CUMHURİYETİMİZ 98 YAŞINDA
...
Cumhuriyetimizin 98. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün Cumhuriyetle ilgili söylemiş olduğu sözlerden bir demet sunuyorum:
“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Cumhuriyet demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir.
Cumhuriyet, düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.
Cumhuriyet, ahlâki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet, fazilettir. Türk Milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare Cumhuriyet idaresidir.
Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini emin ve sağlam bir istikbâl yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı bir hayatın müjdecisi olmuştur.
Cumhuriyet öyle bedava kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için çok kan döktük. İcabında da Cumhuriyetimizi korumak için de lâzım olanı yapmaya hazırız.
Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacak fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.”
Cumhuriyetin ilân edildiği o tarihte ülkenin içinde bulunduğu tablo şöyleydi:
“Ülkenin nüfusu 13 milyondu. Bu nüfusun 11 milyonu köylerde yaşıyordu.
Ülkede 40 bin köy vardı. Bu köylerin 37 bininde okul, 30 bininde cami yoktu.
Traktör, biçerdöver sayısı sıfırdı. Ayçiçeği ve şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un ve pirinç ithaldi. Bütün memlekette sadece beş bin hektar alan sulanabiliyordu.
Bitle başa çıkılamıyordu. Beş bin köyde sığır vebası vardı. Bir milyon insan frengili, iki milyon insan sıtmalı, üç milyon insan trahomluydu. Verem, tifüs, tifo salgını vardı. İnsanlar ve hayvanlar kırılıyordu.
Bebek ölüm oranı yüzde 40’ın üzerindeydi. Dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu. Anne ölüm oranı yüzde 18’di. Ortalama ömür 40’tı. Memlekette 337 doktor, 4 hemşire, 136 ebe, 60 eczacı vardı. Bu eczacıların sadece sekizi Türk’tü.
Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bindi. Komple kül edilmiş köy sayısı binin üzerindeydi. Fakat ülkede kiremit bile yoktu.
Ülkedeki limanlar, demiryolları, madenler yabancıların elindeydi. Osmanlı’dan ayakta kala kala dört fabrika kalmıştı: Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri. Sanayi denen işletmelerin yüzde 96’sında motor yoktu. 10’nun üzerinde işçi çalıştıran 280 işyeri vardı. Bunların da 250’si yabancılarındı.
Kişi başına düşen millî gelir 45 dolardı.
Erkeklerin yüzde yedisi, kadınların binde dördü okuma yazma biliyordu.” (1)
İşte Cumhuriyet ilân edildiğinde savaşlardan çıkmış, yorgun ülkenin içinde bulunduğu durum yukarıdaki gibiydi. Atatürk’ün vizyonu sayesinde 10 yıl gibi kısa bir sürede ülkede çok büyük işler başarıldı, büyük ilerleme kaydedildi, bir kalkınma mucizesi gerçekleştirildi.
2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü kutlayacağız. Fakat günümüz ekonomisinde büyük olumsuzluklar var. “Yeni Türkiye devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Yeni Türkiye devleti ekonomik bir devlet olacaktır. Askeri zaferlerle gururlanmayalım. Yeni ilim ve ekonomi zaferlerine hazırlanalım.” diyen Atatürk’e, bu Cumhuriyeti bize hediye eden gazilerimize, şehitlerimize lâyık olmaya çalışalım. Zira Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına yaklaştığımız şu günlerde ülkemizi içinde bulunduğu ekonomik tablo hiç de iç açıcı değil. Enflasyonun yüzde 20’ye, doların 10 liraya, işsiz sayısının 10 milyona dayandığı, çalışanların yüzde ellisinin asgari ücretle ayda 2800 liraya çalışmaya mahkûm olduğu, tepeden tırnağa her gün her şeye zam geldiği, artık insanların evlerindeki tencereyi kaynatmakta zorluk çektiği, köylülerimizin girdilerdeki fiyat artışları ve ürünlerinin para etmemesi sebebiyle üretimden vazgeçmeye başladığı, pek çok tarım ürününün ithal edildiği bir tablo Türkiye’ye yakışmamaktadır. Bir an önce bu olumsuz tablonun giderilmesi gerekmektedir. Cumhuriyetimizin 100. yılına Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşarak, sıkıntılarımızı gidererek girmek mecburiyetindeyiz.
“Bu topraklarda bağımsızlığa, millî birlik ve bütünlüğe, çağdaşlığa, laikliğe, akla ve bilime, hürriyete, fırsat eşitliğine, liyakate, kadın haklarına, meclisin ve hukukun üstünlüğüne, barışa ve demokrasiye sahip çıkmak Cumhuriyete sahip çıkmakla başlar. Cumhuriyet olmazsa bunların hiçbirisi olmayacaktır. Cumhuriyete düşmanlık, bütün bu değerlere düşmanlıktır.” (2) Bu yüzden Atatürk’ün “ En büyük eserim.” dediği Cumhuriyetin kıymetini bilmeli ve Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. yıldönümünde bizlerin bu topraklarda hür olarak yaşamamızı, Cumhuriyetin nimetlerinden istifade etmemizi sağlayan başta Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşları olmak üzere şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle anıyorum.
Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun…
…
MUSTAFA KEMAL / Yılmaz Özdil
Kırmızı Kedi Yayınevi / www.kirmizikedi.com / 0212 244 89 82
Sinan Meydan / Sözcü 25 Ekim 2021
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.