ATATÜRK’Ü ANIYORUZ
...
Milletlerin
hayatlarında önemli tarihler vardır. İşte 10 Kasım da öyle bir tarihtir. Yok
oldu, tarih sahnesinden silindi denilen bir milleti bütün olumsuz şartlara
rağmen ayağa kaldıran, o şanlı direnişi gerçekleştiren, daha sonra da Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuran ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan
ayrılış tarihidir 10 Kasım.
Cumhuriyetin
kuruluşundan sonra hızla inkılâplar gerçekleştirildi. Modern Türkiye’nin
temelleri atıldı. Eğitim seferberliği başlatıldı. Savaşlarda erkek nüfusunun
büyük bir bölümünü kaybetmiş, yoksul, yorgun bir milletin silkinişi, dirilişi
gerçekleştirildi. Savaşlardaki başarısı ve savaş sonrası ülke yönetiminde
gösterdiği performansla dünya, Atatürk’ü asrın lideri kabul etti. İşte 10 Kasım,
Türk Milleti’nin büyük önderiyle vedalaştığı ve onu sonsuzluğa uğurladığı
tarihtir.
Atatürk,
kalkınma mucizesini gerçekleştirirken ekonomiye de çeki düzen verdi. Açık
vermeyen, denk bütçeler yaptı.
Çevremizdeki
ülkelerle dostluklar gerçekleştirdi. Eski düşmanlarımız, yeni dostlarımız oldu.
“ Yurtta sulh, cihanda sulh” dış politikadaki en önemli parolaydı. Çünkü O, savaşın
ne olduğunu biliyordu. O sebeple ülkesini savaştan uzak tuttu. Böylece ülkesini
uygar dünya ailesine kattı.
Atatürk: “Egemen
olan millettir. Bu egemenlik kimseye devredilemez. Kimseyle bölüşülemez.
Millet, kendi kaderini eline almıştır ve egemenliğin bir zerresinden bile
vazgeçemez.” dedi. Saltanatın ve hilâfetin kaldırılarak Türk Milletini temsil
etme hakkının sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bırakılmasının sebebi de
budur. Bu suretle demokratik rejimin yerleşmesi ve sağlıklı bir şekilde işlemesi
amaçlanmıştır.
Atatürk’ün
milliyetçilik anlayışı ırkçı bir anlayış değildir. Atatürk, kendisini Türk
hisseden herkesi Türk kabul etmiş, “ Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye
halkına Türk Milleti denir.” diyerek, ortak mazi, ortak vatan, ortak tarih esaslarını
esas almıştır. “Ne mutlu Türk’üm diyene.” sözü de bu görüşlerin özeti olan bir
sözdür. Atatürk’ün bu sözü sanki
ırkçılık ifade ediyormuş gibi duvarlardan, zihinlerden silinmek istenmiş,
böylece bölücülüğün önü açılmıştır. Atatürk’ün toplayıcı ve birleştirici
milliyetçilik anlayışı Türk Milleti’ni ırk, mezhep kavgalarıyla huzursuz edip,
ülkeyi bölmeye çalışanlara karşı bir kalkandır. Türk Milleti’ni bölüp
parçalamak isteyenler ve Cumhuriyeti bir türlü içlerine sindiremeyenler
geçmişte olduğu gibi günümüzde de Atatürk’e düşmanlık beslemişler, onun fikirlerini emellerine ulaşmak için karşılarında bir
set görmüşler, bu sebeple Atatürk’ün adını anmamayı veya aleyhinde sözler
söylemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
10 Kasımlar
ağlama günleri değil, gençliğe Atatürk’ü ve fikirlerini anlatıp benimsetme
günleridir. Atatürk; “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak
için kendinde kuvvet bulacaktır.” demişti. Acaba biz bu sözün gereğini yerine
getirerek gençlerimize Atatürk’ü anlatabildik mi? Bu soruya pek olumlu cevap
vermek mümkün değil. Eğer bu işi doğru düzgün yapmayı başarabilseydik
günümüzdeki bazı olumsuzlukları yaşamazdık.
10 Kasım
dolayısıyla Büyük Önder Atatürk’ü rahmet ve şükranla anıyor; gençliğin O’nun izinde ve O’nun fikirlerinin
ışığında bütün olumsuzlukları alt edeceğine ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar
yaşatacağına yürekten inanıyorum…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.