
Kastamonu’ya gelen Erbakan: “Milletimiz değişim istiyor”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan partisinin Kastamonu il Başkanlığı 2. Olağan kongresi için Kastamonu’ya geldi. Basın mensupları ve merkez mahalle muhtarlarıyla bir araya gelen Fatih Erbakan, ülke gündemine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu....

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partilerine yönelik yoğun bir teveccüh olduğunu vurgulayarak; “6 yıl önce Yeniden Refah Partimizi kurarken, milletimize müjde vermiştik; artık umut var, artık çare var, artık Yeniden Refah var demiştik. ‘Ehveni şerlere’ mahkum olduğumuz dönem sona erdi, artık ‘hayrın kendisi’ var demiştik. Milletimiz de bu çağrımıza kulak verdi elhamdülillah. Bugüne kadar girmiş olduğumuz iki seçimde elde ettiğimiz başarı bunun en önemli göstergesidir… Yeniden Refah Partimiz, arasında sadece 10 ay olan iki seçimden oylarını yüzde 100’ün üzerinde bir oranla artırarak çıkmıştır. Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olmuştur… Üye sayısı bakımından da hızla büyüyen partimiz, Yargıtay’ın resmi rakamlarına göre 640 bin üye sayısına ulaşarak Türkiye’nin üye sayısı bakımından da 3’üncü büyük partisi haline gelmiştir. Yeniden Refah Partimiz 2024 yılını üye artış şampiyonu olarak tamamlamıştır. 2024’te diğer tüm partilerin üye artışı 210 bin, bizim üye artışımız 257 bin …!! Her ay on binlerce yeni üye ile milletimiz akın akın Yeniden Refah Partimize koşmaktadır elhamdülillah…
“MİLLETİMİZ MEVCUT DURUMDAN RAHATSIZ, DEĞİŞİM İSTİYOR”
Milletimiz; mevcut durumdan rahatsız, değişim istiyor. Değiştirip yerine ne getireceğiz? ‘Milli Görüş gelmeli’ diyor. Milli Görüş’e kavuşmak için nereye gideceğiz? ‘Yeniden Refah Partisi’ diyor. Milletimizin bu güvenine ve teveccühüne layık olacağız, 1 milyon üye hedefine ve iktidar hedefine de hep birlikte ulaşacağız inşallah” dedi.
“ÇİFTE STANDART UYGULAMAYIN!”
Türkiye’nin bir çifte standartlar ülkesi haline geldiğini söyleyen Erbakan; “Muhalefet belediyelerine gelince ayrı hukuk, iktidar belediyelerine gelince farklı hukuk uygulanıyor. Elbette yolsuzluk usulsüzlük kim yaptıysa araştırılsın, yargılansın, gereken yapılsın. Ancak; muhalefetin eline geçen belediyelerde AK Parti dönemine ait usulsüzlükler için yapılan suç duyurularıyla ilgili hiçbir işlem yapılmazken, sadece muhalefet belediyelerinin üzerine giderseniz bu adaletsizlik olur, çifte standart olur… Bir inceleme, bir soruşturma olacaksa, yolsuzlukların üzerine gerçekten gidilecekse bu sadece muhalefet belediyelerini değil, Ak Partili belediyeleri de kapsamalıdır…!! 2019 itibariyle muhalefete geçen belediyelerde Ak Parti dönemine ait yüzlerce usulsüzlük dosyası savcılıklara verildi. Bunlarla ilgili niçin hiçbir soruşturma yapılmadı? Sayıştay Başkanlığı’nın kamu kurum ve kuruluşları için açıkladığı ‘2023 Denetim Raporları’ MB’nın 2023 yılında yaptığı 86 ihalenin 70’inde usulsüzlük tespit edildi. Bu ihalelerle ilgili niçin hiçbir işlem yapılmadı? Veya daha birkaç ay önce MTA’ya göre mali değeri ‘456 milyar lira’ olan Sinop Boyabat Bakır Madeni sadece 3.5 milyar liraya meşhur bir imtiyazlı holdinge verildi. Bununla ilgili niçin hiçbir soruşturma yapılmıyor? Bir fiil suç ise herkes için suçtur. Değilse de hiç kimse için suç değildir. ‘Ali’ye gelince suç, Veli’ye gelince suç değil, geç’ olmaz. Yolsuzluk mu var? Sonuna kadar gidin. Hırsızlık mı var? En derinine inin. Ama soruşturmalarda da görevden almalarda da yargılamalarda da adaleti terk etmeyin!! Çifte standart uygulamayın! AK partiliye başka, DEM partiliye başka, CHP’liye başka hukuk uygulamayın! Peki biz şimdi bunları söylerken kimden yanayız? Hiç kimseden yana değiliz. Sadece adaletten yanayız! Hep dediğimiz gibi: Doğruya doğru, yanlışa yanlış! Bir diğer çifte standartçı uygulama da RTÜK’ün muhalif kanallara verdiği cezalardır. İktidara yakın kanalların ‘Aile Yılı’nda aile yapımızı dinamitleyen, toplum ahlakını ifsad eden gündüz kuşağı yayınlarını ve akşam yayınlanan dizilerini görmezden gelen RTÜK, devlet kurumu gibi değil, parti organı gibi hareket ediyor ve muhalif kanalları susturmaya yönelik ağır cezalar getiriyor. RTÜK vermiş olduğu bu cezalarla basın hürriyetini ve ifade özgürlüğünü açık bir şekilde kısıtlıyor. İfade özgürlüğünün olmadığı yerde hukuktan, hukukun olmadığı yerde adaletten, üçünün olmadığı yerde demokratik rejimden söz edilemez. Yeniden Refah Partisi olarak her zaman olduğu gibi bugün de hukuktan ve adaletten yana olduğumuzu ve çifte standarda karşı olduğumuzu ifade ediyoruz” şeklinde konuştu.
“HER İKİSİ DE BOYKOTTAN MEDET UMUYOR”
Boykot çağrılarına da değinen Erbakan; “Doğruya doğru, yanlışa yanlış dediğimiz bir diğer konu boykot meselesi. Ana muhalefet ile iktidarın, birbirinin karbon kopyası olduğu bir mesele de bu. Boykot meselesi. Gerektiğinde her ikisi de boykottan medet umuyor. Yakın zamanlarda iktidar boykot çağrısı yapmıştı. Cumhurbaşkanı, fiyatları kontrol altına almaktan umudunu kesince, çareyi ‘marketleri boykot edin’ çağrısında bulmuştu. Şimdi yeni bir boykot çağrısı da CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den geldi. Erdoğan’ın geçmişteki, Özel’in günümüzdeki boykot çağrılarını doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz..! Yerli üretim yapan, sahipliği yerli olan, bu ülkenin ekonomisine katkı sağlayan firmaların boykot edilmesi kendi kendimize zarar vermekten, zaten dibe vurmuş olan ekonomimizi daha da kötü hale getirmekten başka bir şeye yaramaz. Bu konuda da kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış demeye devam ediyoruz… Boykot çağrılarının yanlış olduğunu ifade ediyoruz” diye konuştu.
“İKİSİNİN DE REÇETESİ BORÇLANMAK”
Açıklamalarına devam eden Erbakan; “AK Parti iktidarı ve CHP’nin, bir diğer benzerliği ekonomi politikalarıdır. AK Parti iktidarı her sene bütçeden ödediği trilyonlarca lira faizi zam ve vergiyle 85 milyon vatandaşa yüklüyor. İşte son 5 senede (2019 Haziran’dan bu yana) vergilere ve cezalara yaptığı yüzde 800 ile yüzde bin arasındaki artışlar, getirdiği yeni vergiler ortada. Akaryakıta yaptığı zam yüzde 700 oranında! (Aynı dönemde dünya genelinde 1 varil petrol fiyatı TL bazında sadece yüzde 50 artmış (dolar bazında yüzde 14,5), Köprü ve otoyol ücretlerine yaptığı zam yüzde 500 oranında! Buna karşın CHP’nin İstanbul’unda ise 2019-2024 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde; İBB ‘metro projeleri’ ve ‘finansman’ adı altında yabancı bankalardan 3,3 milyar dolarlık kredi çekti, bu borcun faizi de 16 milyon İstanbulluya yapılan hizmetlere zam yapılarak halka yüklendi. Bu dönemde İstanbul’da suya yüzde 500, ulaşıma yüzde 650, otoparklara yüzde bin oranında zam yaptı. İşte size AK Parti ve CHP’nin ekonomi anlayışı. Aralarında fark yok. İkisinin de reçetesi borçlanmak ve bu borcun faizini vatandaşa yük olarak yüklemek” ifadelerini kullandı.
“DİĞER BİR BENZERLİĞİ İSE DIŞ GÜÇLERLE İŞ TUTMALARIDIR”
Eleştirilerini sürdüren Fatih Erbakan; “AK Parti iktidarı ile CHP’nin diğer bir benzerliği ise dış güçlerle iş tutmalarıdır. AK Parti iktidarı; ülkenin 750 milyar dolarlık kaynağını küreselcilere ‘faiz olarak aktararak’, (2028 itibariyle) Türkiye’yi gıda ürünlerinde ve tarımda bile dış ülkelere muhtaç ederek, ‘İster Batı ister Yahudi sermayesi olsun, öper başıma koyarım’ diyerek, ‘D-8’i canlandırmak yerine AB’nin peşinden koşarak’, ‘6284 sayılı Kanun’ gibi küresel ifsad yasalarını Meclis’ten geçirerek, Türkiye’nin bölünmesine sebep olabilecek ‘İkiz Yasaları’ Meclis’ten geçirerek’, ‘İklim Kanunu’ gibi bir diğer küresel ifsad projesini Meclis’e getirerek, ‘İsrail’i koruyan Kürecik Üssü’nü kapatmayarak, ‘Türkiye’deki limanları, boru hatlarını İsrail ile ticarete kapatmayarak’, ‘ABD’nin İncirlik Üssü’nü kapatmayarak, Küreselcilerle, dış güçlerle işbirliği içerisinde olduğunu bizlere göstermiştir. CHP de benzer şekilde; kazandığı belediyelerde ilk iş olarak yabancı bankalardan borçlanıp dış güçlere milyarlarca lira faiz ödeyerek, ‘Biz de çareyi AB’de görüyoruz’ diyerek, ‘6284 sayılı kanuna’ ve ‘İklim Kanunu’na destek olarak, ‘Siyonist İsrail’e değil de, Türk firmalarına boykot çağrısında bulunarak’, ‘İmamoğlu ile ilgili olarak yurtdışından yardım talebinde bulunarak’ bizlere iktidara gelirse kimlerle iş tutacağını göstermiştir” dedi.
Erbakan son olarak; “Çare ne iktidar partisinde ne de CHP’dedir, çare her zaman olduğu gibi bugün de Milli Görüş’tedir. Çifte standartçı uygulamalarla, adamına göre muamelelerle, adaletsizlikle ‘yaşanabilir’ olmaktan iyice uzaklaşan Türkiye’yi ‘Yaşanabilir TR’ haline getirecek olan Milli Görüş’tür. Paylaşımda adaleti, yönetimde adaleti, yargıda adaleti tesis edecek olan Milli Görüş’tür. ‘Önce imtiyazlılar’ anlayışı yerine ‘Önce Millet’ anlayışını hakim kılacak olan Milli Görüş’tür. ‘Borç-faiz-zam-vergi’ ekonomisini ortadan kaldırıp, bunun yerine ‘üretim-istihdam-ihracat’ ekonomisini uygulayacak olan Milli Görüş’tür. ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ anlayışı ile ahlaki erozyonu ıslah edecek ve sosyal problemleri çözecek olan Milli Görüş’tür. ‘Torpil ve adam kayırma’ yerine, ‘ehliyet ve liyakati’ getirecek olan Milli Görüş’tür. Ekonomik, teknolojik ve siyasi anlamda dışa bağımlılıktan kurtulmuş ‘Yeniden Büyük TR’yi inşa edecek olan Milli Görüş’tür. Türkiye’nin öncülüğünde D-60’ı ve sonrasında D-160’ı kurarak, ‘Adil Bir Dünya’yı inşa edecek olan Milli Görüş’tür. Ve Milli Görüş bugün Yeniden Refah Partimizle vücut bulmaktadır. Yeniden Refah iktidarıyla Milli Görüş zihniyeti hakim olacak ve böylelikle milletimiz ve tüm insanlık kurtuluşa erecektir. Zafer Milli Görüş’ündür ve zafer yakındır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Açıksöz Haber Merkezi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.