GELECEK NESİLLER İÇİN AĞAÇ DİKELİM
...
Yıldırım Beyazıt, köyleri dolaşıyormuş. Köyün birinde, çok yaşlı bir köylüye rastlamış. Köylü, bahçesine incecik meyve fidanları dikiyormuş. Yıldırım Beyazıt, köylüye takılmak istemiş: “Baba, bu fidanlar ne zaman büyüyecek de meyve verecek. Bu meyvelerden yemek sana nasip olacak mı?”
Köylü: “Hiç sanmıyorum.” demiş. Padişah: “O halde niçin kendini yoruyorsun?” deyince adam şu cevabı vermiş: “Biz atalarımızın diktiği ağaçların meyvesini yemiyor muyuz. Torunlarımız da bizim diktiklerimizin meyvesini yesinler.”
Adamın cevabı Yıldırım Beyazıt’ın hoşuna gitmiş. Köylüye bir kese altın vermiş.
Adam: “Bakın Sultanım, gördünüz mü? Bizim fidanlar şimdiden meyve verdi.” deyince Padişah da: “Aferin baba, Allah uzun ömürler versin.” diyerek adamın sırtını sıvazlayarak vedalaşıp ayrılmış.
***
Köyünde hiç ağaç olmayan Âşık Veysel, şehirden getirttiği fidanları bahçesine diktirmeye başlamış. Köylüler, “Burada meyve yetişmez. Bu kör adam atalarımızdan iyi mi bilecek.” diye Veysel’le alay etmişler. Ama fidanlar meyve vermeye başlayınca mahcup olmuşlar. “Meğer kör olan o değil, bizmişiz.” diye Veysel’den özür dilemişler.
“Beşikten mezara kadar ağaca muhtacız.” Atasözümüz ağacın hayatımızdaki önemini ne güzel anlatıyor.” Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz.” hadis-i şerifi de dinimizce ağaç dikmenin ne kadar önemli olduğunu belirtiyor.
***
Geçen yaz yurt genelindeki orman yangınları hepimizi üzdü. Televizyonlardan adeta bu yangınları kahrolarak seyrettik. Yangınlara müdahalede özellikle yangın söndürme uçaklarının yetersiz olduğuna şahit olduk. İnşallah devlet yetkilileri bu alandaki açığı kapatmak için yeterli tedbiri almışlardır. Zira kışın bitip baharın gelmesiyle orman yangınları kendini göstermeye başladı. Bu sebeple orman yangınlarının yoğun yaşandığı yaz aylarına gelmeden ormanlarımızı korumak için elzem olan yangın söndürme uçakları mutlaka alınmalı ve yurdun muhtelif yerlerine konuşlandırılmalıdır. Şurasını hiçbir zaman unutmayalım ki; ağaç dikip orman yetiştirmek kadar onca yılda yetişen ormanlarımızı korumak da o kadar önemlidir.
Yazımı Âşık Veysel’in “TÜRLÜ TÜRLÜ SADÂ VERİR AĞAÇLAR” şiiriyle bitiriyorum:
Yel estikçe dalgalanır dalları
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Tertip etmiş kuğu gibi dilleri
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar.
Bahar gelir yaprak açar yaz olur
Aşka düşen ateş olur köz olur
Kaval olur, keman olur, saz olur
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Yel değdikçe ince dallar ses verir
Yeşil yaprak etrafına süs verir
Aşılarsan meyvesini has verir
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar.
Balta gelir yatağından yadeder
Usta gelir keman yapar, ud eder
Yanık sesli kaval ne feryat eder
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Davul olur gümbür gümbür gümüler
Zurna olur ince sesle iniler
Gıranata dertlerimi yeniler
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Kalem olup her lisandan okuyor
Ana sesi ciğerimi yakıyor
Dallarında çeşitli kuş şakıyor
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.