Vefatının 96. yıldönümünde Ziya Gökalp’ı anıyoruz

...

“Vatan ne Türkiye’dir Türkler’e, ne Türkistan

Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan…”

 

Ziya Gökalp, 1876’da Diyarbakır’da doğdu. İlköğrenimini Diyarbakır’da yaptı. 1890 yılında askeri okula girdiyse de babasının ölümü üzerine bu okulu bırakıp Mülkiye’ye kaydoldu. Burasını bitirdikten sonra da Baytar Okulu’na giren Gökalp, politik nedenle tutuklandı. 1908’de sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki kurdu.  Diyarbakır’a dönerek Peyman ve Dicle adında iki gazete çıkardı. Ali Canip ve Ömer Seyfettin’le birlikte çıkardıkları Genç Kalemler dergisinde makale ve şiirler yazdı. İstanbul Üniversite’sinde sosyoloji dersleri verdi. Türkçülükle ilgili şiir ve makalelerinin yer aldığı Yeni Mecmua ve Küçük Mecmua dergilerini yayınladı. 1918’de Malta’ya sürgüne gönderildi. Daha sonra Ankara’ya çağrılarak Telif ve Tercüme Encümeni Başkanlığı’na getirildi. Atatürk’ün ısrarı üzerine Diyarbakır Milletvekilliği’ni kabul etti ve Anayasa Encümeni’nde görev aldı. 25 Ekim 1926’da İstanbul’da vefat etti.

Fikir hayatımızın en önemli simalarından olan Ziya Gökalp, Türkçülük ülküsünün öncüsü ve kurucusudur. Şiirlerinde ve yazılarında kullandığı dille Türkçe’nin zenginleşmesine ve özleşmesine öncülük etmiştir.

“Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık” şiir kitaplarıdır. “Türkçülüğün Esasları, Türk Töresi, Türkleşmek- İslâmlaşmak- Muasırlaşmak, Türk Medeniyeti Tarihi Ziya Gökalp’ın ilmi eserleridir. (1)

 

Ziya Gökalp, “KENDİNE DOĞRU” başlıklı şiiri O’nun Türkçe’yi ne kadar güzel kullandığının en açık örneğidir:

“Atanın içkisi köpüklü kımız,

Arpa suyu içme dedi bir Kırgız,

Evinin yemişi erikle elma,

Komşunun bağından hurmayı alma.

Başka dile uymaz annenin sesi,

Her sözün ararsan vardır Türkçe’si.

Duymadan düşünme, görme sezmeden,

Kendi duygun olsun usunu yeden.

Dile, yap! Tanrı’nın sensin bileği,

Göktürk’ün sendedir yüce dileği.

Demir sana tapar, şimşek baş eder,

İsteme, sen yarat; görme sen göster.

“DİN” başlıklı şiiri de Ziya Gökalp’ın en güzel şiirlerinden biridir:

“Benim dinim ne ümittir, ne korku;

Allah’ıma sevdiğimden taparım!

Ne Cennet, ne Cehennem’den bir korku

Almaksızın vazifemi yaparım.

 

Vaiz! Deme Cehennem’in ateşi

Çıkar bilmem kaç bin çeki odundan.

De ki vardır bir güzellik güneşi,

Doğmuş bizim aşkımızın od’undan…

De ki vardır Tûba adlı bir ağaç

Kökü gökte, gönüllerde dalları…

Yemişinden yedi ruhum, aç değil;

Bütün sevgi, şefkat onun balları.

 

Vaiz! Bana muhabbeti şerheyle

Be aramam şeytan nedir, melek ne?

Erenlerin esrarından söz söyle:

Seven kimdir, sevilen kim, sevmek ne?

Beni cennet va’di ile avutma,

O kalbimdir, çünkü sevgi elidir.

Cehennemin gazabıyla korkutma,

Korku nedir bilmez gönlüm, delidir.”(2)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna fikirleriyle ilham veren; “Türkçülük, Türk Milletini yükseltmek demektir.” diyerek millî ülkünün temellerini atan, çok sayıda Türkçü, milliyetçi nesillerin yetişmesine fikirleriyle öncü olan Ziya Gökalp’ı vefatının yıldönümünde rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun…

----------------------------------

Hamasi Türk Şiiri / Fahri Ersavaş / 0216 360 78 18

Türk Dili Dergisi / 1992 Çağdaş Türk Şiiri Özel Sayısı

Etiketler :
, , , , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum