
“Dünyada yılda 1milyon kişi intihar ediyor”
İl Sağlık Müdürlüğü basının intihar olaylarını önlemede etkin rolü ve bu konuda dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında basın mensuplarına bilgilendirme toplantısı düzenledi. İl Sağlık Müdürlüğü Konferas Salonu’nda yapılan toplantıda konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Yüksel Kutlu; “Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişi yaşamına son veriyor. Aslında ciddi bir halk sağlığı problemi. Amacımız sizin aracılığınız ile doğru bilgileri vatandaşlarımıza ulaştırmak” dedi....
KUTLU: “DÜNYADA HER YIL YAKLAŞIK 1
MİLON KİŞİ İNTİHAR EDİYOR”
İl Sağlık
Müdürü Yüksel Kutlu, konuşmasında; “İntihar eyleminde olan kişilerin çevresine
verdiği bazı sinyaller olabilir. Birdenbire kalkıp ‘Ben intihar girişiminde
bulunayım’ şeklinde olmuyor. Bununla ilgili bir sıkıntısı olan birisi varsa
gerekli uzmanlarımıza yönlendirilmelidir.Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişi
intihar ederek yaşamına son veriyor. Aslında ciddi bir halk sağlığı problemi.
Amacımız sizin aracılığınız ile doğru bilgileri vatandaşlarımıza ulaştırmak”
ifadelerine yer verdi.
DÖNMEZ: “ETİK KURALLAR
ÇERÇEVESİNDE HABER YAPILMAZSA PEK ÇOK YIKICI SONUÇLA KARŞILAŞABİLİYORUZ”
Kastamonu
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolog Hanife Zengin Dönmez ise ‘Medyada
İntihar Davranışı’ adlı sunum gerçekleştirdi.Dönmez, sunumuna intiharın
tanımıyla başlayarak; “TDK’ye göre ‘Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin
etkisi ile kendi hayatına son vermesi’ olarak tanımlanmış yani burada kişinin
bazı nedenlerden dolayı intihar ettiği vurgusu var ama bazen medyada ‘Hiçbir
sebebi yokken intihar etti’ şeklinde haberler görmemiz mümkün. Bu etik dışı bir
haber yöntemi. Kadınların intihar girişiminde bulunma olasılığı biraz daha
yüksekken erkeklerde bunun ölümle sonuçlanma olasılığı daha yüksek. Dünya
Sağlık Örgütü’nün elbette intiharı önlemeye yönelik pek çok aldığı önlem
var. Bunlardan bir tanesi de medyanın
intiharı sunma şekli konusunda bazı etik çerçeveler var, bunlara dikkat etmemiz
gerekiyor. Etik kurallar çerçevesinde haber yapılmazsa kopya intiharlar başta
olmak üzere pek çok yıkıcı sonuçla karşılaşabiliyoruz. Örneğin toplumda tarihin
her döneminde benzer kopya intiharlar oluşmuştur. Genç Werther'in Acıları diye
bir roman var.Bu romanda genç bir adam bir aşk yaşıyor, karşılık bulamayınca en
sonunda kendini öldürüyor ama bu romanda içselleştirilerek çok güzel
aktarıldığı için benzer durumu yaşayan kişiler bir çözüm olarak zamanında
intiharı bulmuşlar. Bu romandan sonra intihar oranlarının arttığı gözlemlenmiş
ve bir dönem yasaklanmıştı bu roman. Benzer örnek bizde de var. Yazar ve
çevirmen Beşir Fuad da damarını keserek intihar ediyor ve o sırada yaşadığı
deneyimi bir not olarak bırakıyor gerisinde ve gazetede hiç sansürlenmeden
yayımlanıyor. Sonrasında intihar vakaları bir anda İstanbul’da artış
gösteriyor. Bu biraz da toplu intiharların ilki olarak kabul ediliyor. O
dönemde Beşir Fuad’ın arkadaşı olan Kaymakam Ömer Bey de aynı yöntemi
kullanarak intihar ediyor. Yani bu intiharın kopyalandığını görüyoruz” dedi.
“BASINDA İNTİHAR HABERİ SIK
SIK YER ALIRSA KÖTÜ ETKİLERİ DE VAR”
Özendirici şekilde
hazırlanan ve çözüm olarak gösterilen intihar haberlerinin bazı kişiler
tarafından kopyalanabildiğinin altını çizen Dönmez; “Sosyal olarak öğrenmeye
çok meyilliyiz. Bu yüzden de intihar haberinin nasıl yayımlandığı önemli. Peki
hangi durumlarda intihar haberi yapılabilir? Diyelim ki kişi kamuoyuna açık bir
alanda intihar girişiminde, pek çok kişi buna şahit olduğu için o olayı duyulma
ihtimali azalıyor. Kulaktan kulağa yayılan bu bilginin çok daha hızlı
yayıldığını veya değiştirilebildiğini görebiliriz. Burada basının doğru haber
verme misyonu biraz daha önemli oluyor. Olaya dahil olan kişiler tanıdık
olduğunda da aynı durum söz konu oluyor. Daha fazla kişinin bunu öğrenme
olasılığı var ve yanlış bir şekilde aktarılma olasılığı var. Basında intihar
haberi sık sık yer alırsa kötü etkileri de var. Bu toplumda gerçekten travmatik
olan bir süreç. Sürekli haber yaptığımız zaman bir taraftan da değersizmiş,
sıradanmış, sürekli oluyormuş ve çözüm olarak sunabilirmiş gibi bir algı
yaratabilir insanlarda. Çünkü artık bilgiye çok hızlı ulaşılabiliyor. İnternetten
istediğimiz zaman ve geriye dönük bilgilere ulaşabiliyoruz” diye konuştu.
“İNTİHAR ETMİŞ
KİŞİNİN DİREKT FOTOĞRAFINI PAYLAŞMAK CİDDİ BİR ETİK İHLALDİR”
İntihar
haberlerinde isim kullanılmasının kişiyi ve ailesini etiketlediğini dile
getiren Dönmez; “İntihar etmiş kişinin direkt fotoğrafını paylaşmak da ciddi
bir etik ihlaldir. İntiharın ele alış şekli olarak da ‘Gizemli, hiçbir sebep
yokken’ olmuş gibi sunulması insanların
kontrolsüz bir biçimde intihar ettiği izlenimini veriliyor. Haliyle çok iyi bir
işimiz, çok iyi bir ekonomik durumuz varsa ve her şey çok yolunda gidiyorken
bile ‘bir anda gidip intihar edebiliriz’ fikri ortaya çıkıyor ama bu gerçekçi
bir fikir değildir. Bir ara ‘Ekonomik kriz yaraladığı için köprüden atladı’
haberi çok yapılıyordu. Herkesin borcu olabilir, her borcu olan oradan gidip
atlamıyor yani tek başına gidip ekonomik kriz o kişinin intihar etmesinin
sebebi değil ama muhtemelen o kişinin problem çözme becerisi az veya ailesinden
sosyal destek görme olasılığı az. Bu yüzden eğer çok yerelde gerçekleşen bir
olaysa habere yer verilmemesi daha iyi olabilir. Bu kişileri gerekli sağlık
kuruluşlarına yönlendirilecek haberler ile metin sonlandırılsa bu daha bir
fayda sağlayacaktır” diye konuştu.
Sunumun sonunda ise Dönmez, basın mensuplarının merak ettiklerini cevapladı.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.