TÜBA uyarıyor: "Su kıtlığı kapıya dayandı"
Artan nüfus, endüstriyel faaliyetler, tarım alanlarının sulanması için artan su ihtiyaçlarına karşılık iklim değişikliği sebebiyle azalan yağışlar, aşırı su çekimi nedeniyle küçülen veya kuruyan göller, sulak alanlar yine aşırı su çekimi sebebiyle her yıl daha da ulaşılması zor hale gelen yeraltı suları kısacası su kaynaklarının zamanla daha da yetersiz kalması ciddi su kıtlığı yaşanması ihtimalini her geçen gün artırıyor. Türkiye Bilimler Akademisi, tarafından konuyla ilgili açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, su kıtlığının kapıya dayandığı ifade edildi....
"SU FARKINDALIĞINI YARATMAK ZORUNDAYIZ"
TÜBA Başkanı Prof.
Dr. Muzaffer Şeker konu hakkında şöyle konuştu; “Toplumun tüm kesimlerinin
suyun değerini, hayatiliğini anlaması ve aile bireylerine de bunu anlatması
yönünde farkındalık çalışmasına ihtiyacımız var. Dünyada su tüketiminde
dengesizlikler var, bazı yerlerde hiç su yokken bazı yerlerde israf ediliyor.
Hızlı tedbir almak zorundayız. Bu da topyekün bir mücadeleyi gerektiriyor. Su
yoksa hiçbir şey yok. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın maliyetini gelecek
nesillerin daha fazla yaşamaması için özenli davranmalıyız, bize emanet edilen
doğal kaynakları verimli ve yerinde kullanmalı, gereksiz israftan sakınmalıyız.
Başkan Şeker,
İklim Değişikliği Çerçevesinde Su Kaynaklarının Mevcut Durumu ve Geleceği'
raporunun da çok kısa bir süre sonra konuyu tüm detayları ve çözüm önerileriyle
açıklayacağı bilgisini verdi.
"KİRLENEN SU KAYNAKLARI SEBEBİYLE DÜNYADA HER YIL 1.4 MİLYON
KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR"
TÜBA Çevre,
Biyoçeşitlilik ve iklim Değişikliği Çalışma Grubu tarafından yapılan
açıklamada; "Birleşmiş Milletler verilerine göre son 20 yılda yaklaşık 750
milyon insan ciddi su kıtlığı yaşanan 2.3 milyar insan ise su stresi yaşanan
bölgelerde yaşıyor. Yüzeysel sular ve yeraltı suları miktar olarak azalırken
insan faaliyetleri sebebiyle kirlenmekte, oluşan atıksular uygun teknolojiler
ile arıtılmadığı için kirlenen su kaynakları sebebiyle her yıl 1.4 milyon kişi hayatını
kaybediyor. Yerkürenin yaklaşık yüzde 71’i suyla kaplı olmasına rağmen bu
suların yaklaşık yüzde 97.5’i okyanuslardaki tuzlu sulardan, yüzde 2.5’lik
kısmı ise tatlı sulardan oluşuyor. Tatlı suların da büyük bir kısmı denizlerde
ve karalardaki buzullardan ibaret. Nehir, göl gibi yüzeysel tatlı su kaynakları
toplam tatlı suların yüzde 0.26 gibi küçük bir kısmından ibaret. Sonuç olarak
su kaynaklarının çok büyük bir kısmı özellikleri bakımından veya konumları
bakımından insanların kullanımı açısından uygun değildir” dedi.
"DÜNYANIN SU İHTİYACI HIZLA ARTARKEN, KAYNAKLAR GİDEREK
AZALIYOR"
Dünya genelinde su
kaynakları nüfusa paralel olarak dağılmadığını vurgulayan Çalışma Grubu
Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın dünya nüfusunun çoğunluğunun Asya ve
Afrika’da yaşadığı halde su kaynakları oldukça kısıtlı olduğunu vurgularken; küresel
olarak bakıldığında temin edilen suyun yüzde 69’u tarımsal ihtiyaçlar için
yüzde 19’u endüstriyel ihtiyaçlar ve yüzde 12’si ise evsel ihtiyaçlar için
kullanıldığını söyledi. 2050 yılında su ihtiyacının 2000
yılına göre yüzde 50 daha fazla olacağı tahmin edilen araştırma sonuçlarına
göre yağışlardaki değişimler nedeniyle bazı bölgelerde su temin edilmesiyle
ilgili önemli problemler yaşanacağı tahmin edildiği ifade edildi.
"TÜRKİYE’NİN SU STRESİ YÜKSEK"
TÜBA Çevre,
Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma GrubuTürkiye’nin yıllık ortalama
kullanılabilir su potansiyeli 94 milyar metreküp yüzeysel 18 milyar metreküp
yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar metreküp olduğu bilgisini verdi ve;
“Buna göre Türkiye’nin 2022 nüfusu dikkate alındığında kişi başına düşen su
miktarı 1313 m3. Bu değer uluslararası kabul görmüş Falkenmark
indeksine göre Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkeler arasında olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de de nüfus artışı, sanayileşme, tarımsal su ihtiyacı artarken, küresel
iklim değişikliği nedeniyle ısınmadan kaynaklı buharlaşma artmakta su ihtiyacı
sıcaklıkla paralel artarken yağışlardaki değişim sebebiyle su kaynakları azalıyor.
Nüfus yoğunluğu ve su ihtiyacı su potansiyeline paralel olarak dağılmıyor; Doğu
Karadeniz bölgesinde yağışlar ve su potansiyeli yüksekken nüfus dağılımı,
tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin yoğunluğu düşük. Nüfus yoğunluğunun ve
üretim faaliyetlerinin yüksek olduğu Marmara ve Ege bölgelerinde ise su
kaynakları sınırlı. Marmara havzası mutlak su kıtlığı yaşanan bölge
kategorisinde yer alırken Burdur, Gedik, Susurluk, Akarçay, Büyük Menderes, Asi
ve Sakarya havzaları su kıtlığı yaşanan bölgeler sınıfında. Konya Kapalı
Havzası’nda ise sulanabilir tarım alanlarının ancak yarısı sulanabiliyor. İklim
değişikliğine uyum çalışmalarının büyük kısmı su ve kuraklık kaynaklı zararlar
ile ilgilidir. İklim değişikliği etkisiyle sel, taşkınlar ve kuraklık
afetlerine sebep olan aşırı hava olaylarının şiddeti ve görülme sıklığı
artmaktadır. Son yıllarda kuraklık nedeniyle ekilen alanların 4’te 3’ünde
rekolte kaybı yaşanmıştır. Taşkınlar, kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle
ekosistemler zarar görmekte biyoçeşitliliğin azalmasına, suların doğal
temizlenmesi, karbon yakalama, doğal taşkın koruma, tarım, su
ürünleri,rekreasyon alanları gibi ekosistem hizmetleri zarar görmektedir”
şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’DE SICAKLIK ARTIŞI VE KURAKLIK DÜNYA ORTALAMASINDAN
DAHA FAZLA GÖRÜLECEK"
Çalışma Grubunun
açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi; “Türkiye iklim değişikliğinden
yoğun olarak etkileneceği tahmin edilen Akdeniz iklim kuşağında yer aldığından
sıcaklık artışının ve kuraklığın ülkemizin büyük bir bölümünde dünya
ortalamasından daha fazla görüleceği dolayısıyla su stresinin daha da artacağı
tahmin ediliyor. Su kayıp ve kaçaklarının hem şehir şebekelerinde hem sulama
suyu dağıtım şebekelerinde mümkün olabilecek minimum değerlere indirilmesi
gerekmektedir. Bazı yerleşimlerde su dağıtım şebekesinde ve tarımsal sulama
kanallarında su kayıpları %50’lere ulaşıyor. Su ihtiyacının büyük bir kısmını
oluşturan tarımsal sulamada su kayıplarının önlenmesi ve su verimliliğini
artıracak şekilde damlama ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması
önemli. Kurak veya yarı kurak bölgelerimizde çok su tüketen bitkilerin üretimi
tercih edilmemeli, daha az su ihtiyacı olan bitkiler seçmek zorundayız. Ayrıca
şehirlere temin edilen suyun israfının önlenmesi evlerde kullanılan suların
verimli kullanılması su tasarrufu ön planda olan ürünlerin tercih edilmesi,
temizlik, kişisel kullanım esnasında suyun boşa akmasının önlenmesi çok önemli.
Evlerde havuz, fıskiye, çim sulaması, araç yıkanması gibi çok su tüketen
uygulamalardan artık vazgeçilmeli çünkü durum oldukça kritik.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.