İlaç alerjisi çözümsüz bir sorun değil
Tedavi amacıyla kullanılan ilaçlar bazen alerjiye yol açabiliyor. Bu nedenle tedavilerini yarım bırakan hastalar bile oluyor. Sorunun çözümü ise alerji merkezlerinden geçiyor....
“Antibiyotiğe karşı alerjim olduğu için kullanamıyorum”, “Ağrı kesici içtiğim zaman cildimde kızarıklıklar oluşuyor”, “Romatizma ilacım dokunduğu için tedaviyi bıraktım’, ‘Daha önce de içmiştim ama ben de bu ilaç alerji yapmamıştı’… Bu gibi sorunlarla karşı karşıya kalanların sayısı hiç de az değil.
Hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar, bazı kişilerde alerjiye sebep olabiliyor. Basit bir cilt döküntüsünden hastanın ölümüne kadar varan ciddi sonuçlar doğuran ilaç alerjisi, önemli bir sorun. Oysaki çoğu zaman hastaların tedavilerini yarım bırakmasına bile sebep olan ilaç alerjisi, çözümsüz bir mesele değil.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Alerji ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İsmet Bulut, ilaç alerjisi ve çözüm yollarını TRT Haber’e anlattı.
Yan etki mi alerji mi?
Çoğu zaman ilaç yan etkisi ve ilaç alerjisi birbirine karıştırılıyor. Prof. Dr. Bulut, aradaki farkı, “İlaç alerjisi, yan etkiden farklı bir durum. Örneğin herhangi bir romatizmal ağrı kesicinin alınması durumunda midede yanma hissi, ağrı gibi şikayetlerin olması o ilacın yan etkisi. Bu etkiler beklenen, öngörülebilen şikayetler. Hastayı çok rahatsız etmiyorsa ilacın kesilmesine gerek kalmıyor. Oysa ilaç alerjisinin kimde, ne zaman, ne şiddette ortaya çıkabileceği öngörebileceğimiz bir durum değil. Daha önce ilacın kullanılmış olması alerji gelişmeyeceğini göstermiyor. Çoğu kez hasta bunu ilk defa tecrübe ediyor” diye açıklıyor.
İlaç alerjisi herkeste farklı seyrediyor. Prof. Dr. Bulut, bunu şöyle ifade ediyor:
“Çoğunlukla hızlı gelişiyor. Genellikle ilacı aldıktan sonraki ilk 1 saat içinde ortaya çıkabilir. Avuç içi ya da ayak tabanlarında kaşıntı ile başlayıp, vücutta halk arasında ‘kurdeşen’ denilen ürtiker oluşabilir. Bazen dudakta, göz kapağında ve yüzde şişlik görülebiliyor.”
Ancak bu kadarla sınırlı değil. Hayati önem taşıyan başka durumlar da gelişebiliyor. Prof. Dr. Bulut, “Bazen de boğazda şişlik, yutkunma güçlüğü, kramp tarzında karın ağrıları, bağırsak hareketlerinde artış, ishal, tansiyonun düşmesi, bayılma veya solunum güçlüğü gibi hayati tehlike yaratan daha ciddi tablolara yol açabilir” diyor.
Cilt döküntüleri olabilir
İlaç alerjilerinin ortaya çıkışı da farklılık gösteriyor. Ani gelişen reaksiyonlar, ilacın alımından sonraki ilk 15 dakika ila 1 saat içerisinde çıkıyor. Bir de geç ortaya çıkan alerji tipi bulunuyor. Prof. Dr. Bulut, bu tip alerjileri şu şekilde açıklıyor:
“Herhangi bir ilacın alımından 6 saat ve sonrasında gelişebilen kızamığı andıran cilt döküntüleri ortaya çıkabiliyor. Ama bunların da ağır formları var. Ağız içinde yaralar, lenf bezlerinde şişlik, ateş, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluk gibi ağır tablolara yol açabiliyor. Yine dilin gerisinde boğazda şişlik, ana soluk borusunun başlangıcının tutulması, yutak bölgesinin altında sıvı birikimi ile ona bağlı olarak üst nefes yollarının kapanması erkenden müdahale edilmezse solunum güçlüğü hatta hastanın kaybına kadar giden bir tablo gelişebiliyor. Nefes yollarında tıkanıklık, buna bağlı astım benzeri bir tablo ortaya çıkabiliyor.”
Antibiyotikler ilk sırada yer alıyor
İlaç alerji reaksiyonlarına en fazla sebep olan ilaçlar antibiyotikler ve ağrı kesiciler… Potansiyel olarak her ilaç ile alerjik reaksiyon gelişebilir. Ancak en fazla penisilin ve beta laktam grubu içeren yani penisilin türevi antibiyotikler alerjiye sebep oluyor. Ağrı kesiciler ise alerjide ikinci sırada yer alıyor.
İlaç alerjisi yetişkinlerde, özellikle de kadınlarda daha fazla görülüyor. Ailesinde ilaç alerjisi öyküsü olanlarda risk artıyor. Uzun süreli ilaç kullanımı gereken kronik hastalıkları olanlarda ve böbrek yetmezliği gibi metabolizmasında değişiklik olanlarda ise ilaç alerjisi daha fazla görülüyor. Yine astım hastaları, tüm sinüslerini dolduran burun etleri olanlar ve kronik ürtikeri bulunanlarda alerjik reaksiyon gelişme riski daha yüksek.
Gereksiz ilaç kullanımı uyarısı
Tüm ilaçların potansiyel olarak alerjiye yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulut, bu noktada bir de tavsiyede bulunuyor:
“Akılcı ilaç kullanım ilkelerine dikkat edilmeli. Çoklu, gereksiz ve aşırı ilaç kullanımından kaçınmamız lazım. İlaç kullanımında doz, süre ve uygulama yoluna özen gösterilmeli.”
Bu soruna karşı alınacak ilk önlem, ilaçları gereksiz yere kullanmamak… Prof. Dr. Bulut, “Doktorun tavsiye etmediği ilaç kullanımının yol açabileceği durumları ön plana çıkartmamız lazım. Hastalar kendi kendilerine ilaç kullanmamalı. Evde ilaç bulunsun diye hekimlere de gereksiz ilaç reçete ettirmemeli. Fazla ve gereksiz ilaç kullanılması ilaç alerjilerini maalesef kaçınılmaz kılıyor” uyarısı yapıyor.
“Yalnız ve çaresiz değilsiniz”
Peki ilaç alerjisiyle karşılaşanların nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? “Halkımızın bu konuda farkındalığı yok” diyen Prof. Dr. Bulut, alerji merkezlerini işaret ediyor:
“Bu konuda yalnız ve çaresiz değilsiniz. Alerji merkezlerinde testler yapılıyor. Sonuca göre, hastanın herhangi bir enfeksiyon durumunda güvenle kullanabileceği antibiyotikleri ve ağrı kesicileri belirliyoruz. Hastaya ilaç alerji kartı da düzenliyoruz. Bu alerji kartında hastada reaksiyonlara sebep olan ilaç grupları belirtiliyor.”
Görüntüleme işlemleri için kullanılan kontrast ilaçlar da bazen alerjik reaksiyona neden oluyor. Yine onlar için de kullanabilecek alternatif ilaçlar bulunuyor.
İlaca alıştırma tedavisi yöntemi
Nadir görülen ilaç alerjileri de var. Mesela kemoterapi amacıyla kullanılan ilaçlar alerjik reaksiyona sebep olabiliyor. Ancak bir yandan da kanser hastaları için hayati önem taşıyan tedavinin sürdürülmesi gerekiyor. Alerji merkezlerinde bu soruna da çare bulunuyor. Prof. Dr. Bulut, izledikleri yolu şöyle anlatıyor:
“Bu hastalara merkezlerimizde yine ilaç testleri yapıyoruz. Eğer hastanın hekimi illaki o tedavi edici kemoterapi ilacını kullanması gerektiğini söylüyorsa, o ilacın eş değer alternatifi yoksa ilaca alıştırma tedavileri uyguluyoruz. Hastalarımız çaresizlik yaşamıyor.”
Hastalara, alerjik reaksiyon geliştirdikleri ilaçlar, düşük dozlardan yüksek dozlara çıkılarak 12-16 basamakta yarımşar saat aralıklarla uygulanıyor. Bu süreçte yakından takip edilen hastalar, ilaçlarını kullanıp tedavisini alabilir hale geliyor.
Prof. Dr. Bulut, ilaç alerjisi olanlara bir de uyarıda bulunuyor:
“Bir hastada ilaç alerjik reaksiyona neden oluyorsa ikinci defa o grup ilaçlar kullanılmamalı. Kullanılacaksa ilaçlar ağız yoluyla alınmalı. Çünkü ilaç damar içerisine, deri altına ya da kas içine uygulanırsa daha ciddi ve daha sık ilaç reaksiyonu geliştiğini biliyoruz. Ağız yoluyla alınan ilaçlar daha az alerjiye neden oluyor. Gereklilik yoksa ağız yoluyla alınmalı.”
Kaynak: trthaber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.