İHH “UrumçiKatliamı”nı unutmadı;

İHH “UrumçiKatliamı”nı unutmadı

Kastamonu İnsani Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Derneği’nce 5 Temmuz 2009 yılında Çin yönetimi tarafından yapılan provokatif eylemler sonucunda yaşanan UrumçiKatliamı’nın 14’üncü yıl dönümü nedeniyle Nasrullah Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi....

İHH Başkanı Kadir Horuz, Çin’in uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir şekilde asimilasyon ve soykırım politikaları sürdürdüğünü belirterek; “Ne yazık ki, şu ana kadar ne Birleşmiş Milletler ne İslam İş birliğiTeşkilatı ne de diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirememiştir. Buradan açık bir şekilde çağrıda bulunuyoruz ve diyoruz ki insanlık tarihi boyunca ne kadar zulüm ve zalim varsa hepsi tarihe kara birer leke olarak geçti. Doğu Türkistan’da zulüm bitene kadar, kardeşlerimizin yanında duracağımızı ve asla yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.

Düzenlenen açıklamaya İHH derneği üyeleri ve vatandaşlar katıldı.



"ÇİN HÜKÜMETİNİN EMRİYLE YÜZLERCE KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ"

İHH Başkanı Kadir Horuz, yaptığı açıklamada; “2009 yılında, işçi olarak Urumçi’deki bir fabrikada çalışan iki Doğu Türkistanlı gencin linç edilerek öldürülmesinin ardından bilgi alma talebiyle valilik önünde toplanan kalabalığa ateş açılmasıyla başlayan UrumçiKatliamı’nın yıl dönümü. UrumçiKatliamı’nda Çin Hükümetinin emriyle yüzlerce kişi öldürüldü, binlerce kişi yaralandı ve on binlerce kişi ise tutuklandı. Tutuklanan kişilerin büyük çoğunluğundan hala haber alınamıyor. Çin’de kanlı bir iç savaş sonucu iktidarı ele geçiren Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 1949 yılında işgal ettiği ve 1955 yılında Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla tahakkümü altında tuttuğu Doğu Türkistan’da, insan hakları ihlalleri hayatın tüm alanlarında yoğun bir şekilde devam ediyor. Çin Hükümeti, sistematik asimilasyon, işçi programları ve zorunlu göç ve nüfus politikaları ile Doğu Türkistan’ın Müslüman nüfusunu azaltmaya çalışırken, Çinlilerin ev ve iş garantileriyle Doğu Türkistan’a göçleri teşvik edilmekte, demografik yapı tersine çevrilmeye çalışılmaktadır. Çin Hükümetinin 2017 yılından bu yana yoğun bir şekilde kurduğu ve Uygur Türklerinin türlü işkencelere, asimilasyon politikalarına, kadınların rutin olarak tecavüze maruz kaldığı toplama kamplarının sayısının 1200’ü bulduğu ve bu kamplarda tutulan insan sayısının ise 3 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ne hazindir ki bu hak ihlalleri ve soykırım uygulamalarını uzun yıllardır yürütmekte olan Çin, 7 Ekim 2020 tarihinde 138 ülkenin oylarıyla Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu Üyesi olarak seçilmiştir” diye konuştu.

“ÇİN, BİRÇOK ALANDA ASİMİLASYON POLİTİKALARINI ARTIRARAK DEVAM ETTİRİYOR”

Çin’in uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir şekilde asimilasyon ve soykırım politikaları sürdürdüğünü belirten Horuz; “Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’nin maddelerine aykırı davranıyor. Yine BM tarafından kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin maddeleri arasında yer alan tüm soykırım fiillerini işliyor. Doğu Türkistan’da adım adım birçok alanda soykırım işliyor. Bunlardan bazıları şu şekilde: ‘Dini değerlerin tamamına yönelik saldırılar, cami, medrese ve İslam kültür öğesi eserlerin yıkılması, Bir Kuşak Bir Yol projesi güzergahında bulunan Müslümanlara ait köy ve kasabaların tüm kültürel ve tarihi dokularıyla birlikte yerle bir edilmesi ve bu yerlerin ahalisinin farklı bölgelere sürgün edilmesi, 18 yaşından küçüklerin, memur, işçi, öğrenci, emekli ve kadınların ibadet yerlerine girmesi ve ibadet etmesinin yasaklanması, Ramazan ayında oruç tutmanın yasaklanması, Müslümanlara ait mezarlıkların yok edilmesi ya da taşınması, Müslümanlara domuz eti yedirme ve alkol kullandırma, çocukların sünnet ettirilmesinin yasaklanması, evlilik ve cenaze törenlerinin dine ve örfe uygun yapılmasının yasaklanması, Türk kızlarının zorunlu olarak Çinli erkeklerle evlendirilmesi, toplumun lider ve aydınlarının, akademisyenlerin toplama kamplarına kapatılmak suretiyle topluma yön verecek isimlerden toplumun mahrum bırakılması, dini ve milli bayramların yasaklanması, ürünlerin ‘helal’ olarak etiketlenmesinin yasaklanması ve helal etin Müslümanların yemesi haram olan domuz etiyle birlikte satılması, Uygurlara verilmiş anadilde eğitim hakkının yasaklanması ve Çincenin tüm okullarda zorunlu dil haline getirilmesi, Uygurca dini ve milli eserlerin, Kur’an-ı Kerimlerin toplanarak yakılması, okumanın ve bulundurmanın yasaklanması, buna aykırı davrananların hapis cezasına çarptırılması’ Doğu Türkistan’daki Çin zulmü yalnızca bu yapılanlarla da sınırlı değil elbette. Hayatın birçok alanında bu asimilasyon politikaları daha da artırılarak devam ettiriliyor. Endişe ile söylüyoruz ki, İslam dünyasının ve tüm insanlığın sırtını döndüğü Doğu Türkistan, eğer gündelik kazançlar ve reel politik kaygılarla unutulursa yarın yanında durulacak bir Doğu Türkistan olmayacak! Çin’in Doğu Türkistan bölgesinde periyodik olarak devam ettirdiği zulmün arkasında yatan nedenlerin en önemlilerinden biri ise ekonomik çıkarlardır. 138 çeşit madenin çıkarıldığı Doğu Türkistan, özellikle petrol, doğalgaz, uranyum, altın, kömür gibi madenler açısından oldukça zengindir. Bölge aynı zamanda 8 ülkeyle var olan sınırları, Çin’in 2013 yılında ilan ettiği ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin güzergahında olması gibi nedenlerle ekonomik ve jeostratejik açıdan büyük öneme sahiptir” ifadesini kullandı.



“TÜRKİSTAN’DA ZULÜM BİTENE KADAR, KARDEŞLERİMİZİN YANINDA DURACAĞIZ”

Horuz son olarak, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’daki sistematik hak ihlallerinin asla görmezden gelinemeyecek, vicdan sahibi herkesin karşısında durması gereken büyük zulümler olduğunun altını çizerek; “Ne yazık ki, şu ana kadar ne Birleşmiş Milletler ne İslam İşbirliği Teşkilatı, ne de diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirememiştir. Buradan açık bir şekilde çağrıda bulunuyoruz ve diyoruz ki insanlık tarihi boyunca ne kadar zulüm ve zalim varsa hepsi tarihe kara birer leke olarak geçti. Ne kadar zulüm ve zalim destekçisi varsa, onlar da öyle. Gelin sizler bu zulümleri engellemek için adımlar atın! İnsan haklarına savaş açan, insanlık onurunu çiğneyen ve on yıllardır türlü zulümler işleyen Çin hükümetine gereken yaptırımları uygulayın. Basın açıklamamız vesilesi ile Türkiye halkı olarak, 2009 Urumçi Katliamında ve yıllardır süren diğer saldırılarda hayatlarını kaybeden Doğu Türkistanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Doğu Türkistan’da zulüm bitene kadar, kardeşlerimizin yanında duracağımızı ve asla yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz” diye konuştu.

Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum