
Kastamonu'da 7 parti 'Ekrem İmamoğlu' için bir araya geldi!
Kastamonu CHP İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “Mertlik Buluşması” programına, CHP’nin yanı sıra İYİ Parti, Memleket Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Zafer Partisi il başkanları da katılım sağladı. CHP İl Başkanlığı önünde gerçekleştirilen programda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına yönelik tepkiler dile getirildi....

KARABACAK; "YÜREĞİNİN ATEŞİNİ, YÜREKLERİMİZİN ATEŞİNİN YANINA KATAN KIYMETLİ DOSTLARIMIZLA BİRLİKTEYİZ"
CHP Kastamonu İl Başkanı İlke Karabacak, programda yaptığı konuşmada tarihi bir dönemeçte olduklarını belirterek şunları söyledi:
" Bu soğuk mart akşamında, zulmün ayazı kesmişken memleketin her yanını, yüreğinin ateşini yüreklerimizin ateşinin yanına katan, yüreği memleket ateşi ile yanan kıymetli dostlarımız; İYİ Parti İl Başkanı Metin Yazkan, Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, Memleket Partisi İl Başkanı Ayten Urganioğlu, Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, Deva Partisi İl Başkanı Mehmet Kulaoğlu, Demokrat Parti İl Başkanı Satı Baş bizlerle birlikteler. Bugün aramızda olamayan, bu vicdan ve mertlik mücadelesinde Ekrem Başkanımıza Saraçhane'den omuz vermeye giden Hikmet Başkanımızın ve Hasan Başkanımızın selamlarını getirdim sizlere.

"EKREM BAŞKANIMIZ’IN ANNESİ HAVA ANNEMİZ DEĞİLDİR"
"19 Mart günü zulüm kokan bir sabaha uyandık dostlarım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanlığı Ön seçim adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nu gözaltına alanlar, yenileceklerini anlayınca mertçe bir yarıştan kaçanlar, korkanlar esasında Sayın İmamoğlu’na değil bu memlekete yaptılar darbeyi. Kötülük ettiler yiğit insanlar, kötülük! Zulüm ediyorlar zulüm! Bu memleketin annelerine, çocuklarına, yaşlılarına, emekçilerine, gençlerine, doğmamış çocuklarımıza bile kötülük ediyorlar. Dünden beri yüreği ağzında bekleyen tek anne Ekrem Başkanımız’ın annesi Hava annemiz değildir. Hava anne yalnız değilsin, sokaklardan, meydanlardan, evlerden milyonlarca annenin duası karışıyor senin dualarına. Dün sabahtan beri, milyonlarca annenin yüreği senin, bu milletin evladı Ekrem başkanımız için atıyor. Hava anne! Bu yiğit kentin, bu cesur, gözü kara, yürekli kadınların selamı, sevgisi,sizinle… Evladın Ekrem başkan, bu toprakların kadınlarını, çocuklarını bir kere bile yalnız koymayan Ekrem Başkan,bize emanet, en çok bize… Bu toprakların kadınları emanetine gözü gibi bakar, gönlünün üzerinde taşır! Bugün burada yalnız değiliz demiştik sizlere, Hem bir kere yalnızlık ne demek bu kadar milyonla, bir haksızlığın ekmeğini paylaşırken, bu cehennem sofrasında kadın erkek. Pek çok partimizin il başkanları bizlerle birlikteler."

"BU VİCDAN MESELESİDİR, BU HAYSİYET MESELESİDİR, BU BİR SARAYA KARŞI BİR HALK MESELESİDİR"
"Bu artık ne bir CHP meselesidir ne de Ekrem İmamoğlu meselesidir. Bu vicdan meselesidir, bu haysiyet meselesidir, bu bir saraya karşı bir halk meselesidir. Tıpkı 106 yıl önce olduğu gibi… 106 yıl önce şayak kalpaklı bir adam çıktı ve saraydan büyük millet vardır dedi. Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır dedi. Milletten büyük bir güç bilmedi, tanımadı. Bizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün adımlarını takip edenler, Bizler de tıpkı 106 yıl önce olduğu gibi bugün de yüzümüzü millete döndük. Ufkumuza hürriyeti koyduk. Bu yan yana oluşumuz ondandır, bu birarada kalışımız bundandır. Bizi birbirimize tutunduran güç, milletin azmidir! İşte o azmi o kararı göstereceğimiz, bildiğimiz tek yolun demokrasi yolu olduğunu göstereceğimiz tarihi bir fırsat var önümüzde Gelin 23 Mart günü hangi görüşten olursak olalım, Hüsnü Tandoğanda kurulan sandıklarda milletten başka güç tanımadığımızı gösterelim. 23 Mart günü sabah 08.00 akşam 17.00 arasında Tarihte bir ilk olan Cumhurbaşkanlığı önseçimine tüm Kastamonlular’ı davet ediyorum. İnanıyorum, biliyorum ki bu çağrı binlerce yürekte karşılık bulacak! 23 Mart’ta sandıklarda buluşuyoruz. Onlara en güçlü cevabı sandıkta vereceğiz. Ekrem İmamoğlu yalnız değildir. Cumhuriyet Halk Partisi yalnız değildir. Millet burada, başkanının yanındadır. Biz hiç yalnız kalmayacağız, bizim taraftan hiç kimse yalnız kalmayacak. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!"

YAZKAN: "HUKUK VE DEMOKRASİ ASKIYA ALINDI"
İYİ Parti Kastamonu İl Başkanı Metin Yazkan ise yaptığı açıklamada demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit ile karşı karşıya olduklarını vurgulayarak,
“Türkiye’de hukuk, adalet ve demokrasi askıya alınmıştır. İYİ Parti olarak cumhuriyete, demokrasiye, hukuka ve bunun yanında toplumsal bir sözleşme olan anayasa ve yasalara bağlı siyaset anlayışıyla, bu değerlerimiz aleyhine atılan ve atılacak her adımın karşısındayız. Sorunları çözmekle görevli iktidar sahiplerinin, şahsi ikballeriyle ilgili hesaplar peşinde olduklarının da en yakın şahitleriyiz. Türkiye'nin ve Türk milletinin huzurunu hedef alan bu kaos planının karşısında durmaya, Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu'nun atacağı her adımda ve her saniye arkasında ve yanında olmaya devam edeceğiz. İktidar ve küçük ortağının bu zorbalıkları karşısında partimiz adına söz veriyorum: Susmayacağız, korkmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" diye konuştu.

BAŞ: "EKREM İMAMOĞLU’NUN ARKASINDAYIZ"
Demokrat Parti Kastamonu İl Başkanı Satı Baş da konuşmasında,
"Demokrat Parti olarak CHP ve diğer muhalefet partileriyle beraber Ekrem Başkan'ın her zaman peşinde ve arkasındayız. Ekrem Başkan'ın gözaltına alınması hakkında herhangi bir şey söyleyemem, yargı hakkında konuşmam yanlış olur. Ben de Adalet Dairesi'nden emekliyim, seçim müdürüydüm. Seçim hakkında olan yanlışlıklar olsa onu söylerim. Bir tanesi mühürsüz oy pusulaları; hayatta geçerli sayılmaz. Ben 26 yıl müdürlük yaptım, mühürsüz oy pusulalarını geçerli saymadım. Yalnız Ekrem Başkan'ın diploması hakkında konuşmak gerekirse, çocuk okutmanın nasıl bir şey olduğunu ben gayet iyi bilirim. 2 oğlumu üniversitede okuttum. Birini, aynı Ekrem Başkan'ın başladığı Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okumaya başlattık. Bir sene sonra Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne yatay geçiş yaptırdık ama nasıl okuttuğumu, ne eziyet çektiğimi bir ben bilirim. Ekrem Başkan 5 yıl İstanbul Üniversitesi'nde hakkıyla diplomasını almış. Bu diplomayı ancak veren kurum iptal edebilir, diğer kurumlar iptal edemez. Bu bir yanlış. Bunun için devamlı Ekrem Başkan'ın arkasında, parti olarak hepimizin durması gerekiyor. Ekrem Başkan'ın diplomasının iptalinden yanı sıra 27 kişinin diploması iptal olmuş. Bu 27 kişiden 1 tanesi profesör olmuş. Bu profesör ne yapacak? Bazıları resmi idarelerde müdür. Bunlar ne olacak? Durum böyleyken, bundan sonra sahip olduğumuz her şey elimizden alınabilir. Onun için hep beraber, birlikte bu işe hayır dememiz gerekiyor"
BÜYÜKŞEN: "HUKUKSUZLUĞA KARŞI BİRLİKTEYİZ"
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen de hukuk devletinin tehdit altında olduğunu belirterek,
“Cumhuriyet Halk Partisi ile fikir ayrılıklarımız olabilir ama Türkiye’de hukukun askıya alınmasına karşı aynı noktadayız. Seçilmiş belediye başkanlarının keyfi bir şekilde gözaltına alınması, demokrasiyi "ayaklar altına almaktır" dedi.

"TÜRKİYE İÇİN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ"
Büyükşen konuşmasında şunları kaydetti;
"Cumhuriyet Halk Partisi ile fikir ayrılıkları olan müstakil ve ittifak dışı bir parti olmamıza rağmen bugün buradayız. Çünkü Türkiye' de hukukun askıya alınması konusunda aynı düşünüyoruz. Ülkemiz, demokrasinin ve hukukun askıya alındığı, baskıların her geçen gün arttığı zorlu bir dönemden geçmektedir. Ekonomik krizin derinleştiği, Terörsüz Türkiye diye pazarlanan ikinci açılım sürecinde, mili birliğimizi tehdit eden adımların atıldığı görülmekte, halkımız tarafından büyük bir endişeyle takip edilmektedir. Uzun süredir Cumhur İttifakı, bu gidişata karşı duran, ülkesinin menfaatlerini savunan kesimleri baskı altına almak için nobran ve aşağılayıcı bir dil kullanmaktaydı. Ancak sindiremediklerini gördüklerinde, baskılarını daha da artırarak hukuksuz yöntemlerle muhalefeti susturma yoluna gittiler. Bu baskıların en açık örneği, Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın yaşadığı hukuksuz süreçtir. Antalya'da düzenlenen 'Mehmetçik Katillerine Af Yok' mitingimiz öncesinde, bir toplantıda yaptığı siyasi konuşma bahane edilerek, kendisi Ankara'da gözaltına alınmış ve İstanbul'a götürülmüştür. Gece boyunca bir bankın üzerinde bekletilerek hukuka aykırı bir şekilde alıkonulmuş, ertesi gün ise tamamen düzmece bir raporla 'Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik' suçlamasıyla tutuklanmıştır. Bu süreçte hukukun temel ilkeleri açıkça ihlal edilmiştir. Normal şartlarda, hakkında herhangi bir iddia bulunan bir kişi savcılık tarafından ifadeye çağrılır. Bu yapılmadığı gibi Genel Başkanımızın göz altında olduğu sürede usule aykırı bir şekilde Kayseri Savcılığı değil, Kayseri Emniyeti devreye sokulmuş ve hiçbir somut delil olmaksızın, sadece sosyal medya paylaşımlarına dayanan bir rapor hazırlanmıştır. 1980 İhtilali dönemi hariç, ilk kez bir siyasi parti genel başkanı bu şekilde tutuklanmış ve bugüne kadar iddianame hazırlanmamıştır Bize uygulanan bu hukuksuzluğun iki temel nedeni vardır: 1'inci neden Türkiye bizim vatanımızdır, sığınmacıları istemiyoruz dememiz. 2'nci neden ise Mehmetçik Katillerine Af Yok diyerek ikinci açılım sürecine karşı çıkmamız. Genel Başkanımızın tutuklanmasıyla başlayan bu susturma girişimi, gazetecilerden iş insanlarına, belediye başkanlarından akademisyenlere kadar genişletilmiştir. Öyle ki, araya bir astrolog dahi eklenerek 16 milyonluk bir dünya başkenti olan İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına kadar varılmıştır. Bu tür baskılar, sadece bireylere yönelik değildir; halkın iradesini, demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü hedef almaktadır. Ancak bizler biliyoruz ki, hiçbir baskı, haklı mücadelemizden geri adım atmamıza neden olmayacaktır. Adaletin herkes için eşit olduğu, hukukun üstün tutulduğu, demokrasinin gerçek anlamda işlediği bir Türkiye için mücadelemize devam edeceğiz."

URGANİOĞLU: "MİLLETİN İRADESİNE MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ"
Memleket Partisi İl Başkanı Ayten Urganioğlu da yaptığı konuşmada şunları söyledi;
"Ekrem İmamoğlu'na yapılan müdahale, milletin iradesine yapılan bir müdahaledir. Bu olayların siyaseti yoktur. Yapılanlar, halkımızın seçme seçilme hakkını elinden almak için yapılan oyunlardır. Cumhuriyet, halkın iktidarı, kimsesizlerin kimsesidir. Kimse halkın aklıyla oynayamaz, hukuk dışı işler yapamaz. Ya tek başına, ya hep beraber, başka da kurtuluş yok. Suçluluk korku yaratır, korku saldırganlaştırır. Saldırgan, hukuku çiğner ve zulmü artırır" diyerek, konuşmasını Nazım Hikmet Ran'ın "Hiçbir korkuya benzemez, halkını satanın korkusu" sözleriyle sürdürdü ve "Bizler, her koşul ve şartta akıl, ahlak, adalet, vicdan demeye devam edeceğiz."

Kaynak: Açıksöz Haber Merkezi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.