‘Huzur, ancak adaletle sağlanır’;

‘Huzur, ancak adaletle sağlanır’

Saadet Partisi İl Başkanlığı’nın 4’ncü Olağan Kongresi, Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’nun da katılımıyla Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi...

Kongreye Karamollaoğlu’nun yanı sıra, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Abdullah Sevim, Kastamonu İl Sorumlusu Ümit Çebi, CHP İl Başkan Yardımcısı Ümran Çakıroğlu, İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Çıvgın, Yeniden Refah Partisi Abdullah Aktaş, STK temsilcileri, İl Başkanı Kadir Yalçın ve partililer katıldı.

YALÇIN: “BİZİM FARKIMIZ FEDAKARLIĞIMIZDIR”

Kongrenin açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Kadir Yalçın; “Yarım asır önce bu yürüyüşü başlatan, bizim için bir mektep, bir istikamet, bir duruş, bir bakış açısı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. Tam 51 yıl önce Erbakan Hocamız Kastamonu'da yaşanabilir Türkiye'nin, ‘Yeniden Büyük Türkiye'nin ve Yeni Bir Dünya'nın nasıl kurulacağını anlatıyordu. O gün, o salonda inanç vardı, şuur vardı, samimiyet ve ihlas vardı. O gün bu teşkilat hangi inançla yola çıktıysa, hangi ruh ve heyecana sahipse bugün de aynı coşku ve heyecanla hedefe doğru yürüyoruz. En büyük gücümüz 51 yıllık siyasal hafızamız ve değişmeyen ilkelerimizdir. Milli Görüş'ü kıymetli kılan; hak, adalet ve kardeşlik değerleridir. Saadet Partisi'ni de kıymetli kılan bu değerleri taşımasıdır. Hem dünyanın, hem insanımızın yeni başlangıçlara ihtiyacının olduğu bugünde özüne, geleneğine sımsıkı sarılmış bir şekilde geleceğe umutla bakarak il kongremizi gerçekleştiriyoruz. Hepimiz bilmeliyiz ki, Saadet Partisi'nde coğrafi sınırlar yoktur. Saadet Partisi'nin sınırlarında bütün insanlık vardır. İşte biz bunun için farklıyız. Bizim farkımız inancımızdır, fedakarlığımızdır, samimiyetimizdir” dedi.

ÇEBİ; “KASTAMONU’NUN HER TARAFINDA MİLLİ GÖRÜŞÜN DESTANINI YAZACAĞIZ”

Saadet Partisi Kastamonu İl Sorumlusu ve GİK Üyesi Ümit Çebi ise, Kastamonu’nun manevi ve milli değerlerinin yüksek olduğunu ifade ederek; “Topraklarında sahabeleri bulunan, ama en önemlisi Şeyh Şaban-ı Veli gibi bir pirin yattığı, çok güzel bir il. Nasrullah Camii’nden su içenler burada kalırmış. Allah’ın izniyle Kastamonu’da en iyi hizmeti yapacak olan Saadet Partisini birinci parti yapmanın kararını almış bulunmaktayız. Kastamonu’nun her tarafında Milli Görüşün destanını yazacağız ve Kastamonu’yu Milli Görüş noktasında temsil eden milletvekillerini Ankara’ya göndereceğiz inşallah” diye konuştu.


KARAMOLLAOĞLU; “İNSANLIĞIN SAADETİ İÇİN ÇALIŞAN BİR TOPLULUK OLMAKLA MÜKELLEFİZ”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, genel kurulda hanımları ve gençleri görmekten mutluluk duyduğunu ifade ederek; “Hanım kardeşlerimiz toplumumuzun yarısı, gençlerimiz ise geleceğidir. İnşallah biz geleceğimizi gençlerimizin gayretleri üzerine inşa edeceğiz. İnsanlığın saadeti için çalışan bir topluluk olmakla mükellefiz. Aslında biz milli görüşçüler olarak kimiz? Neyi temsil etmeye çalışıyoruz? Üzerimizdeki görevin ne olduğunu ve nasıl anlatmamız gerektiği dediğimizde; satır başlarıyla geçeceğim ama bunları söylemezsem üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmem gerekli. Çünkü size de son nefesinize kadar bu dava uğruna çalışmamız gerektiğini söylemem ve hatırlatmam gerekli” ifadelerini kullandı.

“İÇİN İSLAM’I KORKULACAK BİR İNANÇ OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Karamollaoğlu ülkede, dünyada barış ve huzur olsun diye çalıştıklarını söyleyerek şöyle devam etti; “Allah da bizden zaten barış ve huzuru tesis etmemizi istiyor. Barış ve huzur, insanların ancak barış ve düşüncelerine saygı gösterilir, inanç düşünce fikir hürriyeti bu ülkede sağlam temellere oturtulursa sağlanabilir. Ülkemizde her şey var ama fikir, düşünce ve inanç hürriyeti yoksa hiç bir şey yok manasına gelir. Bizim inancımızın temeli de buraya dayanıyor. Allah bile insanları yaratırken peygamberlerini yolladı ve din konusunda insanlara baskı yaptırmadı. Zorlarsanız insanı münafık yaparsınız. İslam bu günlere kadar geldiyse Müslümanların gösterdikleri tolerans sayesindedir. Bizi bazı gafiller Ermeni soykırımı ile suçluyorlar. 600-700 sene Osmanlı bu topraklarda hakim iken, Ermeniler nasıl oldu da bu günlere geldiler? Bizlerle şuan birlikte yaşıyorlar. Osmanlı soykırım yapsaydı sizlerin esameniz okunmazdı. Biz şu anki batı ülkelerinin yaptığı ihaneti, iki yüzlüğü ve karaktersizliğini yüzlerine çarpmak mecburiyetindeyiz. Şimdi islamafobi diye bir meseleyi gündeme getiriyorlar. İslam’ı duymasınlar, öğrenmesinler diye uğraşıyorlar, çünkü duyar ve öğrenirlerse Müslüman olurlar. Onun için İslam’ı korkulacak bir inanç olarak göstermeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

“HUZUR ADALETLE SAĞLANIR”

Yönetimlerinde 3 prensiplerinin olduğunu vurgulayan Genel Başkan Temel Karamollaoğlu; “Memleketimizde huzurun ve barışın temin edilebilmesi fikir ve düşünce hürriyetinin teminat altına alınmasıyla sağlanabilir. Bunun da adaletle sağlanacağına inancımız bizim tamdır. Bu bizim ilk üç gündemimizdir. Bizim 5 yıldızımızdan 3 tanesi bunu ifade eder. Yönetimimizde de üç tane temel prensibimiz var. İşi ehline vermezseniz problemleri çözemezsiniz. İşin ehli kendine verilen göreve bile, kişiye bile kafa tutar yeri geldiği zaman. Doğruyu bulmak için. Bugün Türkiye’de bunu yapmak mümkün mü? Hakime bile bunu yap şunu yap diyorlar, o da emredersiniz diyor” dedi.

“LİYAKAT, DEVLETİN OLMAZSA OLMAZIDIR”

Yönetimde şeffaflığın önemine değinen Karamollaoğlu; “Bizim anlayışımızda yönetimde şeffaflık çok önemli. Her yaptıkları iş açık ve net olacak. Devlet kendi milletinden gizli iş yapamaz. Siz ne içiyor, ne yiyorsunuz, ihaleyi nasıl yapıyorsunuz, kimlere görev veriyorsunuz, haksızlığa karşı nasıl rıza gösteriyorsunuz biz bunları bilmek isteriz. Her vatandaş bunu şeffaf olarak görmek, duymak ve bilmek ister. Her yapılan işin hesabı verilecek. Diyecek ki vatandaş niye 50’de 5 değil. Bunun hesabını sorabilecek. Bunun ülkemizde müzakeresini bile yapamıyoruz.  O zaman para nereye gidiyor. Bakıyoruz biz bu kadar zengin ülkeyken nasıl oldu da Merkez Bankasının dibi delindi. 50 milyar dolar açık veriyor ondan sonrada diyorlar ki para nereye gitti. Buna da kendileri de hayret ediyor. Her harcamanın hesabı bu millete verilmek zorundadır. Yönetim şeffaf olur ve ihracatlarını gizli kapılar arkasında yapmaz yapamaz. İhaleler sadece 5 müteahhide verilmez. Ülkede başka firmamı kalmadı. Şeffaf olunsa denetimde beraber olur. İktidarın her hareketi denetlenmelidir ve denetlenebilmelidir. Vatandaş kendisi yapabilir, halk yapar, gazeteci yapar. Bunlar iktidarın her icraatını takip eder, mali yönden özellikle kontrol eder. Sonra dış engellere ve topluma faydasına bakar. Hukuki yönden de ince ince bakarlar. Özellikle Sayıştay, Danıştay, Yüksek Mahkemeler vardır. Bunlara müdahale etmeden raporları isteyeceksiniz. Ama şuanda yapamıyorlar görevlerini bu kurumlar. Liyakat, şeffaflık ve denetim. Bir yönetimin, bir devletin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Bunları toplum yaydığınız zaman biz buna güzel ahlak diyoruz. Yöneticiler güzel ahlak sahibi olmalıdırlar. Halkıyla münasebetlerini insani unsurlar ve ölçüler üzerine kurmalıdırlar. Kimseye hakaretle söze başlamamalı ve başlatılmamalıdır. Senden değilse sen vatan hainisin, sen teröristle iş birliği yapıyorsun diyor. Sen kimsin ya. Senin Allah korkun, utanma duygun yok mu? Bir insana bunları söylerken ithamda bulunurken. Yapılacak şey bellidir. İnsanları inandığınız yolda güzel ahlaka davet etmelisiniz. Yumuşak olur, hürmetkar olursunuz. Biz kimseye söze başlarken hakaret etmez, sesimizi yükseltmeyiz” ifadelerini kullandı.

“PARAYI HAR VURUP, HARMAN SAVURUYORLAR”

Milli gelirin dağılımının önemli olduğunu vurgulayan Genel Başkan Karamollaoğlu; “Şu anda milli geliri dağıtırken, asgari ücret açlık sınırında. AK Partili arkadaşlar bazen öyle bir heyecanla anlatıyorlar ki, ‘Bundan daha iyisi olmaz’ diyorlar. Peki verdiğiniz asgari ücret ne? Açlık sınırı. ‘Geldiğimiz asgari ücret şuydu, şimdi 10 katına çıktı’ diyorlar. O zamanda açlık sınırıydı, bugünde açlık sınırı. O zamanda adam karnını doyuramıyordu, bugün doyuramıyor. Hangi hikayeyi söylüyorsun? Milleti kandırmaya çalışıyorsun. Bir ailenin geçimini sağlayacak kadar bir ücret veriyor musun? Adı üstünde açlık sınırında veriyorsun. Bu adamın elektriği var, gazı var, diğer masrafları var, çocuğunun masrafları var. Bunları nasıl karşılayacak? ‘Ona karşımam, ben karnının doyacağı kadar para veririm, gerisini sen nereden bulursan bul’ diyor. Böyle bir anlayışla ekonomide adaleti sağlayamazsınız. Açlık sınırı 3 bin civarında, yoksulluk sınırı da TÜİK’e göre 10 bin, bazı sendikalara göre 12 bin civarında. Açlık sınırının 4 misli. Ben Türkiye’de hiçbir sendikanın da böyle bir talepte bulunduğuna şahit olmadım. Bulanamıyorlar, açlık sınırında bile zorlanıyorlar. Niye siz yoksulluk sınırını hedef alan bir toplu sözleşme yapmıyorsunuz? Bu millet bize yetki verirse ilk yıldan itibaren atacağımız ilk adım en az enflasyonun üzerinde yüzde 15-20 oranında bir zam yaparız. Ondan sonrada otomatiğe bağlarız. Bu şekilde yaparsanız yoksulluk sınırına yaklaşılır. Olur mu, elbette olur. Geçmişte yaşandı. 1996 yılında Necmettin Erbakan döneminde yapıldı. Bunlar olabilir, bunlar sadece cesaret istemez aynı şekilde bilgi de ister. Söylediğim şartlar yerine gelmezse, çiftçi 50 sene daha sürünmeye devam eder. Çalışan işçi ayağa kalkamaz. Gelecek yıl açlık sınırında bile asgari ücret veremeyecekler. Neden? Çünkü parayı har vurup, harman savuruyorlar” ifadelerini kullandı.

“ADALET SARAYLARDA SAĞLANAMAZ”

Yolsuzluğun önünü keseceklerini söyleyen Karamollaoğlu; “Yolsuzluk iliklerimizi sömürüyor. 15-20 milyar değil, 100 milyara yakın yolsuzluk var bu memlekette. Genelge çıkıyor, israfı durdurun. Esas israfın büyüğü orada, bir genelge ile israfı nasıl kaldıracaksınız? Bu arkadaşların yaptıklarına israf bile denmiyor. Şu anda Türkiye’de üretime katkı sağlamayan her yatırım israftır. İster havalimanı, ister yol, ister köprü yap, ne yaparsan yap israftır. Adaleti saraylarda aramaya başladık. Adalet sarayları inşa ediyoruz. Adalet saraylarda sağlanamaz. Saraylarda oturanlar, sarayın keyfine kapılır adaleti değil, kendi makamlarını düşünmeye başlarlar. Adalet hakikaten sarayda aranmaz. Devlet daireleri ihtişamlı hale geldi. Kapıdan girerken korkuyoruz. Bizim bu ülkede barışı, huzuru istiyorsak milli gelirin dağılımını da adil yapacağız. Biz bunu geçmişte yaptık, yine yaparız” diye konuştu.


Gerçekleşen genel kurulda Kadir Yalçın’ın başkanlığındaki yönetim kurulunda; Aydın Orhan, Oktay Demirci, Mesut Arslan, Ali Kuru, İlyas Ak, Sabri Demir, Adnan Acar, Kuddusi Fındıklı, Hasip Yazıcıoğlu, Selçuk Apaydın, Adem Yıldırım, Mehmet Kocaoğlu, HasipYazıoğlu, Hakan Derici yer aldı.  İl Disiplin Kurulu’na ise; Zahir Keleş, Seyfettin Küçükbulut, Ahmet Bayram, Zeki Altun ve Necati Yavuz seçildi. Büyük Kongre Delegeleri ise; Kadir Yalçın, Yüksel Canpulat ve Mehmet Kemal Demirkıran oldu. 

Kaynak:

İlgili Konular :
, , , ,
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum