BOŞANMA
...
Hayat
ne kadar acımasızdı. O kadar çok sevdiği, onun uğruna ailesini karşısına alıp
evden kaçtığı sevdiği adamla ayrılacağı o günlerde aklına bile gelmezdi. Şu
anda mahkeme salonunda karşısında oturan adam, uğruna her şeyini feda ettiği
sevdiği adam mıydı?
Hakim:
“Kızım, eşinden ayrılmak istiyor musun?” diye sordu. O anda mahkeme salonunda
oturan çocuklarım ile yüz yüze geldim. Bir an durakladım, ne diyeceğimi
bilemedim. Her ikisi de şaşkın ve üzgün bir tavırla bana bakıyorlardı. Yıllarca
onlar için bu işkenceye katlanmış, onların üzülmemeleri için acı çekmiştim.
Hakim:
“Evet kızım, eşinden ayrılmak istiyor musun?”
diye tekrar sordu.
“Evet
hakim bey, ayrılmak istiyorum,” dedim.
Kocam
da hakime boşanmak istediğini söyledi.
…
Ahmet’le
Eğitim Fakültesi’nde tanışmış, âşık olmuştuk. Ahmet esnaftı. O günler benim
hayatı tozpembe gördüğüm günlerdi. Aşkım için her şeyi yapmaya hazırdım.
Ahmet’in evlilik teklifine tereddütsüz “evet” dedim.
Aileme
evlenmek istediğimizi açtığımda şiddetle karşı çıktılar. Mutlaka okulumu
bitirmem gerektiğini söylüyorlardı.
Ahmet’in
ailesi beni istemeye geldiğinde annem ve babam olumsuz tavır koyup, okul
bitmeden bu evliliğin olamayacağını ifade ettiler. Bizim ise beklemeye
tahammülümüz yoktu. Ailemi karşıma alarak Ahmet’le evlenmeye karar verdim.
Nikâh masasına oturduğumuzda ailemden kimse yoktu. O günden sonra da ne annemi,
ne babamı gördüm. Bir yıl sonra hamile kaldım ve okulu bıraktım. Önce oğlum, iki
yıl sonra da kızım dünyaya geldi. Artık dünyam, kocam ve çocuklarımdan
ibaretti. Her şeyimi onlara adamıştım.
Evliliğimizin
beşinci yılında eşimde bazı değişiklikler olmaya başladı. Bizi ihmal ediyor,
eve geç geliyor, bazı geceler de hiç gelmiyordu. Sevdiğim adam gitmiş yerine,
kendisine lâf söyletmeyen sinirli bir insan gelmişti. Ahmet, hiçbir açıklama
yapmadan bir hafta eve gelmedi. Eve geldiğinde nerede olduğunu sorduğumda:
“Sana hesap mı vereceğim, bana karışamazsın,” diyerek bağırmaya başladı. “Eşimin
nerede olduğunu sormak hakkım değil mi?” deyince adeta deliye dönüp beni sille
tokat dövmeye başladı. Çocuklar da olanların şaşkınlığıyla ağlıyorlardı. Ahmet,
kapıyı çarpıp gitti. Gidiş o gidiş…
Daha
sonra Ahmet’in başka bir hanımla birlikte olduğunu, ona ev açtığını öğrendim.
Benim için Ahmet, artık ölmüştü. O günden sonra zor günler başladı. İki
çocuğumla birden hayatın problemleriyle karşı karşıya geldik. Kiramızı ödeyebilmek
ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak zorundaydım. Ailemin: “Mutlak okulunu bitirmelisin.”
sözlerinde ne kadar haklı olduklarını ancak o an anlayabildim. Kadının
ayaklarının üstünde durması ve kötü günde kendisinin ve çocuklarının geçimini
üstlenebilmesi ne kadar önemliydi. Bir süre komşularımın yardımıyla yaşadık.
Bir türlü cesaret edip anne ve babamı arayamıyordum.
Bir
akşam kapımın zili çaldı. Mutfakta yemek yapıyordum. “Oğlum kapıyı açar mısın?”
diye bağırdım. Kapı açıldı. “Oğlum kim gelmiş?” dedim. “Anne seni görmek
istiyorlar.” dedi. Mutfaktan çıkarak kapıya geldiğimde adeta gözlerime
inanamadım. Karşımda beş yıldır görmediğim anne ve babam vardı. Yılların
verdiği özlemle birbirimize sarıldık. Hepimiz ağlıyorduk. Şaşkınlığımız geçince
anne ve babamı salona buyur edip oturacak yer gösterdim. Gelenlerin kim
olduğunu niçin ağladığımızı merak eden çocuklarıma : “Çocuklar bakın
anneanneniz ve dedeniz…” dedim. Torunlar anne ve babamın bütün kırgınlığını
alıp götürmüştü. Çocuklara sarıldılar. İkisi de ağlıyordu…
Anne ve babama içine düştüğümüz durumu
komşular haber vermişti…
…
Mahkeme
salonundaki düşüncelerim hakimin kararını açıklaması ile sona erdi: “Ahmet ve
Zeynep Evren çiftinin boşanmalarına, karar verildi…”
Mahkeme salonundan çocuklarımın ellerinden tutup çıkarken Ahmet de kendini
bekleyen genç kadına sevinçle gidiyordu…(1)
7
MESKÂNLARIN
KONAĞI / MEHMET SAYAN
Kastamonu
Belediye Başkanlığı Yayını
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.