Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Avukatın (müdafiinin) ifade almada yetkisi-3

...

Soruşturmada ifade verme aşaması, özellikle de avukat huzurunda alınan ifade, bir ceza yargılamasını başından sonuna kadar etkileyen en temel hususlardandır. Zira yargılamanın gelişimi bir yandan delillere göre olurken, bir yandan da ifadelere göre şekillenmektedir. Nitekim 5271 sayılı CMK m.148/4’e göre; “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” hükmü ifadenin önemini gösteren hükümlerden biridir. Zira avukat olmadan alınan bir ifade bu hüküm gereği şüpheli veya sanık tarafından doğruluğu kabul edilmedikçe kişiyi bağlayıcı değildir. Yani avukat olmadan alınan bir ifade geçersizdir. Kişi ifadesinde avukatı olmadan ne anlatırsa anlatsın hiçbir bağlayıcılığı yoktur.

İfadenin önemi nedeniyle 1982 Anayasası ve 5271 sayılı CMK.nın ifade konusundaki hükümlerinden sonra 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de konuyu daha da özel olarak belirten Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği yayınlanmıştır.

Yönetmeliğin 1. maddesinde amacın, bütün adlî kolluk görevlileri ile gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi üzerine adlî kolluk görevini ifa eden diğer kolluk görevlilerinin, Cumhuriyet savcılarının bilgi ve emirleri doğrultusunda yürütecekleri adlî soruşturma sırasında kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama, gözaltına alma, muhafaza altına alma ve ifade alma işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla kolluğun adi bir konuda görev yaparken “adli kolluk” sıfatını aldığı ve tanımlar başlıklı 4.maddesinde soruşturma işlemini yapan güvenlik görevlilerinin adli kolluk vasfında olduğu belirtilerek Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan genelgenin hukuksuzluğu gösterilmiştir.

Yönetmeliğin “Müdafi tayini” başlıklı 20.maddesinde; “Şüpheli veya sanığın, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiîn yardımından yararlanabileceği; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebileceği, soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç müdafi hazır bulunabileceği, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında müdafiîn, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkının engellenemeyeceği ve kısıtlanamayacağı, şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, talebi hâlinde baro tarafından bir müdafi görevlendirileceği, üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığın talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirileceği” belirtilmiştir.

Yönetmeliğin “Müdafi ile görüşme” başlıklı 21.maddesinde ise şüpheli veya sanığın vekâletname aranmaksızın müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebileceği, bu kişilerin müdafiî ile yazışmalarının denetime tâbi tutulamayacağı, her kolluk biriminde görüşme için uygun şartları haiz görüşme odası ayrılacağı hükme bağlanmıştır.

Yönetmeliğin “İfade almanın esasları” başlıklı 23.maddesinin c ve d bentlerine göre; müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiîn ifade sırasında hazır bulunabileceği kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Müdafi sadece hukukî yardımda bulunabilir, şüphelinin ifadesi alınırken şüpheliye sorulan soruya doğrudan cevap veremez, onun yerini aldığı izlenimi veren herhangi bir müdahalede bulunamaz. Hukukî yardım maddî olayı karartabilecek müdahalelerin yapılması anlamına gelmez. Müdafi şüpheliye bütün kanunî haklarını hatırlatabilir ve müdafiîn her türlü müdahalesi tutanağa geçirilir. Dolayısıyla Anayasa, kanun ve yönetmelikteki söz konusu madde avukata ifade alınırken aktif bir rol vermiştir. Bu aktif rol ifade de şüphelinin kendisini güvende hissetmesinden, özgür iradesinin korunmasına kadar, vereceği beyanlarla ilgili olarak avukatına her türlü danışmasından kolluk tarafından üzerinde oluşturulacak her türlü hukuka aykırı baskıyı engelleme ve tutanağa geçirmeye, susma hakkını hatırlatmasından avukatın bizzat tutanak tutmasına kadar geniş yelpazede bir yetki vermiştir.

Bu hususu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 20.11.2018 tarih ve Başvuru no. 57837/09 olan Soytemiz-Türkiye kararındaki şekliyle sistemleştirdiğimiz zaman şu başlıklar karşımıza çıkar:

1-)Bir suç ile itham edilen herkesin avukat tarafından etkin olarak savunulması hakkı. Yukarıda belirttiğimiz şekilde avukatın ifadede pasif bir rolü yoktur. İfade alınırken laf olsun diye görüntü yapılması için ifade de bulunmamaktadır. Şüphelinin hukuken korunmasını gerektirecek ne varsa o hususla ilgili aktif olarak yer almak zorundadır. Misalen avukat susma hakkını hatırlatabilir. Sorulan sorular karşısında şüphelinin rahatsız olduğunu hissederse veya şüpheli bunu belirtirse veya şüphelinin ara verilmesi talebi olursa ifadeye ara verilmesini sağlayabilir. İfadeye ara verilen bu sürede dahi avukatın rahatlıkla şüpheliyle kimsenin duymayacağı uygun bir ortamda görüşme hakkı vardır.

2-)AİHM’ne göre avukata erişim hakkı “suçun” mevcut olduğu andan itibaren sağlanmak durumundadır. Kişinin avukatı ile görüşmeden yapılacak her türlü müdahale hukuka aykırıdır ve ispatlandığı takdirde ilgili kolluk hakkında maddesine göre ağır cezai müeyyideleri içerebilmektedir.

3-)Soruşturma sürecinde avukatın hazır bulunması gerekir. Şüpheliyle kısıtlayıcı bir hakim/mahkeme kararı olmadıktan sonra hiçbir şekilde görüşmesi engellenemez.

4-)Bir suçu işlemekle itham edilen şahıs yargılama öncesi aşamada da avukat yardımı ile özellikle ilişkilendirilen çeşitli hizmetlere ulaşabilmelidir. İfade için uykusuz bırakılmışsa dinlenme hakkı vardır. Aç bırakılmışsa doyurulmak zorundadır. Lavabo, temizlik ihtiyacı varsa yerine getirilmek zorundadır. Bunları veya benzer hadiseleri tespit eden avukat hem ifadeye bu hususları geçirtebilir hem de kendisi hukuki işlem başlatabilir.

5-)Avukat yardımından faydalanma hakkı sadece avukatın hazır bulunmasını değil aynı zamanda kolluk sorgulaması sırasında şüpheliye aktif olarak yardım etmesini ve şüphelinin haklarına saygı duyulmasını sağlamak amacıyla müdahalede bulunmasını da kapsamaktadır. Şüpheliye baskı, zorlama, tehdit, işkence mahiyetinde olabilecek her türlü konuda avukat aktif müdahalede bulunup hukuksuzluğu kayda geçirtebilir. Kayda alınmadığı takdirde kendisinin tutacağı tutanakla gereken işlemleri başlatabilir. Dolayısıyla bir avukatın yardımından faydalanma hakkı, kolluk tarafından ifade alınmaya başlanmasından bitimine kadar olan sürecin tamamını kapsamaktadır.

Etiketler :
, , , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum