SESİMİ DUYUYOR MUSUN?

...

HİKÂYE                                      


“24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen Elazığ depremi ve 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybedenlerin aziz hatıralarına…”

 

Akşam yemeğimizi yemiş, çaylarımızı içecektik. Ben kızımla mutfaktaydım. Eşim ve oğlum salonda televizyon seyrediyorlardı.  Birden bir çatırdama oldu. Sallanmaya başladık ve büyük bir gürültü ile bina çöktü. Kızıma sımsıkı sarılmıştım. Bir çukura yuvarlandık adeta. Şaşkınlığımız geçip ortalık sakinleyince eşime ve oğluma seslendim ama hiçbir cevap alamadım. Karanlığa gömülmüştük. Kızım korkmuştu, ağlıyordu… Ayaklarımın üzerinde bir ağırlık vardı, ayaklarımı hareket ettiremiyordum. “ İmdat, imdat!” diye defalarca bağırdım. Ama bağırışlarım karşılıksız kaldı.

Kaç saattir enkazın altındaydık, bilmiyorum. İmdat çığlıklarımız boşunaydı. Sesimizi kimse duymuyordu. ” Kurtarma çalışmalarına ancak gün ağarınca başlayabilirler, o zamana kadar dayanmalıyız.” diye düşündüm. Kucağımda ağlaya ağlaya perişan olan yavrum sonunda dayanamadı uyudu.  Bu evi beş yıl önce banka kredisi ile almıştık. Borcunu ödüyorduk.” Ama oturmak kısmet değilmiş. Bu deprem onu bizden aldı. İnşallah eşime ve oğluma bir şey olmamıştır. Hepimiz sağ salim kurtuluruz.” diye dua ettim.

Elazığ, eşimin memleketiydi. Ben Zonguldaklı idim. Alparslan’la Ankara’da okurken tanışmıştık. O İngilizce, ben resim öğretmenliğinde okuyordum. Mezuniyetimiz sonrasında Alparslan’ın ataması hemen oldu. Erzincan’a atandı. Evlendik ve Erzincan’a gittik. Orada üç yıl kaldık. Daha sonra da Elazığ’a geldik. Zira eşimin bazı ailevi problemler sebebiyle Elazığ’da bulunması, ailesine yakın olup, onlarla ilgilenmesi gerekiyordu. Benim atamam olmadı. Bakanlık resim branşında çok az öğretmen alıyordu. Zaten bu arada da oğlum dünyaya gelmişti. Oğlumdan üç sene sonra da kızım dünyaya geldi. Böylece iki çocuk ve ev işleriyle uğraşmak zaten bütün zamanımı alıyordu.

Hava çok soğuktu. Kış mevsiminin en şiddetli günlerinde bu deprem felâketine yakalanmıştık. Hareket edebilsem belki üstümüze örtecek bir şeyler bulabilirdim, ama mümkün olmadı. Mecburen sabahın olmasını bekleyecektik…

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Dışarıdan gürültüler gelmeye başladı. Bir umutla tekrar “İmdat, imdat, kurtarın bizi!” diye bağırmaya başladım. Kısa bir sessizlik oldu ve birisi: “Sesimi duyuyor musun?” diye bağırdı. “Duyuyorum.” diye cevap verdim. Bize ulaşmak için yerimizi tespit etmeye çalışıyorlardı. Dışarıdaki çalışmalar bir süre daha devam etti. Zannedersem bize ulaşmak için bir tünel açıyorlardı. İleride bir ışık göründü. Aynı şahıs: “Işığı görüyor musun?” diye seslendi. “Evet görüyorum.” diyerek elimi kaldırdım. “Korkmayın sizi kurtaracağız.” cevabını alınca: “ Allah rızası için çabuk olun. Çocuk donacak.” dedim. Nihayet bize ulaşan kurtarıcımız, Ayşe’nin geçebileceği kadar bir yer açıp kızımı aldı. Giderken de: “Abla merak etme seni de almaya geleceğim.” dedi. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da o gence dua ediyordum. Daha sonra da beni çıkarmak için çalışmalar başladı.  Ayşe’nin gitmesinden dört saat sonra da beni kurtardılar. Dışarı çıkartılıp sedyeye konuldum ve ambulansla hastaneye kaldırıldım.

Deprem olalı 24 saat olmuştu. Eşim ve oğlumun hâlâ enkaz altında olduklarını öğrendim. Üzerine beton parçası düşen ayaklarım için beni hemen ameliyata aldılar. Ameliyat sonrası tedavim devam ederken kızımla aynı odada kalıyorduk.

Ancak üç gün sonra enkaz altındaki eşim ve oğluma ulaşılabildi. Onları birbirlerine sarılmış vaziyette bulmuşlardı. Cenaze törenlerine ambulansla götürüldüm. Ambulanstan indirilince tekerlekli sandalyeye konuldum. Kucağımda kızım vardı. Kalabalık bir cemaatin katılımıyla eşim ve oğlumun cenaze namazları kılındı. Daha sonra da mezarlığa gittik. Mezarlıkta hoca dua ederken: “Nasıl oldu da bir gecede hayatımız böyle değişti? Bir gecede eşimi, oğlumu, evimi nasıl kaybettim?” diye düşündüm…

24 Ocak 2020, bu tarihi hiç unutmayacaktım. O ana kadar dirençli olmaya çalışmıştım, dayanmıştım. Birden boşanıverdim. Hayatta kalan tek varlığıma, kızıma sarılmış, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum… (1)

---------------------------------------------------------

(1) Şehidini Bekleyen Baba  / Mehmet Sayan

Kastamonu Belediye Başkanlığı Kültür Yayını 

Etiketler :
, , , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum