Umre için biriktirdiği parayı deprem bölgesine gönderen Mehmet Amca ve “ZİLE’DE EDA EDİLEN HAC” hikâyesi

...

Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde ikâmet eden 74 yaşındaki Mehmet Çakırhan umre için biriktirdiği parasını deprem bölgesine bağışladı. Bazı hayırseverler Mehmet Amca’nın bu davranışından etkilenip Mehmet Amca’yı umreye göndermek istediler. Fakat Mehmet Amca bunu kabul etmeyip o kişilere teşekkür etti ve dedi ki: “Beni umreye göndermek için vermek istediğiniz paraları lütfen deprem bölgesine gönderin.”

Mehmet Amca’nın bu örnek davranışı bana Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun “ZİLE’DE EDA EDİLEN HAC” hikâyesini çağrıştırdı:

ZİLE’DE EDA EDİLEN HAC

“Zile’de, bir kıyı mahallede, derme çatma bir fakir evi vardı. Bu evde yarı kötürüm bir yaşlı kadın ve demircilik yapan oğlu otururdu. Demirci, ne kazanırsa yarısını bir köşeye saklar, diğer yarısıyla da annesinin ve kendisinin geçimini sağlar, elinden geldiği kadarıyla da kendilerinden daha yoksul insanların karnını doyururdu.

1783 yılında Zile’de sıcak bir yaz yaşanıyordu. Demirci, annesinden Hacca gitmek için izin istedi. Zira bu kutsal yolculuğu yapabilmek üzere bir ömür boyu biriktirdiği para tamamlanmıştı. Annesiyle vedalaşıp evden ayrıldı. Son evlerden birinin önünden geçiyordu ki içerden yaşlı, yorgun bir sesin yalvarışını duydu: “Tanrım borçluyum. Ekinimde de hayır yok. Yaşlıyım, yorgunum, hastayım. Bu halde ölürsem, borçlu öleceğim. Sana borçlu kalmaktan korkmuyorum. Kul borcundan utanıyorum. Huzuruna kul borcuyla gelirsem yerin dibine geçerim. Tanrım buna bir çare…” Demirci, olduğu yerde kaldı. Adım atamadı. Bir süre bekledi ve sonunda kapıyı çaldı. Adama borcunun miktarını sordu. Adam, donup kaldı. Şaşırdı, kekeledi. Büyük bir umutla demircinin eline sarılıp borcun miktarını söyledi. Adamın söylediği miktar, tam demircinin cebindeki kadardı. Demirci düşünmeye başladı. Parasını çıkarıp adama verse Hacca gidemeyecekti. Hacca gitse adama hiçbir şey veremeyecekti. Sonunda kararını verdi. Cebinden çıkardığı keseyi adama uzatarak: “Al, bu para senin için biriktirilmiş demek…” dedi.

Adamın tutulan dili ve şaşıran gözleri önünde evden uzaklaştı. Artık Hacca gidemezdi. Ama geriye de dönemezdi. Bir ıssız vadiye çekildi. Orada Hac süresince bekledi. Günler, geceler boyu kendisini kutsal topraklarda sanarak ibadet etti. “Lebbeyk!” çığırdı. Hac süresi bitip hacılar dönmeye başladığında o da vadiden ayrılarak Zile’ye döndü. Evine geldiğinde yoksul evinin kapısının yemyeşil, nur içinde olduğunu gördü. Hacdan dönenler daha evlerine gitmeden gelip demirciyi kutladılar. Çünkü orada, Arafat’ta milyonlarca hacının içinde, yüzü nurlu ve pırıl pırıl, başının üstünden hiç eksik olmayan bir gölge bulutu ile dolaşan tek hacı olarak demirciyi görmüşlerdi…” (1)

Yukarıda anlattığım Rahmetli Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun hikâyesini çok severim. Bu hikâyeden dersler çıkartırım. 50 yılı bulan yazı hayatımda ve öğretmenlik yıllarımda bu hikâyeyi öğrencilerime çok okumuşumdur. Zaman zaman da gazetelerdeki köşe yazılarımda kullanmışımdır. İsterdim ki öğrencilerim, okuyucularım da bu hikâyeyi bilsinler. Onlar da bu hikâyeden bir şeyler çıkarsınlar.

Dünya ile birlikte biz de bir pandemi süreci yaşadık. Şu anda da ülke büyük bir deprem felâketi ve sonrasında sel felâketi yaşadı. İnsanlarımızı kaybettik. İnsanlar evlerini ve işyerlerini kaybettiler. Ülke ekonomisi iyi değil. Enflasyon yüksek. Hayat pahalılığı hat safhada. Biz tok yatarken, aç yatan insanlar var. İşte yaşamış olduğumuz bu zor şartlarda inşallah Rahmetli Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun bu hikâyesi maddi durumu iyi olup da lüks içinde yaşayan, emlâk zengini olup malının hesabını bilmeyen, tatillerini yurt dışında geçiren, çocuklarını yurt dışında okutan veya 10-15 defa Umre’ye gitmekle övünen, hafta sonlarında Kıbrıs’a kumar oynamaya giden, Bodrum’daki gece kulüplerinde bir işçinin asgari ücreti kadar parayı garsonlara bahşiş diye veren insanlar, inşallah etraflarındaki zor durumda olan insanları görmelerine vesile olur da bu insanların elinden tutarlar…

---------------------------------

Türk- İslâm Efsaneleri / M. Necati Sepetçioğlu / Yağmur Yayınevi / 1973

Etiketler :
, , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum