Ankara Tava ve Kelimelerin Sihirli Dünyası -1

...

Türkiye’nin kalbi ve başkenti Ankara, Ankara’nın kalbi ise Ulus semtidir. Ulus’un merkezi Ankara Kalesi ve çevresidir. Burası başkentin tarihi dokusunun közü geçmemiş ocağı, dumanı tüten yuvasıdır.

Kale çevresi, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından kalma eserlerin bir bölümünün halen nabzının attığı, yeniden eski günlere dönme umudunu kaybetmeyen  bölgesidir.

Ankara, başkent oluşundan itibaren büyük değişim geçirdi. Nüfusu 6 milyona ulaştı, prestij alanları farklılaştı. Bu farklılıktan Kale çevresi de nasibini ziyadesiyle aldı. Daracık sokak araları ve yenilenip kurtarılmış eski binalar halen tiftik, hububat, bakliyat, peynir, tuz, ipek, ahşap, deri ve halı kokuyor olsa da Ankara Kalesi son yıllarda yeni kokulara kucak açıp canlanmaya başladı.

Arslanhane Camii

Geçen cuma, Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan ile iki gazeteci dostum Ahmet Tezcan ve Dursun Erkılıç’la Ankara Kalesi yakınındaki Arslanhane Camii’nde buluştuk. Arslanhane, diğer adıyla Ahî Şerafeddin Camii Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerindendir. Belki bir gün bu camiyi anlatırım. Şimdilik şu cümleyi söyleyebilirim: “Arslanhane, sadece Ankara’nın değil, bütün Anadolu’nun aslî karakterini ve kıymetli unsurlarını günümüze kadar koruyabilmiş en değerli eserlerimizden biridir.”

Cumaları Ankara Kalesi çevresindeki lokantalarda yer bulmak zordur. Hamamönü ve Kale çevresinde onlarca cami ibadete açıktır. Cuma namazı için binlerce kişi Altındağ’a akar. Trafik kilitlenir, otoparklar yetersiz kalır. Cemaat camiye sığmaz. Sadece Ankara merkezden değil, Kızılcahamam, Çubuk, Beypazarı, Akyurt, Ayaş, Güdül, Gölbaşı, Bala, Haymana başta olmak üzere ilçelerden gelen vatandaşlar, esnaf, memur, bürokrat ve bakanlar eski Ankara’yı tercih eder. Hacı Bayram Veli, Melike Hatun ve Taceddin Camii’ne kadar ibadet yerleri dolar taşar. Ulus, özellikle Ankara Kalesi çevresi cazibe merkezidir.

Kale’nin lokantaları

Niyetimiz Kale’de Ankara döneri ve köfte yemekti. Ankara Kalesi çevresinde lokanta sayısı yüzü aşkındır. Türk mutfağının temsilciliğini başarıyla sürdüren lokantalardan bazıları bu bölgededir. Birçok konak, lokanta olarak hizmet vermektedir.

Kale müdavimlerinin çok iyi bildiği ve bölgenin en eskilerinden olan, siyasilerin yemek duraklarından Köfteci Kazım’ın yerine gitmeyi planlamışken, “Ankara tava yiyelim” önerisinde bulundum. Güzergâh hemen değişti. Emin Usta, cumaları Ankara tava yapar. Emin Usta’nın her yemeği nefistir. Damak tadı olanların uğrak yeridir.

Emin Usta’ya giderken, yağmur ince ince atıştırıyordu. Şansımıza, içeride boş yer varmış, bir masaya oturduk. Siparişimizi verdik; Ankara tava ve yanında eşlikçisi süzme yoğurtlu cacık geldi. Uzun süredir kuzu incik yememiştim. Ankara tavanın lezzeti, pilavından ziyade, tencerede haşlanan kuzu etindedir. Ankara tava bitmeye yakın minicik köfteler takviye kuvvet olarak yetişti. Tadımlıktı, final ikramı oldu. Ankara tava doyurmuştu.

Coğrafi işaret alan Ankara yemeği

Ankara tava, Türk Patent Kurumu tarafından 2017 yılında coğrafi işaretle tescillendi. Ankara tava, Çubuk, Beypazarı, Kalecik, Polatlı ve Haymana ilçelerinde yetiştirilmiş koyun ve kuzuların ön kol ve kaburga kısmı etleri kullanılarak hazırlanan pilavlı bir et yemeğidir. Etlerin hazırlanması ve pişirilmesi ile pilavın pişirilmesi aşamaları dahil tüm süreç, ustalık becerisi gerektirir.

Ankara tava taş fırında ve meşe, gürgen, kayın odunlarının ateşinde pişirilir. Ankara tava kalaylanmış bakır tabakta, porsiyon başına 300 gr pilav üzerinde 200 gr et konularak servis edilir.

Gözleri doyuran mekanlar

Ankara Kalesi çevresi aynı zamanda bir sanat ve müzeler merkezidir. Gözleri doyurmak, mideyi doyurmak kadar, belki daha fazla önem taşır. Kale çevresinde onlarca antikacı, halıcı, sanat galerileri ve el sanatları merkezi açılmıştır. Göz doyumu için ne ararsanız vardır. Ankara Valiliği bile “İz Ankara El Sanatları ve Tasarım Merkezi” açtı. Öyle güzel ürünler var ki, bakmaya doyamıyorsunuz. Ürünlerin tamamı Ankara temalı. Ankara el sanatlarının kültürel zenginliğini ve çeşitliliğini tanıtmayı amaçlayan bu merkez ayrı bir yazı konusudur.

Müzeler bölgesi

Türkiye’nin ilk müzelerinden Anadolu Medeniyetleri Müzesi Ankara Kalesi’nin uluslararası gururudur. Atatürk’ün isteği ile Anadolu’dan toplanan eserleri sergilemek amacıyla açılmış bir müzedir. Eserler 1940’da yerleştirilmeye başlanmış olmasına rağmen müzenin bugünkü haline dönüştürülmesi 1968 yılında mümkün olmuştur. 1997’de İsviçre'nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek "Avrupa'da Yılın Müzesi" unvanını elde etmiştir. Sahip olduğu eserlerle dünyanın en önemli müzeleri arasındadır.

Erimtan ve Koç Müzeleri daha sonra açılmış, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne komşu olmuşlardır. Şimdi yeni bir müze açıldı; Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin tam karşısında, kale surlarının altındaki eski halıcı dükkanlarından birinde. Bu müze Türkiye’de bir ilk: Kelime Müzesi.

(Devam edeceğiz)

Etiketler :
, , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum