Avukatın (müdafiinin) ifade almada yetkisi-3
...
Soruşturmada ifade verme aşaması,
özellikle de avukat huzurunda alınan ifade, bir ceza yargılamasını başından
sonuna kadar etkileyen en temel hususlardandır. Zira yargılamanın gelişimi bir
yandan delillere göre olurken, bir yandan da ifadelere göre şekillenmektedir.
Nitekim 5271 sayılı CMK m.148/4’e göre; “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça
alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça
hükme esas alınamaz.” hükmü ifadenin önemini gösteren hükümlerden biridir. Zira
avukat olmadan alınan bir ifade bu hüküm gereği şüpheli veya sanık tarafından
doğruluğu kabul edilmedikçe kişiyi bağlayıcı değildir. Yani avukat olmadan
alınan bir ifade geçersizdir. Kişi ifadesinde avukatı olmadan ne anlatırsa
anlatsın hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
İfadenin önemi
nedeniyle 1982 Anayasası ve 5271 sayılı CMK.nın ifade konusundaki hükümlerinden
sonra 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de konuyu daha da özel
olarak belirten Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma
Yönetmeliği yayınlanmıştır.
Yönetmeliğin 1. maddesinde amacın, bütün adlî kolluk görevlileri
ile gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi üzerine
adlî kolluk görevini ifa eden diğer kolluk görevlilerinin, Cumhuriyet
savcılarının bilgi ve emirleri doğrultusunda yürütecekleri adlî soruşturma
sırasında kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama, gözaltına alma, muhafaza
altına alma ve ifade alma işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak usul ve esasları
düzenlemek olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla kolluğun adi bir konuda görev
yaparken “adli kolluk” sıfatını aldığı ve tanımlar başlıklı 4.maddesinde
soruşturma işlemini yapan güvenlik görevlilerinin adli kolluk vasfında olduğu belirtilerek
Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan genelgenin hukuksuzluğu gösterilmiştir.
Yönetmeliğin “Müdafi
tayini” başlıklı 20.maddesinde; “Şüpheli veya sanığın, soruşturma ve
kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiîn yardımından
yararlanabileceği; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi
seçebileceği, soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç müdafi hazır
bulunabileceği, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında müdafiîn,
şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve
hukukî yardımda bulunma hakkının engellenemeyeceği ve kısıtlanamayacağı, şüpheli
veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, talebi hâlinde
baro tarafından bir müdafi görevlendirileceği, üst sınırı en az beş yıl hapis
cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli
veya sanığın talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirileceği” belirtilmiştir.
Yönetmeliğin “Müdafi ile görüşme”
başlıklı 21.maddesinde ise şüpheli veya sanığın vekâletname aranmaksızın
müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda
görüşebileceği, bu kişilerin müdafiî ile yazışmalarının denetime tâbi
tutulamayacağı, her kolluk biriminde görüşme için uygun şartları haiz görüşme odası
ayrılacağı hükme bağlanmıştır.
Yönetmeliğin “İfade almanın esasları”
başlıklı 23.maddesinin c ve d bentlerine göre; müdafi seçme hakkının bulunduğu ve
onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiîn ifade sırasında hazır
bulunabileceği kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir
müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir
müdafi görevlendirilir. Müdafi sadece hukukî yardımda bulunabilir, şüphelinin
ifadesi alınırken şüpheliye sorulan soruya doğrudan cevap veremez, onun yerini
aldığı izlenimi veren herhangi bir müdahalede bulunamaz. Hukukî yardım maddî
olayı karartabilecek müdahalelerin yapılması anlamına gelmez. Müdafi şüpheliye
bütün kanunî haklarını hatırlatabilir ve müdafiîn her türlü müdahalesi tutanağa
geçirilir. Dolayısıyla Anayasa, kanun ve yönetmelikteki söz konusu madde
avukata ifade alınırken aktif bir rol vermiştir. Bu aktif rol ifade de
şüphelinin kendisini güvende hissetmesinden, özgür iradesinin korunmasına
kadar, vereceği beyanlarla ilgili olarak avukatına her türlü danışmasından
kolluk tarafından üzerinde oluşturulacak her türlü hukuka aykırı baskıyı engelleme
ve tutanağa geçirmeye, susma hakkını hatırlatmasından avukatın bizzat tutanak
tutmasına kadar geniş yelpazede bir yetki vermiştir.
Bu hususu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
İkinci Dairesinin 20.11.2018 tarih ve Başvuru no. 57837/09 olan Soytemiz-Türkiye kararındaki şekliyle sistemleştirdiğimiz zaman şu
başlıklar karşımıza çıkar:
1-)Bir suç ile itham edilen herkesin avukat tarafından etkin
olarak savunulması hakkı. Yukarıda belirttiğimiz şekilde avukatın ifadede pasif
bir rolü yoktur. İfade alınırken laf olsun diye görüntü yapılması için ifade de
bulunmamaktadır. Şüphelinin hukuken korunmasını gerektirecek ne varsa o hususla
ilgili aktif olarak yer almak zorundadır. Misalen avukat susma hakkını
hatırlatabilir. Sorulan sorular karşısında şüphelinin rahatsız olduğunu
hissederse veya şüpheli bunu belirtirse veya şüphelinin ara verilmesi talebi
olursa ifadeye ara verilmesini sağlayabilir. İfadeye ara verilen bu sürede dahi
avukatın rahatlıkla şüpheliyle kimsenin duymayacağı uygun bir ortamda görüşme
hakkı vardır.
2-)AİHM’ne göre avukata erişim hakkı “suçun” mevcut olduğu andan
itibaren sağlanmak durumundadır. Kişinin avukatı ile görüşmeden yapılacak her
türlü müdahale hukuka aykırıdır ve ispatlandığı takdirde ilgili kolluk hakkında
maddesine göre ağır cezai müeyyideleri içerebilmektedir.
3-)Soruşturma sürecinde avukatın hazır bulunması gerekir. Şüpheliyle
kısıtlayıcı bir hakim/mahkeme kararı olmadıktan sonra hiçbir şekilde görüşmesi
engellenemez.
4-)Bir suçu işlemekle itham edilen şahıs yargılama öncesi aşamada
da avukat yardımı ile özellikle ilişkilendirilen çeşitli hizmetlere
ulaşabilmelidir. İfade için uykusuz bırakılmışsa dinlenme hakkı vardır. Aç
bırakılmışsa doyurulmak zorundadır. Lavabo, temizlik ihtiyacı varsa yerine
getirilmek zorundadır. Bunları veya benzer hadiseleri tespit eden avukat hem
ifadeye bu hususları geçirtebilir hem de kendisi hukuki işlem başlatabilir.
5-)Avukat yardımından faydalanma hakkı sadece avukatın hazır
bulunmasını değil aynı zamanda kolluk sorgulaması sırasında şüpheliye aktif
olarak yardım etmesini ve şüphelinin haklarına saygı duyulmasını sağlamak
amacıyla müdahalede bulunmasını da kapsamaktadır. Şüpheliye baskı, zorlama,
tehdit, işkence mahiyetinde olabilecek her türlü konuda avukat aktif müdahalede
bulunup hukuksuzluğu kayda geçirtebilir. Kayda alınmadığı takdirde kendisinin
tutacağı tutanakla gereken işlemleri başlatabilir. Dolayısıyla bir avukatın yardımından
faydalanma hakkı, kolluk tarafından ifade alınmaya başlanmasından bitimine
kadar olan sürecin tamamını kapsamaktadır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.