Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Deprem yazıları -2

...

Dünyanın her yerinde, karada ve denizde yer küremizin alt tabakalarında küçük veya büyük deprem dediğimiz suni veya doğal hareketlenmeler, sarsıntılar olmaktadır. Ülkemizin deprem hattında olduğundan ise sağır sultanın dahi haberi var. Ancak meydana gelen depremler kadar bu hatlarında ne kadarının doğal ne kadarının suni olduğu şu aşamada ihtilaf konusu. Doğada gerçekleşen ancak hayatımızı derinden etkileyen yer sarsıntılarının yanında insanın yaşamında da deprem etkisi yapan hadiseler cereyan ediyor. Bunu ayrı bir konu olarak şimdilik bekletiyoruz.

Coğrafyamızda gerçekleşen depremle ilgili olarak Doğu Anadolu Fay Hattı’nın kırılacağını, depremlerin her an olabileceğini yerbilimciler yıllardır ifade ediyorlardı. Lakin hiçbir bilim insanları başta olmak üzere kimse takriben dokuz saat ara ile peş peşe böyle büyüklükte ve şiddette depremler silsilesi olacağını ve artçılarında aradan 40 gün geçmesine rağmen devam edebileceğini beklemiyordu. Hatta konunun farkında olanlardan İYİ Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Çabukel'in, 3 Ağustos 2022 tarihinde yaptığı basın açıklamasına ve kentte yaşanabilecek depremlere karşı depremin olası şiddetini dahi söyleyerek yetkilileri uyardığı görüntülere rağmen, açıklaması depremden önce gündem olamamış, ancak depremden sonra birçok televizyon kanalında gündem olmuştu. Yine bu hususun uzun zamandır il afet riski azaltma planı raporları ve bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu, örnek olarak TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın 02.03.2021 tarihli raporu; Kahramanmaraş Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün 2020 yılı Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı dikkate alındığında depremin gerçekleşeceğinin öngörüldüğü kabul edilmektedir. Lakin öngörü umursanmamış ve tedbir aşamasına geçilmemiştir.

Ülkemizin jeolojik yapısının, bizi suni veya tabii depremle yaşamayı öğrenmeye ve onun etkilerini en aza indirmeyi başarmak gerektiğine zorladığı bir gerçektir. Bu zorlamanın manası henüz etkili ve yetkili şahıslarca da milletçe de anlaşılmadığı veyahut anlaşılamadığı için geçmişte olduğu gibi bugün yeniden depremin ağır ve acı sonuçlarını madden ve manen yaşıyoruz. Gerisi de arkada bekliyor. Bunu tabi egoları tavan yapmışlar, keyfi yerinde olanlar, kahyasıyla arası iyi olanlar yaşamıyor. Bunu 11 ilimizde maddi-manevi zarara uğrayanlardan anlayanlar yaşıyor. Bu zararın telafisi için vergi, bağış, ek ödeme yapmak zorunda kalanlardan/kalacaklardan tabandaki çok cüz’i bir kısım insan yaşıyor. Enkaz altındayken mucizevi olayların şahitliğini yapanlar ve yaşayanlar yaşıyor.

Yaşanan felaket/ağır hadise; çevreye etkileri, kaybolan, bozulan, karışan toprak yapısı, ürünler, ağaçlar, bitkiler gibi tabiatın içindeki değişiklikler, salgın hastalık, temizlik ihtiyacı, tedaviye muhtaç rahatsızlıklar gibi halk sağlığıyla ilgili birçok önemli hususu gündeme getiriyor. Yine konu; adalet, yerleşim, barınma, beslenme, iletişim, güvenlik, gibi konularda alınmış ve alınması gereken tedbirleri, verilmiş ve verilmesi gereken hizmetleri, yapılması gereken iş ve işlemleri gündeme getiriyor. Bunlar elbette konunun bir yönü.

Bir diğer yönü ise varlık aleminde sebepsiz, işlevsiz, amaçsız dolayısıyla hikmetsiz hiçbir hadise bulunmadığıdır. Haliyle bizim hayır bildiğimizin şer, şer bildiğimizin ise hayır olabileceği gerçeğidir. Ama temelde olan şudur ki; niyeti hayır olanın, bunda sebat edenin akibetinin de hayır olacağıdır. Bir hadise zahiren çok kötü görünebilir, kişiye çok ağır gelebilir. Kişi o olayı yaşamak istemeyebilir. Yıllarını, eşini, dostunu, ailesini, varını yoğunu kaybettiğini düşünebilir. Her şeyini elinden aldıkları düşüncesini aklından çıkarmayabilir. Ancak imtihanın sırrına erip, "Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez.”(Secde-17) ayeti mucibince düşündüğünde kendisine en güzel vekil olana şeksiz ve şüphesiz inancının muhakkak mükafatına ereceği şüphesizdir.

Bu minvalde depremlerin de tüm varlık alemi açısından sebepleri, işlevleri ve olumlu-olumsuz neticeleri bulunmaktadır. Misalen doğal kaynakların keşfi için olmazsa olmaz en önemli unsurlardan biri depremlerdir. Yer kabuğundaki fay hatlarının belirgin hale gelmesine, yeraltı kaynaklarının keşfedilmesine kolaylık sağlayabilmekte, bunların daha kolay çıkarılıp kazanılmasına yardımcı olabilmektedir. Toprak düzenlemesine, deniz seviyesindeki değişikliklerin belirgin hale gelmesine neden olabilmekte, bazı ölçütlerin daha kolay tespitiyle daha fazla kaynaklardan yararlanma, bazı tedbirleri alma noktasında haberdar olma imkanı verebilmektedir. Bitki ve hayvan türlerinin çeşitlenmesine ve yeni habitatların oluşmasına yardımcı olabilmektedir. Fay hatlarının açılmasıyla geçmişle ilgili bilgilerin ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilmektedir. Bunların hepsi ülkeler, insanlar için kazanç olabilecek hususlardandır.

Bir diğer yandan ise olumsuz etkileri diyebileceğimiz yaralanmalar ve ölümler, bina, köprü vs. yapılarda, toprak, bağ, bahçe, tarlalardaki hasar ve kayıplar, bunların ekonomik sonuçları, insan üzerinde stres, korku ve travma gibi sosyal ve psikolojik etkileri de ortaya çıkabilmektedir. Yaşadığımız 6 Şubat depreminin olumlu-olumsuz etkilerini ilerleyen zamanda daha net göreceğiz.

Devam edecek…

Etiketler :
,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum