TÜRKAV, Hacı Eşref'i dualarla andı
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Kastamonu Şubesi tarafından şehrimizin manevi karakterlerinden Hacı Eşref diye meşhur olan Eşref Özbenli, merkez Küçüksu Köyü yakınlarındaki mezarı başında, vefatının 47. yıldönümünde dualarla anıldı....
"DELİ EŞREF,
ASLA MÜCERRET BİR PARA DİLENCİSİ DEĞİLDİ
Programda TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı Kamil Çonkor, yardımsever kişiliğiyle tanınan Hacı Eşref’in hayatı ve yaptıkları ile ilgili bilgi vererek şunları söyledi; “Deli Eşref veya Hacı olduktan sonra Hacı Eşref olarak bilinen Eşref Özbenli (eski şöhreti ile ve mahallî ağızla Benlizâdeler veya Benlioğlu/ Benloğlu) H.1324/M 1906 yılında Kastamonu’da doğdu. Aslında varlıklı bir ailenin oğludur. Aile, eski İnebolu yolu üzerinde bulunan Hacıorta Köyü’ndendir. Babası Hacı Mustafa, 1912 Balkan Harbi’nde asker iken şehit olmuştur. Eşref Özbenli’nin yaşı icabı nasıl bir eğitim gördüğüne dair her hangi bir belge bulamamakla birlikte, sahih derecede namazlarını kılmasına; az ve öz konuştuğunda hikmetli konuşmalarına bakılırsa onun en azından bir mahalle mektebi eğitiminden geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tavır ve hareketleri ile meczup biri olarak tanınan Deli Eşref, çarşı ve sokaklarda dilenir; çok az konuşur, sabır kelimesini sıkça söylerdi. Herkesin verdiği parayı almaz ve herkesten de para istemezdi. Bilhassa buluntu paraları kabul etmez; ayyaş, kumarbaz gibi kişilerle, kazancında helallik görmediklerinin paralarını, verseler de almazdı. Topladığı bu paraları kimsesiz fakir kişilere, öksüz ve yetimlere, muhtaç okul öğrencilerine, çeyiz hazırlığı yapan fakir kızlara; kırlarda ve köy yollarında bakımsızlıktan kullanılmaz hale gelmiş suların tamiri gibi hayır işlerine sarf ederdi. Rastladıklarından ‘Kuruş ver; kuruş, kuruş…’ diyerek para isterdi. Fakat o asla mücerret bir para dilencisi değildi. Aldığı paraları, manevi bir ilhamla, helal ve temizlik derecelerine uygun keselere koyar ve onları uygun olan yerlere harcardı .Hacı Eşref, tek başına bir vakıf gibi faaliyetler yapar, okulların açılmasıyla, şehirdeki ve bazı köylerdeki ilkokullara giderek muhtaç öğrencileri tespit edip, kimi okula 50 pabuç, kimi okula 40-50 önlük, kimine defter, kitap ve benzeri zaruri ihtiyaçlar götürürdü. Bunları aldığı esnafa peşinen borçlanır, hesaplar açtırır ve topladıklarını kesesi doldukça o dükkânlara götürüp boşaltır, sayılanı hesaptan düşürterek peyderpey borçlarını kapatırdı. Onun bu halini bilen hiç bir esnaf itiraz etmez, hatta bizim de hayrımız dokunsun düşüncesiyle aldıkları mallarda ikramda bulunurlardı. Yaptıklarına ilâveten topladığı paralarla sokakta yaşlı, bakımsız bir fakir görse kadın olsun, erkek olsun hemen en yakın bakkaldan yiyecek bir şeyler alır hatta ihtiyaç durumuna göre giyecek malzemesi de alarak kendisine verirdi. Şehrin hangi mahallesinde olursa olsun yaşlılıktan dolayı evinden çıkamayan düşkünleri araştırır, ihtiyaçlarını alarak evlerine kadar götürürdü."
"YÜRÜTÜLEN BAZI
HİZMETLERİN ALTINDA BULUNAN GERÇEK ELİ BİLMEDİĞİMİZİ İTİRAF ETMELİYİZ"
Kaynaklara göre, Hacı Eşref'in yanında üç adet para kesesi bulundurduğunu dile getiren Çonkor; “Sahipleri bilinen ve güvenilir kimseler olan bazı kişiler (Muzaffer Ertaş) ve bazı dükkânlarda emanet para kutuları da varmış. Meselâ Halıcı merhum İbrahim Selvi’nin, şehrin diğer güvenilir esnafının; daha sonraki yıllarda Kemal Pattabanoğlu’nun dükkânları böyle yerlerdenmiş. Oralara zaman zaman kesesini boşaltır, biriktirdiği paraları bütünletir, bir hayır için böylece stokta bulundururmuş. Aniden gidip, meselâ bana 10 lira ver, diyerek para istediği dükkân sahiplerinin, çekmecelerinde bulunan kutusunu açtıklarında tamı tamına 10 lira bozuk para bularak şaşkınlığa düştükleri çok olurmuş. Eşref tarafından sayılması, hesabının yapılması mümkün olmayan bu halin izahı gerçekten zordur. Eşref, küfür bilmediği gibi küfürbazlardan uzak durur, onların verdiklerini almazdı. Çok gezer, gezdikleri yerlerde daima âlim ve şeyh kişileri ziyaret eder, şayet fotoğraflarını eline geçirirse onları cebinde taşırdı. Şehirlerarası selâm getirenleri, önceden karşılayarak alır; selâmı getiren, unutup söylememişse hemen karşısına çıkarak ‘Hani benim emaneti niçin vermedin?’ der, böylece muhatabını şaşkınlığa uğratırdı. Bunun örnekleri oldukça fazladır. Hacı Eşref topladığı paralarla hırsızlara cüzdanını kaptırıp parasız kalanlara, hastanede çaresiz bekleyenlere yardım elini uzatır. Yürütülen bazı hizmetlerin altında bulunan gerçek eli bilmediğimizi itiraf etmeliyiz. Kastamonu halkı tarafından sevilen bu değerli şahısların unutulmaması gerektiğini düşünüyor, TÜRKAV olarak manevi büyükleri hatırlamanın bir görev olduğu bilinciyle hareket ediyoruz" dedi.
Program, Kur’an tilavetinin ardından yapılan dua ile sona erdi.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.