TÜRKAV, Kastamonu’nun manevi değerlerini anmaya devam ediyor
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Kastamonu Şubesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Kastamonu’nun manevi değerlerini anma programlarının 7’ncisi Yılanlı Camii bahçesindeki Abdülfettah-ı Veli Hazretlerinin türbesi başında yapıldı...
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı
(TÜRKAV) Kastamonu Şubesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Kastamonu’nun
manevi değerlerini anma programlarının 7’ncisi Yılanlı Camii bahçesindeki
Abdülfettah-ı Veli Hazretlerinin türbesi başında yapıldı. Programa Kastamonu
Belediye Başkan Vekili Mehmet Yurt ve MHP İl Başkanı Emin Çınar da katıldı.
“KASTAMONU’DAKİ DİNÎ, TASAVVUFÎ, SOSYAL VE
KÜLTÜREL HİZMETLERİNİ ÖMRÜNÜN SONUNA SÜRDÜRMÜŞ”
Abdülfettâh-ı Velî (k.s.)
Hazretleri hakkında bilgilendirmelerde bulunan TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı
Hamdi Özden, şöyle konuştu; “Kastamonu’da Selçuklular döneminde Çobanoğulları
Uç Beyliği idaresinde yaşamış irfan ehlinin önde gelen simalarındandır.
Tahminlere göre 1190 yılı civarında Irak’ta dünyaya gelmiştir. Dedesi büyük
İslâm mutasavvıfı ve Kādiriye tarikatının kurucusu Abdülkādir-i Geylânî’dir.
Babasının ise bu zatın oğullarından Ebûbekir Abdülazîz olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Abdülfettâh-ı Velî, Abdülazîzzâdenisbesiyle anılan kola mensup kabul
edilmiştir. Abdülfettâh-ı Velî, çocukluğundan itibaren iyi bir dinî-tasavvufî
tahsil ve terbiye görmüş, babası ile birlikte seyahatlere çıkmış, gençlik
yıllarında ise Irak taraflarından Anadolu’ya göç ederek, Selçukluların Bizans
üzerine akınlarda askerî üs merkezi (Uç Beylerbeyliği) seçtiği Kastamonu’ya
gelip yerleşmiştir. Kendisi ve ailesiyle birlikte kalabalık bir nüfus da
Kastamonu’ya gelmiştir.
Abdülfettâh-ı Velî, Çobanoğulları
Beyliği’nin ünlü hükümdarı Hüsameddin Çoban (Atabey Gazi) Bey’in himaye ve
destekleriyle Kastamonu şehir merkezinde bir dergâh inşa etmiş, zamanla burada
mescit, türbe, kütüphane, imaret, şadırvan gibi sosyal tesislerden oluşan bir
külliye ortaya çıkmıştır. Abdülfettâh-ı Velî, Kastamonu’daki dinî, tasavvufî,
sosyal ve kültürel hizmetlerini ömrünün sonuna sürdürmüş, dergâhında talebe
yetiştirmiş ve vilâyetin Müslüman-Türk nüfusunu irşatla vakit geçirmiştir.”
“BU ZATIN KÜLLİYESİ İÇİNE BİR SELÇUKLU
HASTANESİ YAPILMASI BOŞUNA DEĞİLDİR”
Abdülfettâh-ı Velî ve Selçuklu Şifahânesi hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Özden; “Dönemin Selçuklu veziri Süleyman Pervâne’nin Sinop ve Kastamonu’yu kendi şahsî mülkü olarak sultana onaylatmasıyla birlikte 1266 yılından itibaren Kastamonu’daki Çobanoğulları yönetimi kesintiye uğramış, bunun yerine şehir, adı geçen vezirin oğlu Ali Bey’in idaresi altına geçmiştir. Ali Bey, ilminden ve şöhretinden dolayı saygı duyduğu Abdülfettâh-ı Velî’nin dergâh ve camisinin bitişiğine bir Selçuklu hastanesi ile imaret inşa ettirmiştir. İmaretin şeyhlik, imamlık ve hatiplik görevleri ise Abdülfettâh-ı Velî’ye verilmiştir. Ancak çok geçmeden Abdülfettâh-ı Velî, 80 yaşını geçmiş olduğu halde vefat etmiş ve şehirde kendi adıyla anılan külliyesi içindeki türbesine defnedilmiştir. Söz konusu vazifeler ise uzun yıllar bu zatın neslinden gelen oğul ve torunları eliyle devam ettirilmiş, şifahâne onarılmış ve külliye içine de yeni bir cami yaptırılmıştır.Abdülfettâh-ı Velî Dergâhı, Osmanlılar zamanında Kadiriye dergâhı olarak irşat merkezi özelliğini de uzun yıllar muhafaza etmiştir.Abdülfettâh-ı Velî’nin tıp ilminden de anladığı belli olmaktadır. Nitekim bu zatın külliyesi içine bir Selçuklu hastanesi yapılması boşuna değildir. Söz konusu hastanede Selçuklular, Candaroğulları ve Osmanlılar zamanında saralı, mecnun, ruh ve sinir hastası pek çok kişi tedavi edilmiş, fıtık vb. ameliyatlar yapılmıştır.Adı geçen şifahâne, çevresindeki duvarlarda tıp sembolü olan yılan motifleri bulunması nedeniyle Yılanlı Şifahânesi ve Abdülfettâh-ı Velî Dergâhı da Yılanlı Dergâhı olarak anılmaya başlamıştır" dedi.
“RİVAYETE GÖRE ABDÜLFETTAH-I VELİ’YE YÖREDE
‘KENDİR TOHUMU’ EKMESİ TAVSİYE EDİLDİ”
Abdülfettâh-ı Velî’nin kendir ile
ilgili rivayetini de anlatan Özden, “Halk rivayetine göre bir gün Abdülfettâh-ı
Velî’ye dedesi Abdülkadir-i Geylani’nin ruhaniyeti gelerek, ‘Bizzat alın teri
ve el emeği ile çalışarak hayat sürmesinin sünnete uygun olacağı’ uyarısını
yapmıştır.Yörede ‘kendir tohumu’ ekmesini tavsiye etmiştir. Hakikaten
Kastamonu’da son yıllara kadar kendir ziraatı yaygın şekilde yapılmakta idi.
Eskiden Kastamonu kendir hanında kendir alım satımı sezonunun başladığı gün,
sade bir tören yapılarak Abdülfettâh-ı Velî’ye dualar okunur, bu zat hayırla
yâd edilirdi" diye konuştu.
“ABDÜLFETTÂH-I VELÎ’NİNHZ. ALİ’YE ULAŞAN
ŞECERESİ YAZILIDIR”
Abdülfettâh-ı Velî Türbesi’nin,
Hepkebirler Mahallesi Yılanlı Camii Sokağı’nda Yılanlı Camii’nin güneydoğu
köşesinde olduğunu belirten Özden; “Türbenin cami içerisinden ve dışarıda kuzey
tarafından olmak üzere iki giriş kapısı vardır. Burada 25 adet ahşap sanduka
bulunmaktadır. Bunlardan Abdülfettâh-ı Velî’ye ait olan sanduka, mihrabın hemen
önünde bakır mahfaza içinde, diğerlerinden daha büyük ve yüksek yapılmıştır.Sandukanın
başında Kastamonulu merhum hattat Emrullah Demirkaya’nın kaleminden çıkmış
çerçeveli levha asılı olup, burada Abdülfettâh-ı Velî’nin Abdülkadir-i Geylânî
üzerinden Hz. Ali’ye ulaşan şeceresi yazılıdır.Türbede mevcut diğer sandukalar
ise Süleyman Efendi ve Yusuf Paşa gibi bir kısım önde gelen şahsiyetler ile
Abdülfettâh-ı Velî’nin neslinden gelenlere aittir.Günümüzde Abdülfettâh-ı Velî
Türbesi ziyarete, bitişiğindeki cami de ibadete açıktır. Külliye içinde bulunan
Selçuklu hastanesinin ise bugüne sadece giriş kapısı (Taç kapı)
ulaşabilmiştir.Başta Abdülfettâh-ı Velî hazretleri olmak üzere onun neslinden
gelenlerin ve bütün Kastamonu velilerinin, erenlerinin ruhları şad, dereceleri ali
olsun” ifadelerini kullandı.
Özden'in bilgilendirmesinin ardından Kuran’ı Kerim
okundu sonrasında ise Yılanlı Camii İmam Hatibi Suat Kurt tarafından Hatim duası
yapıldı. Duanın ardından ikramlar ile program sona erdi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.