ŞİİRLERDE İSTANBUL’UN FETHİ
...
“Delikanlım işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin… Millet yürüyecek ardından!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan.
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.”
Yazımıza Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı’ndan aldığımız mısralarla başladık.
Dün İstanbul’un fethinin 569. yıldönümüydü. Fetih, yurt genelinde coşku ile kutlandı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci hükümdarı olan 2. Mehmet (1432-1481), Peygamber Efendimizin: “İstanbul elbet fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” övgüsüne mazhar olmuş, 29 Mayıs 1453’de İstanbul’u fethederek 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu’nu sona erdirmiş, orta çağın bitip, yeni çağın başlamasını sağlamıştır.
Babası 2. Murat, annesi Hüma Hatun olan 2. Mehmet’in adı İstanbul’un fethi sonrası artık Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih Sultan Mehmet’i, fethi gerçekleştirirken şehit olan kahramanları ve gazileri rahmetle anıyorum.
Bu yazımızda sizlere İstanbul’un fethi ile ilgili edebiyatımızın önemli şairinden şiirler sunuyorum. İlk şiir: “İstanbul, bütün Türk tarihinin, Türk coğrafyasının bir terkibi, özeti ve tecellisi olmuştur.” diyen İstanbul âşığı Yahya Kemal’e ait:
İSTANBUL’UN FETHİNİ GÖREN ÜSKÜDAR
“Üsküdar, bir ulu rü’yayı görenler şehri!
Seni gıptayla hatırlar vatanın her şehri,
Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun
gördüğünü?
Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü!”
Elli üç gün ne mehabetli temaşa idi o!
Şimdi halkın uyanık gördüğü rü’ya idi o!
Şimdi beş yüz sene geçmiş o büyük hatıradan;
Elli üç günde o hengame görülmüş buradan;
Canlanır levhası hâlâ beşer ettikçe hayal;
O zaman ortada, her saniye, gerçek bir hal.
Gürlemiş Topkapı’dan bir yeni şiddetle daha
Şanlı namıyla “Büyük Top” denilen ejderha.
Sarfedilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece,
Karadan sevk edilen yüz gemi geçmiş Haliç’e;
Son günün cengi olurken, ne şafakmış o
şafak,
Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak,
Görmüş İstanbul’a yüz bin meleğin uçtuğunu;
Saklamış durmuş, asırlarca, hayalinde bunu.”
“Türklük, beş yüz seneden beri İstanbul’u ve Boğaziçi’ni bütün beşeriyetin hayaline nakşetti. Mimarisini bu şehrin tepesine, her sahiline, her köşesine kurarken; artık bu diyar dünya durdukça Türk kalacaktır.” sözleri Yahya Kemal’in “Türk İstanbul” konferansında İstanbul sevgisi ile söylediği cümlelerdir.
İstanbul’un Fethi ile ilgili yazılmış ikinci şiirimiz İbrahim Minnetoğlu’na ait:
İSTANBUL’UN FETHİ
“Aştık geçilmez dağlar üstünden
Öyle vakur, öyle heybetli
Vardık ot bitmeyen vadilere
Ayağımız değdi yeşerdi!
Gönlümüzün büyüklüğü Asya’nın
Yıktık köhneliğini orta zamanın
Zamanın karanlığı ortasında
Şimşek örneği parlayan kılıcımız
Nur yağdırdı aydınlık yeni günlere
Eskilik, karanlık düşüverince yere
Dağlar, denizler misali
Yol verdi gemilere!
Sustu kulakları tırmalayan çan;
Burca bayrak dikince Ulubatlı Hasan!”
Yahya Kemal’e göre: “İstanbul’u sevmek Türkiye’yi ve Türk tarihini sevmek; Türkiye’yi ve tarihte Türk mizaç ve medeniyetini anlamak demektir.”
Yazımızın son şiiri de Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya ait:
FETİH ZAMANI
“Havanın mavisinde, denizi yeşilinde
Bir türkü, Orta Asya’dan beri duymuşuz.
Anamızın sütünden bayraklara kadar
Yüce fetihle büyümüşüz.
Yakmış gecelerimizi yıldızlar
Burçlardan yana uyanmışız.
Bir yazı gibi tepeler alnında
Yazılmışız, silinmişiz.
Nur ile, kuvvet ile, aşk ile
Kaderin büyüsünü bozmuşuz.
Görmüşüz suretini güzelliğin
Koca feleklere görünmüşüz.
Cihanın yarısı gök,
Önünde şehit şehit durmuşuz.
Cihanın yarısı İstanbul
Almışız.”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.