Korkuları yenmek…
...
Hepimiz yolcuyuz şu fani dünyada, kabul
etsekte etmesekte. Bir zaman sonra öyle bir an geliyorki kendi emsallerinin
bulunmadığı yeryüzünde yabancıya dönüyor insan, mahkeme duvarlarından daha
soğuk bir gerçekle.İşte böyle bir dünyada üzerine
yemin edilen bir ahde bağlı olarak, sonunda ise sabredenlerin müjdesine sebep
olacak korkuyla,açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle
sınanmak üzere gelmişiz yeryüzüne. İmtihan süremiz bitince asıl
mekanımıza döneceğiz.Haliyle takdir edilen sayılı nefesler doğum anından
itibaren esasında hep bir geri sayım. Her geçen gün sonun başlangıcına doğru
yaklaşıyoruz.Buna kimileri sevinir. Çünkü hep mazlum olmuştur, hakkı yenmiştir,
haklılığına rağmen güçsüzlüğü nedeniyle ezilmiştir, dünyada hesabını
veremeyeceği bir kalbur samanı dahi yoktur.Bu sebeple Rabbi huzuruna emin bir
şekilde çıkacaktır. Kalbinden ruhuna yayılan iyikide inandığımız bir ahiret
var, iyikide cehennem var düşüncesi masumiyetin zirvesini teşkil eder. Kimileri
de korkuyordur.Çünkü hep zalim olmuştur, hak yemiştir, makamını torpille,
servetini zulmüyle edinmiş, haksızlığına rağmen şartların gücüyle ezdiğini
zannetmiştir. Haliyle ölüm ne kadar uzaksa, o kadar rahattır en sağlam
kalelerde bulunmanın ruhundaki kandırmacasıyla.
Yaradan Kur’an’da imtihan sebeplerinde
birinci sebep olarak korkuyu belirtmiştir.Adeta en ağırdan en hafife doğru bir
sıralama yapmıştır.Bu sıralama dahi insan olarak ne kadar aciz varlıklar
olduğumuzu göstermektedir. Bu acziyet içerisinde eksiklerimizi saymaya
kelimeler yetmez.Lakin eksiklerin tamamlanma yollarıda, hataların ve
yanlışların düzeltilme şekilleride hep insanoğluna anlatılmıştır.
İnsan korkularını düşündüğü zaman aklınaneler
gelmiyorki! Zararlı varlıkların ve yerlerin oluşturduğu fıtraten gerçekleşen
korku hissi taşıyoruz.Çok güçlü düşman karşısında oluşan haram bir korku
olabiliyor. Şeytanın vesvesesinden doğan ayrı bir korku var.Bunların hepsini
yokeden ve farz olan Allah korkusu(havf) ise bambaşka bir yerde duruyor.
Zalim ayrı bir düşünceyi beslerken
mazlum başka bir düşüncededir. Kişi için; işini, mesleğini, makamını,
anne-babasını, eşini, çocuklarını, kardeşlerini, servetini, sağlığını, evini,
arabasını kaybetme korkusu gibi. Rızık, düşman,kaybolma korkusu. Yine ölüm,
işkence, hapsedilme korkusu. Daha o kadar çok korkuçeşitlerivarki. Bunlar
mazlumda ve zalimde farklı tezahür ediyor. Zalim okyanusun dibinde
boğuluyormuşçasına en derinde yaşıyor bunları.Korkuya verdiği yanlış cevapla
cehenneme dönderdiği bulunduğu yerde korkusu arttıkça, dibe battıkçazulmünüde
artırıyor.Firavun, Nemrut, Karun… hep yaşadı bunu.Ve son nefes fayda etmedi.Bugünde
mazlum coğrafyalar gösteriyor bunu.
Bunlara bir mü’min gözüyle bakıldığında
ise sadece imtihanın bir cilvesi olan basit sebeplerdir.Oda ancak kaza için
sebeplerin tevessül etmiş olması halindedir.Elbettekibeşeriz,şaşarız, duygular
taşıyoruz. Duygularımız birçok davranışımıza etki ediyor. Lakin üzerimize düşen
ve yapmamız gereken; korku sebebi olabilecek hadiseleri kulluğumuza uygun bir
şekilde yönetebilmek.İşte zalim bunları ilahlaştırmışken mü’min için yegane
korkulacak olan Allah’tan, bize sadece imtihan vesilesi olduğunu düşünmek ve
idrak etmektir. Nitekim Âl-i İmrân Suresi 175. ayette Cenab-ı Hakk; “Size o haberi getiren şeytan sadece kendi dostlarını
korkutur, siz ondan korkmayın da bana isyandan korkun, eğer mü'minlerseniz.” Diye
uyarmaktadır. Demek ki mü’minler için getirilmeye
çalışılan korku duygusunun temelinde şeytandan gelen ve içerisinde kapalılığı,
şüpheyi,hurafeyi ve cehaleti barındıran evham bulunmaktadır.Maide Suresi
44.ayette ise insanlara kimden korkmaları gerektiği öğretilmekte ve; “O halde
insanlardan korkmayın, benden korkun...” Buyurulmaktadır. Demek ki şeytanın
oluşturduğu korkularda aracı ise insan olmaktadır.
Dolayısıyla korku, kulluk için
yaratılanların bir imtihan vesilesidir.Mü’minler Yaradan’a teslim
olmuştur.Hakk’ın,kaderinde verdiği kararın ötesine geçerek kendi zihninde ayrı
bir senaryo oluşturmaz. İmanının yanına güvende eklenmiştir ve hiçbir
vesvese,mü’miniRabbi’ne güvensizliğe itemez.İnananlar farklı şekilde tezahür eden tüm korkuları,
Yaradan’ın korkusu, Yaradan’ın yazdığı kader, Yaradan’ın gerçekleştirdiği kaza
içerisinde eritir ve bir yandan korkunun ötesindeki çok daha yüce makamlara
talip olurken, bir yandanda tüm korkularındanda emin olur.Böylece Yunus Suresi
62.ayette buyurulan; “İyi bilin ki, Allah'ın
dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.”müjdesi mutlaka yaşanırve hüküm ve kararın yalnız Allah’ın olduğu, sahte ve uydurma hükümlerin hiçbir geçerliliği olmadığı ortaya çıkar.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.