
"Mecbur kalmadıkça 'o saatlerde' dışarı çıkmayın"
Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü son zamanlarda artan sıcaklıklar ile ilgili alınması gereken önlemleri içeren bir açıklama yayımladı....

Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada; "Yükselen vücut ısısı
beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir. Özellikle kronik
hastalığı bulunan ve yalnız yaşayan yaşlılar en çok risk taşıyan gruptur. Günün
en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı
çıkılmamalıdır" denildi.
"YÜKSEK VÜCUT
ISISI, BEYİN VE DİĞER HAYATİ ORGANLARDA HASARA YOL AÇABİLİR"
Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından konu hakkında
yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Aşırı sıcaklar çeşitli
sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına
bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya
çalışmaktadır. Normalde terleme ile vücut ısısı dengede tutulmaya çalışılır.
Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamaz.
Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanlarda terleme mekanizması ile vücut
ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Yine ortamdaki nem
oranı yüksekse terleme suretiyle vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir.
Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı
(dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu
madde kullanımı ile tedavi amaçlı bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar
söktürücüler vb.) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer
faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati
organlarda hasara yol açabilir."
"EN BÜYÜK
RİSK, KRONİK HASTALIĞI BULUNAN VE YALNIZ
YAŞAYAN YAŞLILARDA BULUNUYOR"
Aşırı sıcaklardan en çok etkilenen grupları açıklayan İl
Sağlık Müdürlüğü şu bilgileri verdi; "Yalnız yaşayan 65 yaş ve üzerindeki
yaşlılar. Dört yaşından küçük çocuklar.
Bakıma ihtiyacı olanlar. Hamileler, açık alanda çalışanlar, aşırı kilolular.
Kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar
hastalıkları, psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları,
karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olanlar. Sürekli ilaç (özellikle
tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) kullanan
kişiler. Sokak çocukları ve evsizlerdir. Özellikle kronik hastalığı bulunan ve
yalnız yaşayan yaşlılar en çok risk taşıyan gruptur.
KORUNMAK İÇİN NELER
YAPABİLİRİZ ?
Sıcaktan korunmak için yapılması gerekenlerle alınacak
önlemleri açıklayan İl Sağlık Müdürlüğü şu bilgilere yer verdi; Günün en sıcak
saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalıdır. Dışarıda
çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı
hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat
etmelidirler.• Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş
kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri
olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü
kullanılmalıdır. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (10.00-16.00) denize
girilmemeli ve güneşlenilmemelidir. Bu saatlerin dışında denize girmek
isteyenler güneşten koruyucu krem(en az 15 koruma faktörlü) kullanmalı, şapka
ve gözlük gibi gerekli koruyucu önlemleri almalı ve uzun süre kesintisiz
güneşlenmemelidir. Yoğun fiziksel aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam
saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak
sıvıalınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır. Risk altındaki
yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden
izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir. Bebek, çocuk,
engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır.
Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra
yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin
olunmalıdır. Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır. Güneş gören pencereler
perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir. Vücut ısısının yükselmemesi için
sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve
ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir.
BESLENME VE SIVI
TÜKETİMİ NASIL OLMALI?
Beslenme ve sıvı alımları hakkında da açıklama yapan İl
Sağlık Müdürlüğü, şu ifadeler yer verdi; "Susuzluk hissi olmasa bile her
gün en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir. Kahvaltıda az
yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler
yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih
edilmelidir. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı;
yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma
ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi
sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Vücut direncini artırmak ve vücudun
yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze
ve meyve tüketilmelidir. Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi
için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır. Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber,
su dışı sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve
suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı
kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili
doktora başvurmak gerekir. Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve
buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren
içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir.
Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk
bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta
bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen
kurallarına özen gösterilmelidir."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.