‘Rektörlüğe bir kadın eli değmeli’
Kastamonu Üniversitesi (KÜ) Rektörlüğüne adaylığını açıklayan Prof. Dr. Fatma Zehra Savi, düzenlediği basın toplantısında adaylık sürecine ve hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulundu....
Kastamonu’nun yetiştirdiği önemli değerlerden olan annesi
merhume Prof. Dr. Saime İnal Savi’nin bıraktığı meşaleyi devralmak istediğini
vurgulayan Savi; “Ne mutlu ki bana hayatı boyunca memleket aşkı hep artmış,
memleketindeki her insana dokunmuş ve memleketine ölümsüz bir eser bırakmak
için hayatının her alanında fedakarlık göstermiş birinden öğrendim, memlekete
hizmet etmenin ne demek olduğunu... 2021 Ağustos’unda kaybettiğimiz annem Prof.
Dr. Saime İnal Savi’nin bıraktığı meşaleyi devralmak ve en iyi bildiğim alan
olan eğitim aracılığıyla Kastamonu için çalışmak istemekteyim" ifadelerine
yer verdi.
“ÜNİVERSİTELER
TOPLUMA HİZMET ETMEKLE YÜKÜMLÜDÜR”
KÜ Rektör Adayı Prof. Dr. Savi, basın toplantısında
yaptığı konuşmada; “Üniversiteler sadece bilim yuvası değildir. Toplumdan
beslenen bu kurumlar, aynı zamanda topluma hizmet etmekle yükümlüdür. Kastamonu
Üniversitesi için kuruluş sürecinde hayal ettiğimiz misyon tam da bu şekilde;
halkı dinleyen, halktan öğrenen ve bildiklerini halka veren, halkın dış
dünyayla kültürel ve sosyal alışverişlerde bulunmasını kolaylaştıran,
Kastamonu’nun gelişmesi ve tanınması için çabalayan bir kurum olması idi. Henüz
Kastamonu Üniversitesi ismi bile zikredilmezken, bugün kampüs dediğimiz
yerleşkenin ilk binaları Ankara Üniversitesine bağlı bir meslek yüksekokulu
iken biz bu binalarda evlerimizden daha çok vakit geçirir, kendi imkanlarımız
ile öğrencilerimizin Kastamonu’daki yıllarını en güzel şekilde geçirmeleri için
çabalardık. Üniversitemizin kuruluş yıllarından, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesinin dosyasının hazırlanışına kadar birçok önemli olaya şahitlik etmiş
ve bizzat emek vermiş biri olarak üniversitenin ideallerini ilk hayal
edenlerdenim. Bu sebeple üniversitemizin misyonunu en iyi özümsemiş insanlardan
biri olduğum hususunda kendime güvenim üst düzeydedir" ifadelerine yer
verdi.
"ÜNİVERSİTEMİZİ
GENÇ ÜNİVERSİTELER ARASINDA PARLATACAK PROJELERİM VAR"
2006 yılında kurulan Kastamonu Üniversitesi’nin şehrin
gelişmesinde önemli bir potansiyel olduğunu dile getiren Fatma Zehra Savi; “Aradan
geçen 17 yıldan sonra, 15 fakülte, 2 yüksekokul, 13 meslek yüksekokulu, 3
enstitü ve 23 araştırma merkezi ile Kastamonu Üniversitesi, şehrin gelişmesine
sağlayabileceği katkılar yönünden müthiş bir potansiyele sahiptir. Bize gereken
üniversiteyi bir kurum olarak değil, memleketinin en kıymetli değerlerinden
biri olarak gören ve memleketine hizmet etmek için çırpınan bir Kastamonuludur.
Ne mutlu ki bana hayatı boyunca memleket aşkı hep artmış, memleketindeki her insana
dokunmuş ve memleketine ölümsüz bir eser bırakmak için hayatının her alanında
fedakarlık göstermiş birinden öğrendim, memlekete hizmet etmenin ne demek
olduğunu. 2021 Ağustos’unda kaybettiğimiz annem Prof. Dr. Saime İnal Savi’nin
bıraktığı meşaleyi devralmak ve en iyi bildiğim alan olan eğitim aracılığıyla
Kastamonu için çalışmak istemekteyim. Aradan geçen 17 yılda yalnızca
Üniversite’nin potansiyeli artmadı elbette. Akademik çalışmalarımın yanı sıra,
gerek çeşitli kademelerdeki idari görevlerim, gerekse sektör-üniversite
işbirlikleri kapsamında çeşitli kurumlarda verdiğim danışmanlık ve eğitimlerle
hem tecrübe edindim, hem de birbirinden güzel hemşehrimi tanıma fırsatı buldum.
Tüm bu birikimlerle, rektörlük çalışmaları kapsamında geliştirdiğim ve hayata
geçmesini hayal ettiğim birçok projem var. Detaylarını paylaşmanın henüz erken
olduğunu düşünmekle beraber projelerimin üniversitemizin ve şehrimizin
değerlerini ve zenginliklerini gözeterek öne çıkaracak, üniversitemizi genç
üniversiteler arasında parlatacak projeler olduğunu gönül rahatlığıyla
söyleyebilirim. Kastamonu Üniversitesi, YÖK tarafından ormancılık ve tabiat
turizmi ihtisas üniversitesi olarak seçilmiştir. Bu alanlarla paralel olarak
geliştirdiğim projelerin yalnızca üniversitemiz değil Kastamonu halkı için de
çok kıymetli dönüşleri olacağına inancım tam" şeklinde konuştu.
"REKTÖRLÜK
SEÇİMLERİ SONUCUNDA MEMLEKETİMİZE EN İÇTEN HİZMETİ YAPACAK OLAN ADAYIN
KAZANMASINI ÜMİT EDİYORUM"
Diğer rektör adaylarına da başarılar dileyen Prof. Dr. Savi;
“Sonuç ne olursa olsun, rektörlük adaylığı benim için çok öğretici ve besleyici
bir süreç oldu. Ama bunlardan da kıymetlisi, desteğini gösteren yüzlerce
insanın güzel dileklerini duymak ve hissetmekti; desteklerini dile getiren,
getirmeyen, benimle aynı heyecanı paylaşan herkese çok teşekkür ederim. Bir
yarış olan rektörlük seçimleri sonucunda memleketimize en içten ve en kıymetli
hizmeti yapacak olan adayın kazanmasını ümit ederken, aday arkadaşlarıma
başarılar dilerim" dedi.
"REKTÖRLÜK
SÜRECİNDE BİR KADIN ELİNİN DEĞDİĞİNİ HİSSEDECEĞİNİZDEN EMİNİM"
İlk Kastamonulu kadın rektör adayı olmanın gururu
içerisinde olduğunu vurgulayan Savi, şöyle konuştu; “Çünkü Kastamonulu kadınlar
her zaman çalışkan kadınlar, üreten kadınlar, becerikli kadınlar olarak anılır
ve bunların hepsini taşıyabilmek için de o geçmişten gelen Kastamonulu
kadınların o intibayı korumakta bize düşüyor. Bunu hep bilincimizde tutarak biz
de kendimizi bu şekilde yetiştirdik. Evet ben bir Kastamonulu kadınıyım
gerçekten Şerife Bacı’larının torunuyum. Şerife Bacı’nın ne demek olduğunu, o
çalışkanlığın ruhunda yaşayabilen bilen bir insanım. Kadınların bakış açısı
Allah verdiği bir fıtrat bu kadınların bekli bu annelikten kaynaklanan anaç bir
tarafları olması dışında erkeklere nazaran daha güçlü oldukları bir gerçek.
Erkek arkadaşlarımız yanlış anlamasınlar ama yaradılış olarak kadınlar ve erkekler
farklıdır. Ve Allahu Teala bu fıtratları ayrı vermiştir. Kadınların yükü evin içerisindeki
yükten başlıyor. Hatta çocuğu taşıma, büyütme yüküyle başlayan o sorumlulukla
birlikte Allah’ın yarattığı o kulu yetiştirme, Allahın yarattığı o kula dokunma
özelliğini verdiği için farklı yetileri vardır. Bu yetiler de ister istemez her
alanda önümüze çıkıyor. İnşallah gerçekleşirse rektörlük sürecinde bir kadın
elinin değdiğini hissedeceğinizden eminim.”
"ÜNİVERSİTELERDE
“MİLLİ EĞİTİM-ÖĞRETİM” DEĞİL “EĞİTİM-ÖĞRETİM” VARDIR"
Üniversite kavramının eğitim ve öğretim olduğunu
açıklayan Savi; “Girdiğiniz fakültedeki disiplininiz, kapsamında bilgi edinmek,
meslek sahibi olmak, bir de hayata birey yetiştirmektir. Ayaklarınızın üstünde
duracağınız yerdir. Bize, öğrenci annesinden babasından ayrılarak gelir.
Kendisine ait bir yuva kurarak gelir. Ve bizim orda ona destek olmamız gerekir.
Üniversite öğrencisi her şeye potansiyeldir bunu sakın unutmayın. Bizim o
potansiyeli yanlış kullanmaması için onu doğru eğitmemiz gerekir. Üniversite
dediğimiz kavram insan yetiştirir.
Kişiliği tam oturmamış, eksikleri vardır üniversiteye gelenlerin. Biz
bunları tamamlamakla yükümlüyüz. Dikkat ederseniz pedagojik formasyon
aldırırlar. Neden? Çünkü birey olma yolundaki kişinin eksiklerini tamamlamak
içidir. O eksiklerle biz mesleğe hazırlayacağız. İki türlü görevimiz vardır.
Üniversitelerde “milli eğitim-öğretim” değil “eğitim-öğretim“ vardır. Bizim
özellikle bu iki noktayı çok güzel bir şekilde ortaya koymamız lazım.
Üniversite kavramımız bu" dedi.
"ÇOCUKLUĞUMDAN
BERİ ÜNİVERSİTE CAMİASINDA, AMFİLERDE VAKİT GEÇİRMİŞ BİR İNSANIM"
Akademik kariyerinden de bahseden Prof. Dr. Fatma Zehra Savi; “15 yıl boyunca 1997’den 2012’ye kadar 15 yıl boyunca önce Ankara Üniversitesi Meslek Yüksekokulu olarak daha sonra Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin kurulumunu yapıp o fakültede akademisyen olarak 2012’ye kadar görevime devam ettim. 2012 sonrasında da 10 yıl Karabük Üniversitesi’nde görev yaptım. Bu sadece bir fiil yapmış olduğum görevler ama bunun dışında anne ve babamın akademisyen olmasından dolayı 17 günlükken başlayan bir Tahran Üniversitesi’nde Üniversite maceram var. Ailem orada akademisyendi. Daha sonra annem Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptı. Oradaki üniversite hayatı içerisindeydik. Şöyle bir şey de var. İlk öğrendiğim dil Farsça olduğu için annemin hocası olduğu dil Farsça olduğu için öyle kabul günü gezmek gibi bir lüksümüz yoktu. Annemin derslerine girerdim, annemin derslerindeki öğrencileri ile birlikte sıkılmazdım. Ben çocukluğumdan beri üniversite camiasında, amfilerde vakit geçirmiş bir insanım. Bunun dışında Güney Afrika olsun Kuzey Afrika ülkeleri, Hindistan Avrupa ülkeleri ve Amerika gibi üniversitelerde de bir fiil ailem veya kendim gidip hocalık yapıp oradaki üniversiteleri de gözlemleyip tamamen evrensel bir üniversite yapısını görme şansına sahip olmuş bir insanım."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.