilen yedi ülkeden biridir.” diye anlatıldı. Gerçek de böyle idi. Dışarıya muhtaç değildik. Herhangi bir ürünü ithal etmezdik. Köylülerimiz çalışıyorlar, üretiyorlar, insanlarımızı doyuruyorlardı. Ama yıllar geçtikçe bu çark tersine dönmeye başladı. Çiftçilerimiz çalışıp ürettiklerinin karşılığını alamaz hale geldiler. Bu durum onların üretmekten vazgeçip köylerini, topraklarını terk etmelerine sebep oldu. Köylerimizin çoğunda insan kalmadı. Çiftçilerimizi yaklaşık yüzde kırkı üretimden çekildi. Çiftçilerin bu durumlarına çare bulmaları gereken tarım bakanları kendi üretebileceğimiz ürünleri başka ülkelerden ithal etmeye başladılar. Eski günlerde dış ülkelere ihraç ettiğimiz buğdayı, arpayı, mısırı, pamuğu, mercimeği, fasulyeyi, eti dünyanın değişik ülkelerden alır olduk. Bu durumu eleştirenlere de ilgililer: “Paramız var ki ithal ediyoruz.” diye cevap veriyorlardı. Ama pandemi ve son ekonomik problemler gösterdi ki paran da olsa bazı zamanlarda gıdaya erişmek mümkün olmuyor. Hatta ekonomik kriz ortamında o ürünleri alacak paran da olmayabiliyor…
O halde tek çare yerli üretimdir. Köylülerimizin üretimden kaynaklanan sorunlarına çare bulmak; tohum, akaryakıt, gübre, enerji gibi girdilere destek vermek ve onların köylerinde kalarak eskisi gibi üretmelerini sağlamak en doğru yoldur.
…
Âşık Veysel, ünlü bir halk ozanı olmasının yanında aynı zamanda da bir çiftçi idi. Veysel’in köyünde hiç meyve ağacı yokmuş. Ozan, meyve fidanları getirterek bahçesine dikmeye başlamış. Köylüler “Yıllardır atalarımız yapmamış da bu kör adam mı meyve yetiştirecek” diye onunla alay etmişler. Ama yıllar içinde fidanlar büyüyüp de meyve vermeye başladığında söylediklerinden utanmışlar ve “Meğer o kör değilmiş, kör olan bizmişiz.” diyerek özür dilemişler. Âşık Veysel’i rahmetle anarken yazımı O’nun aşağıdaki şiiriyle bitiriyor ve çiftçilerimizin sorunlarının giderildiği, topraklarını terk etmedikleri, mutlu oldukları günler dileğiyle Çiftçiler Günlerini kutluyorum:
ÇİFTÇİLER
Dinle çiftçilerin garip halini
İlkbaharda çifte başlar çiftçiler
Hiçbir zaman işten çekmez elini
Durmaz on iki ay işler çiftçiler
Ölçer tohumunu koyar sekleme
El gitti der oğluna haydi bekleme
Tarlası herk ise ya ikileme
Tohumu toprağa aşlar çiftçiler
Evvel buğday eker sonra arpayı
Her gün fazla saçar kuşların payı
Tarlada görürse kuşu kargayı
Döner sapınan taşlar çiftçiler
Tohumu kurtarır bekler yağmuru
Gider gelir bakar tarlası kuru
Yağmur geç yağarsa yüzün azdırı
Bekler bulutlardan yaşlar çiftçiler
Yağmur bol olursa güler yüzleri
Bahar göğ ekini görür gözleri
Çayır çimen bürüyünce dizleri
Öküzün boyunu hoşlar çiftçiler
Kimi pulluk koşar kimi makine
Kimi eski çifti kullanır gine
Bol bol gözü doymayınca ekine
Şaşar nideceğim nişler çiftçiler
Ekin firik ığış ığış yellenir
Bıldırcınlar arasında dillenir
Gelinler al giyer kızlar sallanır
Bulur ırgatların çiftler çiftçiler
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.