Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Avukatın (müdafiinin) ifade almada yetkisi-1

...

İnsan ve insanla ilgili bütün alanları düzenleyen normlar, hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından birisidir. İnsanın bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karışlanması, insanın kendisiyle, toplumla, çevreyle, ülkelerle ilişkilerinin bir düzen içerisinde gerçekleşmesi için ortaya çıkan devlet mekanizmasının bütün iş ve eylemlerinin hukuk normları tarafından belirlenmesi bireysel ve toplumsal yaşam için son derece önemlidir ve zaruridir. Aksi halin birçok olumsuzluğu yaşattığı ve yaşatacağı aşikardır.

Ülkemizde herkesin her an adli kolluk diye kabul edilen ve Adli Kolluk Yönetmeliği’nin 4'üncü maddesinde belirtilen Emniyet  'ne bağlı polis karakolları,  bağlı sahil karakolları ve yüzer karakollar kaçak bot teşkilatları ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne bağlı gümrük muhafaza teşkilatında görevlendirilen personel ile yüzyüze gelme ihtimali vardır. Bu görevlilerle en çok yüzyüze gelen ise elbette ki görevleri gereği tüm vatandaşlarımızın hukuki problemlerinde yanlarında olan avukatlardır. Bu sebeple insanımızın herhangi bir kolluk biriminde ifadesi alınırken, gelecekte bir zarara uğramaması veya beyanlarındaki mananın şuurunda olması için haklarını bilmesi zaruri olduğu gibi, ifadeye veya sorguya muhatap olanların savunmanı olan avukatın da burada haklarını ve yetkilerini bilmesi ve sahip çıkması zaruridir.

Emniyet Genel Müdürlüğü, 81 ile gönderdiği 13.06.2022 tarihli 31311769.1014320 (63210) sayılı yazı ile ifade alınması sırasında avukat beyanlarına ifade tutanağında yer verilmemesi, uygulamanın bu doğrultuda yapılarak yeknesaklığın sağlanması şeklinde hukuka aykırı talimatını vermiştir. Oysa ki; TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu, 09.07.2021 tarihli 2021/10258-S.21.16521 sayılı kararı ile savunma hakkının etkin bir şekilde kullanabilmesini sağlamak amacıyla kolluk birimlerinde alınan ifadelerde, avukat beyanlarına da ifade tutanağında yer verilmesine ilişkin başvuruyu kabul etmiş ve gerekli tedbirlerin alınması hususunda İçişleri Bakanlığı’na tavsiyede bulunulmasına karar vermişti.

Bir kere şunu bilmek gerekir; İfade alma ve tüm süreçte yer alan emniyet personeli, adli kolluk konumunda olması dolayısıyla İçişleri Bakanlığı personeli değil, Adalet Bakanlığı namına süreci yürüten personel konumundadır. İçişleri Bakanlığı'nın yargısal bir faaliyete dair kolluğa emir ve talimat vermesi, yargıya emir ve talimat vermesi anlamına gelmektedir.

Bir diğer nokta; Kamu Denetçiliği Kurumu’nun verdiği “ifadede avukat beyanının olması gerektiği” doğrultusundaki karar, nihayetinde mevzuat içerisinde olan ancak kimi kamu görevlilerinin keyfi tutumu nedeniyle zaman zaman sıkıntıya neden olan bir konuydu ki bu sıkıntı nedeniyle olay Kamu Denetçiliği Kurumu’na intikal etmişti. Kurum da olması gereken kararı vermişti.

Hukuk fakültelerinde derslerde bahsedilen ilk konulardan biri Avusturyalı hukukçu ve hukuk felsefecisi Hans Kelsen‘in 1934’te yayınlananSaf Hukuk Teorisi adlı çalışmasında yer alan normlar hiyerarşisidir. Yani hukuk sisteminde, yazılı hukuk kurallarının hiyerarşik bir yapı içinde olduğu ve bu yapıda en üstte Anayasa’nın temel norm olarak yer aldığı ve hiyerarşinin en üsteki normdan itibaren aşağıya doğru indiği kabul edilmektedir. ‘Normlar Hiyerarşisi’ olarak anılan bu sistem hukuk normlarının kendi içerisinde tutarlı bir bütün oluşmasını sağlamaktadır. Buna göre “Kelsen piramidi” de denilen bu teorinin iki şartı vardır: 1-) Her norm, geçerliliğini üstündeki normdan (geçerlilik) alır.2-) Her norm, üstündeki norma uygun olmalıdır (uygunluk).

Normlar hiyerarşisine göre, üst ve alt normlar hiyerarşisinde bir normun geçerliliği onun ihdas şeklini belirleyen üst norma uygun şekilde ihdas edilip edilmemesine bağlıdır. Her norm  üst normun öngördüğü şekilde ihdas edildiği ya da içerik olarak üst norma uygun olduğu için geçerlidir. Aksi halde geçersizdir. Dolayısıyla, geçerliliği varsayılan temel norm dışındaki bütün normların bir üst normu geçerli ve uygun şekilde bulunmak zorundadır. Buna göre ülkemizde normlar hiyerarşisi 1982 Anayasasına göre; Anayasa-Uluslararası Antlaşma-Kanun- Kanun Hükmünde Kararname-Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri– Tüzük-Yönetmelik- Tebliğ- Genelge-Talimat- Yönerge- Diğer Düzenleyici Normlar vs. şeklinde olmaktadır. Buna göre bir kanun Anayasaya aykırı olamaz. Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de Anayasa veya kanuna aykırı olamaz. Yönetmelik Anayasaya, kanunlara, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine, tüzüğe aykırı olamaz. Kısacası normlar hiyerarşisinin alt basamağında yer alan bir norm, üst basamakta yer alan normlara aykırı olamaz. Aralarında hiyerarşi olan iki kural birbiriyle çatışırsa o takdirde üst kural uygulanır.

Belirttiğimiz bu hususlar muvacehesinde öncelikle 1982 Anayasası “Başlangıç” kısmında “kuvvetler ayrımı”ndan bahsederek, bu hususun Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğunu belirtmiştir. Bunun manası yapılacak her türlü işlemde Anayasa ve kanunların temel alınmak zorunda olduğudur. Aksi halde olacak bir keyfilik başka keyfilikleri getireceğinden huzursuzluğa ve başka hukuksuzluklara zemin hazırlayacaktır.

Bir diğer nokta Anayasamızın 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla “ifade de avukatın beyanının olmayacağına dair” yayınlanan genelge en başta Anayasamızda belirtilen temel ilkelere aykırı olduğu için geçersizdir.

Etiketler :
, , , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum