
“Mehmet Akif, insanların vicdanlarına tercüman olmuştur”
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde verdiği vaazlarıyla Milli Mücadele’ye önemli katkılarda bulunan Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu vaazların en önemlilerinden birisini Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde verdiği vaazıydı...

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde verdiği vaazlarıyla Milli Mücadele’ye önemli katkılarda bulunan Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu vaazların en önemlilerinden birisini Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde verdiği vaazıydı. Kastamonu’da bundan 101 yıl önce milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, Nasrullah Camii’nde verdiği vaaz hakkında Cuma Hutbesi gerçekleştiren İl Müftüsü Mustafa Bilgiç, o günlere değindi. Kastamonu Nasrullah Camii’nde gerçekleştirilen Cuma hutbesinde Kastamonu İl Müftüsü Mustafa Bilgiç, o dönemde Mehmet Akif Ersoy’un verdiği hutbeye değinerekşöyle konuştu;“10 Kasım 1920 de Kastamonu’da şuanda içinde bulunduğumuz Nasrullah Camiinde yapmış olduğu vaazından örnekler atfetmek istiyorum. Bir coğrafyanın bir yerin önem orada yaşanan olaylarla anlaşılır. Kâbe, Mekke’de olmasaydı, Mekke’nin bir değeri olur muydu? Medine sevgili Peygamberimizin meftun olduğu yer. Medine’de Peygamber Efendimiz içinde olmasaydı güzel şeyleri bizlere anlatmasaydı Medine’nin bir değeri olur muydu? Dolayısıyla içinde bulunduğumuz coğrafyayı Kastamonu’yu önemli kılan şeylerden biri de son 100 yıllık tarihimizde Mehmet AkifErsoy’un içinde bulunduğumuz bu coğrafyada Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde Milli Mücadele gibi var olma ve yok olma mücadelesi yaptığımız o zor zamanlarda, adeta bütün toplumumuzun insanlarımızın vicdanlarına tercüman olmuştur.”
“MEHMET AKİF BİZİM
ONLARCA KAHRAMANIMIZDAN BİR TANESİ”
Mehmet Akif’in bizlerin hayatındaki yerinin ne odluğunu da anlatan Müftü Bilgiç; “Her şeyden önce Mehmet Akif, bir iman şahididir. Mehmet Akif İmanı vatanını, bayrağını, hürriyetini, milletini ve şehadeti ete kemiğe büründürmüş, bunu şahsiyetinde cem etmiş, müstesna bir şahsiyettir. Her toplumun her milletin bir kahramanı vardır. Kahramanı olmayan bir millet ayakta kalamaz. Mehmet Akif bizim onlarca kahramanımızdan bir tanesi Mehmet Akif’in kahramanlığı sadece İstiklal Marşı ile değil bir insan düşünün kardeşlerim söylediğini yarınlarını yaşamış, ete kemiğe büründürmüş, bunun için tüm hayatını buna vakfetmiş. Onun için bu coğrafya da mümtaz şahsiyetleri çıkarabilmiş” dedi.
“MEHMET AKİF’İN BU SÖZÜNÜ KAFAMIZA GÖNLÜMÜZE KAZIMAMIZ GEREK”
İl Müftüsü Mustafa Bilgiç, hutbesinde Mehmet Akif’in bütün şiirlerinde, vaazlarında ve sohbetlerinde imanın gücünü ortaya çıkardığını vurgulayarak şöyle konuştu;“Mehmet Akif, çalışmanın, çabanın ve gayretin önemini öne çıkarmış, tembelliğin, ataletin, havalecilğin ve kaderciliğin bir zillet olduğunu söylemiş. Kadercilik öğrenilmiş ve öğretilmiş bir çaresizliktir, insanı zillete götürür. Tembelliğin bir nisbidir. Ama kadere iman vardır. Bizim müftülüğümüz bu tarafa bakan yere baktığınız zaman Mehmet Akif’in bir sözü asılıdır. Bu sözü sadece dualarımıza değil, kafamıza gönlümüze kazımamız icap eder. ‘Allah’a dayan, Sa’ye sarıl, Hikmete râm ol, Yol varsa budur, Bilmiyorum, Başka çıkar yol’ diyor Akif. Şu sözün muhteşemliğine bakar mısınız? Sadece Allah’a dayan demiyor, sadece çalış demiyor, sadece hayatta tek mürşit ilimdir sadece ilimi bil demiyor. Üçünü birlikte bil diyor. Hayatta muvaffak olmak istiyorsanız, maddi manevi, fizik metafizik cem etmek istiyorsanız, şu hayatta insanca ve Müslümanca yaşamak istiyorsanız, bu sözü özümsemek davranışlarınıza dönüştürmek tek başına yeterlidir.
“DİNİMİZİ DORĞU
YERDEN ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR”
İslam dünyasının içine düştüğü en önemli sorunlardan
birinin de din adı altında dinle uzaktan yakından alakası olmayan hurafelerin
ve bidatların olduğunu belirterek, şunları ifade etti; “Mehmet Akif’in bizlere
gösterdiği önemli gerçeklerden bir tanesi de 100 yıl önce bu coğrafyada İslam
dünyasının içine düştüğü en önemli sorunun din adı altında dinle uzaktan
yakından alakası olmayan hurafelerin olduğunu söylüyor. Bunu da herze kelimesi
ile ifade ediyor. ‘Nebiye af ile binlerce herze uydurdun, Yıktın da din-i
mübini yeni bir din kurdun!’diyor. Akif bize şunu söylüyor: 2 tane din vardır.
Biri Allah’ın dini, diğeri Allah’ın dini ile uzaktan yakından alakası olmayan
beşerin uydurduğu din. Bu dinin en büyük düşmanı Akif’in sözünden hareketle
dinsizin değil, dine en büyük zararı ateistler dinsiziler veremez. Bu dine en
büyük zararı din adı altında hurafeleri ve bidatların vereceği hükümlerdir.
Onun için bizler dinimizi, doğru yerden doğru şekilde doğru insanlar ile zamana
uygun bir şekilde öğrenmek ve öğretmek hepimizin boynumuzunborcudur.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.