Bilinen oyun-6
...
Küresel sistemin şuanda en önlerde görülen aktörlerden biri Bill
Gates’tir. 1955 doğumlu olan Gates henüz on iki yaşındayken özel bir okulda
informatik () kurslarına gönderiliyor. Böylece zamanını
genellikle bilgisayar yazılımlarına çalışarak geçiriyor. konusunda
uzmanlaşarak bir arkadaşıyla 1972'de ilk şirketleri “”yı
kuruyorlar. Gates, kurduğu Bil&Melinda Gates Vakfı’yla da, internette vakfın
karşınıza çıkan ilk sayfasında da “çeşitlilik
içeren küresel bir topluluğun parçası” olduğunu belirterek herkesi buna davet
ediyor. Uzunca bir zamandır olan aşı çalışmalarına ilgisi ise dikkat çekici.
Bu manada bir konuşmasında aşı çalışmalarında en umut vadeden projenin Pfizer'a ait olduğunu belirten Bill Gates,
vakıf adına söz konusu şirkete ilk yatırımını 2002 yılında yapmış. Gates
Vakfı Alman biyoteknoloji şirketi CureVac'a ise
2015 yılında52 milyon dolar yatırım yapmış. BioNTech’e 55 milyon dolarlık
ilk yatırımını ise 2019 yılında corona virüs salgınından önce
gerçekleştiriyor. Gates Vakfı, görünürde HIV'e karşı piyasadaki tedavi
yöntemlerinden daha az maliyetli bir yol bulmaya çalışan VirBioteshnology’e de
yatırım yapmıştı.
Bill Gates Mart 2015'teki bir TED
konuşmasında dinleyicilere bir grip virüsü numunesi göstermiş ve
zamanımızın en büyük felaketinin buna benzeyeceğini söylemişti. “Önümüzdeki 10 yılda eğer bir şey 10 milyondan
fazla insanın hayatına son verirse bu bir savaştan çok yüksek derecede hızla
yayılan bir virüs olur. Hayatı gerçekten tehdit eden füzeler değil, mikroplar olur.
Bunun bir nedeni de nükleer caydırıcı silahlara büyük yatırım yapmış olmamız,
salgın hastalıkları durdurmak içinse çok az yatırım yaptık. Bir sonraki salgın
için hazır değiliz.Bulaşıcı hastalığa yakalandığı halde kendisini iyi hisseden
uçağa binmiş ya da markete gitmiş
birinden virüs kapabilirsiniz.Virüsün kaynağı ebola gibi doğal bir salgın olabilir
ya da bir biyoterörizm de olabilir.” diyor, “Simülasyonlar yapmamız gerekiyor,
savaş oyunları değil bakteri oyunları.” diyerek devam ediyordu. 5 yıl sonra
koronavirüs bir sel gibi yeryüzünü kasıp kavurunca, salgını "bir dünya
savaşı" diye tanımladı ve "Koronavirüs pandemisi tüm insanlığı
virüsle karşı karşıya getirdi." diyerek hamiliğini öne çıkarıyordu.
Bill Gates yeni tarihli diyebileceğimiz bir başka konuşmasında;
“Koronadan daha kötü iki şey var: İklim değişikliği ve biyoterörizm. Karşılaşacağımız
ölü sayısı pandemide yaşadığımızdan çok daha büyük olabilir. Büyük zararlar
vermek isteyen biri bir virüs tasarlayabilir. Bunun bedeli doğal salgından çok
daha ağır olur.” şeklindeki açıklamalarıyla felaket tellallığına devam
ediyordu. (https://www.youtube.com/watch?v=tkNoF1W4AhU)
Aslında Gates bu konuşmalarında anlayanlar için
yaydırılan virüsün niteliklerini dahi açıklamış oluyor, simülasyonlar dahi
yaptığını söylemiş oluyor. Bu oluşturulan felaketlerin üzerine yeni bir silah
olarak biyoterörizmi ekliyor. Peki biyoterörizm nedir diye baktığımızda ise
karşımıza şu tarif çıkıyor: Biyoterörizm kişiler, gruplar veya hükümetler
tarafından gerek ideolojik, gerekse politik veya finansal kazanç sağlamak
amacıyla hastalık yaratıcı mikroorganizma veya ürünlerinin yani biyolojik
silahların insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde hastalık oluşturmak ve ölüme
neden olmak amacıyla açık veya gizli şekilde yayılması şeklinde tanımlanabilir.
Bu tanımdan yola çıkarak askeri yapılanmaları hedef alan saldırılar “biyolojik
savaş”, sivil halkı hedef alan saldırılar ise “biyoterörizm” olarak kabul
edilmektedir. Hastalık yaratıcı mikroorganizma veya ürünlerle bildiğimiz
kadarıyla Afrika çöllerinde ilgilenen kimse yok. Anadolu’da da toplumun %80’i
sadece geçinmenin derdinde. Ortadoğu, Asya ve Güney Amerika ülkeleri ise kendi
karışıklıklarıyla meşgul. Dünya gençliğinin ekseriyeti ise sanal uygulamalara
mahkum. Dolayısıyla geriye sadece gelişmiş kabul edilen Batılı ülkeler kalıyor.
Ülkemizde sağlık için bir mucize olan zeytin bahçelerinin ve
gerçekleşebilecek herhangi bir nükleer kazada veya kasıtlı radyasyon
salınımında radyasyonu emerek radyoaktif
izotopları yok etmede mucize olanayçiçek tarlalarının yaygın olarak
bulunduğu arazileri envanterine katan Gates’in
bir merakı da böyle tarım arazileri üzerinde toplanıyor. NBCNEVS’in haberine
göre; “Bill ve Melinda Gates, Amerikan tarımına derinden yatırım
yapıyor. Milyarder çift, on yıldan kısa bir süre içinde, 18 eyalette
269.000 dönümden fazla, New York şehrinin tamamından daha fazla tarım arazisi biriktirdi. Çiftlik arazisi, tamamı çiftin
Kirkland, Washington merkezli yatırım grubu Cascade Investments ile bağlantılı
olan bir şirketler grubu aracılığıyla satın alındı… Kamu kayıtları Cascade Investments'in
tarım arazilerini ülke çapında en az 22 limited şirketten oluşan bir ağ
aracılığıyla satın aldığını gösteriyor.
Bu konuda görüşü sorulan Montana
Eyalet Üniversitesi'nde tarım ekonomisi profesörü Daniel Bigelow; “İnsanların
tarım arazilerine yatırım yapmalarının cazibesi, borsaya karşı döngüsel olma
eğiliminde olmasıdır. Bu bir riskten korunma stratejisi. Diğer bir
deyişle, ekonomi bocalarken, tarım arazilerinin değeri genellikle düşmez.” şeklinde
cevap veriyor. (https://www.nbcnews.com/tech/tech-news/mcdonald-s-french-fries-carrots-onions-all-foods-come-bill-n1270033)
Bill Gates’in önde görülen çalışmaları bir hayırseverin gezegeni
kötülerden, kötülüklerden, hastalıklardan, felaketlerden kurtarmak için
fedakarca çalışmalar mı yoksa kuzu postu giymiş bir kurdun avını tuzağa çekmek
için kurduğu pusu mu, bunu zaman mutlaka gösterecektir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.