İSTİKLÂL MARŞI’NIN KABULÜNÜN 101. YILDÖNÜMÜ
...
T.C. Anayasası madde 3: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklâl Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.”
Anayasanın 3. maddesi değiştirilemeyecek hükümlerdendir. Son yıllarda zaman zaman Anayasanın yeniden yazılması gündeme geldikçe bazı kişiler bu değiştirilemeyecek maddelerin değiştirmesi gerektiğini, bazıları ise bu maddelerin olmazsa olmazları olduğunu ifade ederler.
Her ülkenin bir millî marşı vardır. Bu marş, o ülkenin bağımsızlık sembollerindendir. Millî bayramlarda, resmî törenlerde, milletler arası ilişkilerde, resmi açılışlarda, kapanışlarda hep bir ağızdan söylenen millî marş, o ülkenin fertlerinin gurur duydukları en önemli ortak değerlerdendir.
“1 Mart 1921’de Meclisin başkanlık kürsüsünde Mustafa Kemal Paşa’nın olduğu bir oturumda Maarif Vekili Hamdullah Suphi kürsüye gelerek Mehmet Akif’in yazdığı İstiklâl Marşı adlı şiiri okumaya başlar. Millî Mücadele’yi en güç şartlarda yürüten meclis üyeleri, ilk mısrada Meclisi alkışlarıyla inletirler:
“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…”
Alkışlarla kesilen okuma yeniden başlar. Okunan mısralar bütün bir milletin gönül ve fikir birliğini yansıtır. Marşın okunması yer yer alkışlarla kesilir. Mebusların heyecanlanıp alkışlarla kesmekten kendilerini alamadıkları İstiklâl Marşı, üst üste tam dört defa okunur.
İstiklâl Marşı’nın kabulü için görüşmeler 12 Mart 1921 günü öğleden sonra yapılır. Oturum Başkanı Dr. Adnan Adıvar’dır. Yarışmaya gönderilen 500’den fazla şiir içinden seçilen yedi şiir bulunmaktadır. Hamdullah Suphi’nin Mehmet Akif’in şiirini okumasından sonra Kastamonu mebusu Dr. Suat Bey “Müzakerelerin yeterli olduğu, Mehmet Akif’in şiirinin İstiklâl Marşı olarak kabul edilmesini teklif ediyorum.” diye bir önerge verir. Önergenin oylanması sonucunda Mehmet Akif’in yazdığı şiir, millî marş olarak kabul edilir. Millî marş olarak kabul edildiği için de tekrar okunan şiir, mebuslar tarafından ayakta dinlenir…
Para ödülü konulduğu için yarışmaya katılmayan Akif’i Hamdullah Suphi zorla ikna ederek katılmasını sağlamıştır. 500 liralık ödül, fakirlere iş öğreterek onları yoksulluktan kurtarmaya çalışan “Darülmesai” adlı derneğe bağışlanır. Ödül olarak Akif’in almayıp bağışladığı paranın günümüzdeki değeri 500 cumhuriyet altınıdır. Akif’in o günlerde sırtına giyeceği bir paltosu bile yoktur. Meclise bir arkadaşının paltosuyla gitmektedir.
Mehmet Akif, yalnız ödülü değil, Türk milletine armağan ettiği için İstiklâl Marşı’nı da Safahat’a almamış, “O benim değil, milletimindir.” demiştir.” (1)
Hasta yatağında yatarken kendisini ziyaret eden bir arkadaşı, “Acaba İstiklâl Marşı yeniden yazılsa olmaz mı?” diye sorar. Akif’in bu arkadaşına verdiği cevap ise çok anlamlı ve manidardır: “Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın.”
Yazımı Mehmet Akif’in aşağıdaki muhteşem mısralarıyla bitiriyor ve İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif’i rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun:
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.”
( 1) Mehmet Akif Ersoy Hayatı, Sanatı, Eserleri ve Eserlerinden Seçmeler
Aydil Erol / Hikmet Neşriyat Sümer Mh. 24 Sok. No:13 Zeytinburnu- İstanbul
Tel: 415 22 41 / Fax : 415 33 35
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.