ERSİZLERDERE

...

HİKAYE

Kastamonu Belediyesi’nin düzenlediği Türk Dünyası Günleri’nin son gününde il dışından ve yurt dışından gelen misafirler için geleneksel hale gelmiş çevre gezileri yapılırdı. Bu yılki gezi programına İnebolu alınmıştı.

Sabah kahvaltımızı konakladığımız Osmanlı Sarayı’nda yaptık. Biz kahvaltımızı yaparken gezi otobüsümüz ve rehberimiz gelmişti. Otobüse bindik. Rehberimiz konuşmaya başladı: “İnebolu- Kastamonu yolu, İstiklâl Savaşı’nda İstiklâl Yolu olarak adlandırılmıştır. Çünkü savaş sırasında İnebolu’ya gemilerle gelen cephaneler ninelerimiz, dedelerimiz tarafından kağnılara yüklenerek zorluklarla dolu bir yolculuktan sonra bu yoldan cepheye ulaştırılmıştır. Yolculuk sırasında şehit olanlar olmuştur. Dün Cumhuriyet Meydanı’nı gezerken heykelini gördüğünüz, hikâyesini dinlediğiniz Şerife Bacı da bu kahraman Türk kadınlarından biriydi. Biraz sonra da İstiklâl Savaşı’na katılan, onbaşı rütbesi alan, savaş sonrası Ankara’da Atatürk tarafından kabul edilen Halime Çavuş’un kabrini ziyaret edeceğiz.”

Halime Çavuş’un kabrinde mola vererek birer Fatiha okuduk. Şerife Bacı’nın memleketi Seydiler’deki Şerife Bacı Kültür Evi önünde ve Şerife Bacı Anıtı önünde fotoğraf çektik.

Daha sonraki durağımız Küre ilçesinde bulunan Ecevit Hanı oldu: “Cephane nakli sırasında kağnı kollarının mola verdiği konaklardan birindeyiz. Buranın Ecevit çorbası adı verilen çorbası meşhurdur. Birer çorba içeceğiz.” diyen rehberimiz, çorbalarımızın gelmesini beklerken bölge hakkında bilgi vermeye devam etti: “Bu bölgeye o yıllarda Ecevit bölgesi denirmiş. Bülent Ecevit’in babası, Cumhuriyet dönemi milletvekilimiz Doktor Fahri Ecevit, soyadını da bu bölgeden almış. Bölgedeki yurdumuzun en önemli millî parklarından biri olan Küre Dağları sınırları içinde olan Ersizlerdere Kanyonu çok meşhurdur. Özellikle sonbaharda yeşilin her tonunu görebilirsiniz. Fotoğraf tutkunları için burası adeta keşfedilmemiş bir cennettir.”

Çorba gerçekten çok güzeldi. Bu arada aşçıdan çorbanın nasıl yapıldığını da öğrendik…

Rehberimiz çaylarımızı içerken köyün adının hikâyesini anlatmaya başladı: “Çanakkale Savaşları ve İstiklâl Savaşı’nda köyün 38 erkeği şehit olmuş. Köyün hiç eri kalmadığı için köyün adı değiştirilerek Ersizlerdere adı verilmiş.” Dinlediklerimden çok etkilendim. Bir köy düşünün ki bütün erkeklerini cepheye gönderiyor. Bu erkeklerden hiç biri geri dönmüyor, hepsi şehit oluyor. Köyün kadınları da kağnılarıyla cepheye cephane taşıyorlar.

Kıvrım kıvrım yolları aşarak Seydiler, Küre ilçelerinden geçtik. Küre, bakır çıkartılan önemli bir yer. Daha sonra İnebolu’ya geldik. Yeşille mavinin kucaklaştığı şirin bir ilçeydi İnebolu. Rehberimiz: “İstiklâl Savaşı’nda kayıkla kağnının destan yazdığı, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün Şapka ve Kıyafet İnkılâbı’nı gerçekleştirdiği, İstiklâl Madalyalı ilçeye geldik. Önce Atatürk’ün Şapka ve Kıyafet İnkılâbı nutkunu okuduğu Türkocağı binasını ziyaret edeceğiz. Daha sonra da Öğretmenevi’nde yemeğimizi yiyeceğiz. Saat 17.00’ye kadar da İnebolu’yu kendinizin gezmeniz için serbest zaman vereceğim.” dedi. Otobüsümüzden inerek Türkocağı binasına girdik. Görevli hanım adeta yaşayarak, bizlere o günleri dramatize ederek anlattı.  Yakup Kadri’nin “İnebolu asri hayatın son menzilidir.” sözünü hatırladım. Burası İstiklâl Harbi’nde savaşın kalbinin attığı yerdi. Atatürk: “Gözüm cephede, kulağım İnebolu’da” derken işte bu gerçeği vurgulamıştı. Millî Mücadele’ye katılmak isteyenler, deniz yoluyla İnebolu’ya gelmişler. Gidecekleri yerlere kara yoluyla buradan gitmişler. Gemilerle gelen cephaneler önce kıyıya taşınmış, daha sonra da kağnılarla İstiklâl Yolu’ndan cepheye yollanmış. O yıllarda burası o kadar önemli bir yermiş ki Yunan savaş gemisi İnebolu’yu bombalamış.

Öğretmenevi’nde öğle yemeğimizi yedik. Çaylarımızı içtik ve ilçeyi gezmeye çıktık. İstiklâl Savaşı kahramanlarından Hamamcı Kadı Salih Reis’in heykeli önünde fotoğraf çektik. Limana gittik.

Akşam Kastamonu’daki programa yetişmek zorunda olduğumuz için otobüsümüze binerek dönüşe geçtik. Dönüşü Abana ve Bozkurt’u kısa da olsa gezerek Devrekâni üzerinden gerçekleştireceğimizi öğrendik. Abana ile Bozkurt adeta birbiriyle kaynaşmış iki şirin ilçeydi. Abana yaz aylarında Karadeniz’in en hareketli tatil yerlerinden biriydi. Bozkurt- Devrekâni yolu orman içinden geçen nefis manzarası olan bir yoldu. Herkes bu manzaraya hayran kaldı. Belirli yerlerde durarak fotoğraf çektik. Devrekâni’de yörenin meşhur tatlısı olan “cırık” yedik.

Akşam, Türk Dünyası Günleri’nin son programı Kışla Parkı’nda olacaktı. Sabah da Kastamonu’dan ayrılacaktık. Kışla Parkı’na geldiğimizde Belediye Başkanının bizi bekliyor olduğunu gördük. Bizler için ayrılan yere oturarak sohbete başladık. Bir süre sonra da program başladı. Türk Dünyası’nın değişik bölgelerinden gelen gruplar müziklerinden ve halk danslarından örnekler verdiler. Şairler şiirlerini okudular. Misafir ekiplere çiçekler, plaketler verildi. Programın bitmesinden sonra da sohbet geç saatlere kadar devam etti. Kışla Parkı’nda lokantanın işletmecisi, bize su böreği ve ev baklavası ikram etti. İstanbul’a sabah erken saatte gideceğimiz için Başkan’la vedalaşarak kalacağımız otellere gitmek üzere ayrıldık.

Biz konaklama yerimiz olan Osmanlı Sarayı’na vardığımızda otelin işletmecisi bahçede mangalı yakmış, mısırları hazırlamış bizi bekler bulduk.

Mısırlarımızı mangalda çevire çevire zevkle patlatıp bizlere ikram eden Hasan Bey’in sohbeti de çok hoştu…

Sabah kahvaltısını bizleri uğurlamaya gelen Türk Dünyası Günleri’nin koordinatörü Mehmet Bey’le birlikte yaptık. Bizlere Kastamonu’nun yöresel hediyelik ürünü olan çekme helva ve Taşköprü Sarımsağı getirmişti. Teşekkür ederek vedalaşıp otobüsümüze bindik. Kastamonu’dan çok hoş ve hiç unutamayacağımız hatıralarla ayrılıyorduk. Artık Kastamonu’nun bende ayrı bir yeri ve sevgisi olacaktı. (1)

………………………………..

  1. Şu anda baskıda olan “Şehidini Bekleyen Baba” adlı hikâye kitabımda yer alacak olan “Ersizlerdere” hikâyesi Belediye Başkanlığı’nca düzenlenen “Türk Dünyası Günleri” sebebiyle yayınlanmıştır.
Etiketler :
, , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum