Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Bilinen oyun -4

...

Küresel güçler, kendi hakimiyetlerine endeksli batıl idealleri için hiç durmadan çalışmaya devam ediyorlar. Batıl ideallerini gerçekleştirmek içinde 3, 5, 10 yıllık değil, asırları içerisine alan planlarla geleceği şekillendirmeye çalışıyorlar. Peki nedir onların batıl idealleri?; Global güç sahiplerinin batıl idealleri; her durumdan kendilerine çıkar devşirerek hakimiyetleri altına alınmış bir insanlık ve kendi isteklerine göre sömürüye bağlı hüküm sürülen bir hayattır. Bunu gerçekleştirmek içinde en alttaki bireyden en üstteki en güçlü organizasyona kadar tüm herşeyi menfaatlerine kullanma yolunda ayarlamışlardır. Medyadaki reklamları, kendilerine tabi olmuş hükümetleri, rol model olarak ‘sevilen siyasi’, ‘ünlü sanatçı’, ‘ilah futbolcu’ vs. sıfatlarla sunulanların yönlendirici açıklamaları en etkileyici yollarındandır. Lakin acı hakikattir ki; sözde kusursuz sistemlerinin çarklarını kırmanın mümkün olmadığına dair uyguladıkları her türlü manipülasyonla menfur ideallerini gerçekleştirmenin gayretinden başka bir düşünce taşımayan sistemin gaspçılarının bunu gerçekleştirmek için yaptıkları çalışmalarında ise ahlaka yer yoktur.

2019 sonlarında hayatımıza girdirilen Covid-19’u anlatan, anımsatan dizi ve filmlerin dışında değişik mecralarda değişik tarihlerde kimilerince yapılan açıklamalarda kamuoyuna yansımıştı.

Bunlardan bir tanesi sözde ‘Arap baharı’ ile iktidardan devrilerek katledilen Libya lideri Muammer Kaddafi idi. Kaddafi, zamanında dünyadaki sayılı borçsuz ülkelerden ve sosyal devlet manasında halkına en çok imkan sağlayan ülkelerden biri olan Libya’nın gerçek lideri…

Kaddafi, 2009 yılındaki bir konuşmasında; “Bir virüs üretecekler ve tüm dünyaya yayacaklar. Kapitalist şirketlerin, kapitalizmin kazancı ve çıkarları için yapılacak. Fakat önce sanki aşısı için çok uğraşıyorlar, çabalıyorlar fakat bulamıyor gibi görünecekler. Ardından yüksek fiyatlara ilaçlar aşılar satılacak. Virüs büyük bir ticaret sektörüne dönüşecek. Bunun adı insanlık değil, ticaret. Virüs insanlığı kıyımdan geçirirken, parayı ve ticareti düşünecekler. Aksi halde ilaçlar neden ücretsiz olmuyor, neden değil.” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Her ne kadar sistemin çarklarının dönmesi için çalıştığı aşikar olan, sistemin doğruluk ölçer internet siteleri bu konuşmayı çarpıtmaya çalışıp yalanlasa da, basitleştirip üzerini kapasa da tarihin sayfalarında yerini alan bu açıklama https://www.youtube.com/watch?v=xWsYDU1Ls9g adresinde de açıkça görülüyor.

Yine 2012 yılında Almanya’da Robert Koch Enstitüsü Başkanlığı’nda hazırlanıp dönemin başbakanı Alman Meclisi'ne ve Angela Merkel’e sunulan 10.12.2012 tarihli ve 17/12051 sayılı “Risk Analizi ve Halkı Koruma” başlıklı raporda; ‘SARS CoV’ virüsünün mutasyona uğrayıp ‘pandemi’ olacağı, tüm dünyayı etkileyeceği, SARS Cov’un mutasyona uğramış hali olan yeni bir virüs geleceği, insanların bağışıklık sistemini hızla çökerteceği, 2003 yılındaki SARS CoV'dan çok farklı olan bu virüsün hızla yayılacağı, SARS CoronaVirüsün H5N1-Influenza'dan daha ağır sonuçlar doğuracağı, çok yüksek oranda kişinin hayatını kaybetmesine neden olacağı, bir insandan diğerine bulaşmasının 5 gün olacağı, virüs kapan kişide de semptomlarının 2 ile 14 gün arasında ortaya çıkacağı, yaşlıların yüzde 10'unun bu virüsten etkileneceği, virüsün kişiden kişiye, damlacıklar, partiküller ya da dokunma ile geçebileceği, virüs geldiğinde, onun için bir ilaç henüz bulunmamış olacağı, bir aşının ancak ilk virüsten 3 yıl sonra geliştirilebileceği, insanların kendilerini koruması için hijyen kurallarına dikkat etmesi, gerekli yerlerde eldiven kullanması, koruma gözlüğü ve maske takması gerektiği, virüsün üç ayrı dalga halinde yayılacağı ve 3 yıl süreceği belirtilmiştir.

Kaddafi bu sözü söylenmemiş olsa ya da Almanya’nın 2012 yılında hazırladığı koronavirüs raporu yalan olsa bile, konuyu küçük bir misalle ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde yine insanlığı yok etmek üzerine bir takım oyunların oynandığı aşikardır. Bu noktada en basitinden ülkemizde hastanelerin yönetim şekline baktığımızda “hasta garantili” olduğunu görürüz. Yani insanların hastalıklarına şifa aradıklarını sandıkları hastanelerin yönetim mantığı ticari bir işletme şeklindedir. Ne kadar çok hastalandırılmış müşteri seçilmiş birilerinin cebine o kadar çok para demektir. Kurulan sisteme göre hastaneyi işletecek firmaya hasta sayısı için garantisi veriliyor. Verilen garantili hasta sayısına ulaşılamadığı takdirde oluşan farkın zararı gariban milletin cebinden çıkıyor. Haliyle insanların hastanedeki karşılığı “tedaviye muhtaç insan” değil “soyulacak müşteri” oluyor. Bu batıl kapitalist zihniyetin bakış açısı bile hastalıktan nemalanmanın küçük bir örneğidir.

 

Etiketler :
, ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum