‘Sorunları çözebilecek bir iradeye ihtiyaç var’
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Kastamonu’da partililerle bir araya geldi...
Saadet
Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, “Kastamonu’nun kendine özel yüz
yıldır ihmal edilen eksiklikleri, yanlışlıkları var. Aynı zamanda ortak
sorunlarımız da var. Bu ortak sorunları çözebilecek bir iradeye ihtiyaç var”
dedi.
Partisinin
il başkanlığı tarafından Kastamonu Kastilya Turizm Tesisi’nde düzenlenen
“Milletin Vekilleri, Milletin Yanında, Millet-Vekili Türkiye Buluşmaları”
kapsamında Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, sivil toplum
kuruluşları ve partililerle bir araya geldi.
Toplantıya Mustafa Kayı’nın yanısıra Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, İl Müfettişi Yüksel Canpolat, partililer ve STK temsilcileri katıldı.
KAYA: “TOPLUMUN KARŞI
KARŞIYA KALDIĞI RİSKLERİN TAMAMI BU İKTİDAR TARAFINDAN TEYİT EDİLDİ”
Saadet
Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya ise konuşmasında şunları dile
getirdi; “Saadet Partisi milletvekilleri olarak 14 Mayıs itibarıyla 10
milletvekilimizle beraber bütün Türkiye’de STK ve Halkla İlişkiler Başkanlığımızın
yaptığı plan çerçevesinde bütün Türkiye’de illerimizi geziyoruz. Ben de bu ay
içerisinde toplamda 9 ilde aynı programı gerçekleştireceğim. Zannediyorum
Kastamonu 5 veya 6’ncı ilimiz oldu. Bundan sonra Sinop, Çankırı, Edirne var.
Onlarda da aynı çalışmaları yapacağız. Önce Saadet Partisi olarak Gelecek
Partisi’yle beraber kurduğumuz grupla birlikte aslında Türkiye’de yeni bir
muhalefet anlayışını, yeni bir dili, yeni bir yaklaşımı geliştirmeye
çalışıyoruz. Şu ana kadar kamplaşan siyasetin tamamen kendi içinde artık kısır
döngüye dönen iktidar-muhalefet ayrışmasının bir anlamda farklı bir soluk olsun
ve Saadet-Gelecek grubu mecliste milletimizin problemlerini, sıkıntılarını,
dertlerini çözebilecek yöntemleri, dili, muhalefet dilini geliştirsin diye umut
ediyor, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Ayrıca 1 Ekim itibarıyla parlamento
açılacak. Açıldığında ilk gündeme gelecek başlıklardan birisi de 2024 yılı
bütçesi olacak. Bütçe çalışmalarında komisyon çalışmalarında yine grubumuz
olarak biz her türlü katkıyı verip bütçeyle alakalı milletimizin arzu ettiği
neticelere ulaşılması için gayret edeceğiz. Ayrıca şunu da ifade etmek
istiyorum. 14 Mayıs itibarıyla milletimizin verdiği karar mevcut yönetimde yola
devam etmek oldu. Biz milletimizin verdiği karar neyse bu karara elbette
saygıyla karşılar milletimizin ortaya koyduğu iradeyi baş tacı yaparız. Ancak
şu noktayı da dikkatlerinize arz etmek istiyorum. 14 Mayıs öncesinde Saadet
Partisi’nin dile getirdiği bütün eleştirilerin ve ortaya koyduğu gerçekliklerin
bu toplumun karşı karşıya kaldığı risklerin tamamı bu iktidar tarafından teyit
edildi. Niçin teyit edildi? Çünkü hemen 14-28 Mayıs’ın ardından yapılan çeşitli
ürünlere ve vergilere yapılan zamlar ve şu anda insanlarımızın karşı karşıya
kaldığı enflasyon ve alım gücünün gitgide zayıflaması, asgari ücretlinin açlık
sınırının altında bir rakama denk düşürüyor olması, emeklilerin 7 bin 500 lira
gibi artık açlık sınırıyla kıyas bile götürülmeyecek oranda bir maaşla yaşam
mücadelesi veriyor olması başlı başına bizim öncesinden dile getirdiğimiz bütün
eleştirilerin teyit edildiği anlamına geldi. Sayın Cumhurbaşkanı, BM Genel
Kurulu’nda yaptığı konuşmada önemli noktalara değindi ancak sayın Cumhurbaşkanı
bundan önce iktidarının yaptığı aynı durumları göz önüne getirerek şimdi İsrail
Başbakanı Netanyahu’yla Türk Evi’nde görüşme yaptı. 10 yıl içerisinde İsrail
Başbakanı’nın Filistinlilere yaptığı bütün mezalim ortadayken bugün biz
İsrail’le yakınlaşma çabası içerisine giriyoruz. Rusya-Ukrayna meselesi ayrıca
bizim şu anda gündemimizde. Tahıl koridoru anlaşması var. Bir anda
Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Türkiye’nin Ukrayna’nın lehine açıklamalar
yaparak o bulunduğu denge pozisyonundan uzaklaştığını görüyoruz ve Türkiye’nin
yine aynı şekilde Amerika’yla ilişkileri yürütürken de bir anlamda Kıbrıs’taki
risklerle de boğuşurken de Türkiye’nin dış politikasını sağlıklı bir zeminde
yürütülmediğini görüyoruz. Bunları ifade ederken bütün bunların alt
başlıklarını açabiliriz. Bütün detaylandırmaları yapabiliriz. Ülkemizin dış
borcu 500 milyar dolar. Faiz indirimi yaparken bunu inancımızın değerleriyle
açıklayarak bunun nasıl olduğunu iddia eden iktidar, bugün faizlerin yüzde 30
çıkarılmasıyla birlikte bunu nasıl açıklayacağına bir türlü karar veremiyor ve
bu durum yani öylesine bir mantıksız ve öylesine bir temelsiz plansız bir
ekonomik yaklaşım var ki bu yaklaşımla beraber bizler neye uyanacağımızı
bilmiyoruz. Yarın hangi kararların alınacağını bilmiyoruz. Bugün ‘doğru’
denilene yarın ‘yanlış’ denilmeyeceğinin garantisi yok. Bugün ‘yanlış’ denilene
de yarın ‘doğru’ denileceğinin garantisi yok. Yani ‘Mehmet Şimşek Halk
Bankası’nı batırdı, Halk Bankası’nı zarara uğrattı’ diyerek eleştirilen bir
isimdi. Bugün Mehmet Şimşek ekonominin kurtarıcısı olarak takdim ediliyor. Bu
kargaşa içerisinde bu zikzaklar içerisinde, bu neye evrildiği belli olmayan
ortam içerisinde yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. 500 milyar dolar dış borçtan
bahsediyoruz. 500 milyar dolar dış borcun 207 milyar dolarını 2024 yılında
ödemek zorundayız ama paramız yok. Şu anda mazot 40 lirayı aştı. Ayrıca 27
lirada baskılanan bir dolar var. Kur korumalı mevduat denilen bir sistem icat
edildi. Bu tam anlamıyla bir servet transferine dönüştü ve dövizi baskılamak
adına, dövize olan ihtiyacı elde etmek adına yapılan bütün bunların ekonomiye
getirdiği yükleri de hep beraber gördük.”
“KASTAMONU’NUN KENDİNE ÖZEL
YÜZ YILDIR İHMAL EDİLEN EKSİKLİKLERİ, YANLIŞLIKLARI VAR”
“Kastamonu
isteyemediği için mi bütün bunlar başına geliyor, Kastamonu gidip de lobi
faaliyetini yapamadığı için mi bunlar başına geliyor? Bu kadar emek vermiş, bu
kadar güzel bir coğrafyayı ayakta tutmaya çalışan insanlarımız var. Aldığımız
istatistiklere göre 370 bin nüfus var Kastamonu’da. Kastamonu nüfusuna kayıtlı
1 milyon 370 bin insan var. Bizim Sivas gibi, ben de Sivaslıyım. Sivaslılar
Sivas’ta yaşamıyor İstanbul’un en kalabalık şehrinde yaşıyorlar. Bugün
Kastamonulular da aynı şekilde ve biraz önce il başkanımızın o
değerlendirmelerini dinlerken gerçekten üzüldüm. En önemli şehirlerimizin
başında gelen inci gibi maddi manevi zenginliklerle donatılmış bir Kastamonu
var. İlçelere gidiş gelişlerde sorun yaşadığını söyleyen bir Kastamonulular
var. Yani bunu nasıl açıklayacağız? Hangi mantıkla bunu biz kavrayabiliriz?
Bunu anlamak mümkün değil. Yani aslında Kastamonu’nun kendine özel yüz yıldır
ihmal edilen eksiklikleri, yanlışlıkları var. Ben geçen gün Çorlu’daydım.
Çorlu’da insanlarımız diyor ki ‘En büyük sorunumuz randevu alamamak,
hastanemizde uzman doktor yok’ Kastamonu’ya geliyorum. Kastamonu’daki
insanlarımız da diyor ki ‘Hastanede uzman doktor yok. Randevu alamıyoruz’ aynı
sıkıntı. Mesela uyuşturucu meselesi. Çorlu’daki, Mardin’deki, Diyarbakır’daki
insanlarımız diyor ki ‘Uyuşturucu tacirleriyle sokaklarımız yol geçen hanına
döndü okullarımızın etrafında o hapların satıldığına şahit oluyoruz’
Kastamonu’ya geliyorum, aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyorum. Kastamonu’nun
kendisine özel sıkıntıları, problemleri var ama aynı zamanda aynı zamanda ortak
sorunlarımız var. Bu ortak sorunları çözebilecek bir iradeye ihtiyaç var. Bu
iradeye milletimizin verdiği karar baş üstüne ancak içinde bulunduğumuz
sıkıntıların aşılabilmesi adına mutlaka hem Kastamonulular olarak hem ülkemiz
olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek gibi bir gayretin
içerisinde olmamız lazım. Kastamonulular aklı selim, salih insanlar oldukları
için gidip iktidarları desteklemiş olmalarına rağmen bu basit sorunlarını
çözemiyorlarsa buradaki sorunu da hep beraber masaya yatırmamız gerekir”
“KASTAMONULULARI
KASTAMONU’DA DOYURAMADIĞINIZ SÜRECE SOSYAL KRİZLERLE KARŞI KARŞIYA KALIRSINIZ”
“Bir
istatistik vermiştim. Nerede bu Kastamonuluların, Sivaslıların çoğunluğu
İstanbul’da. Anadolu’nun farklı şehirlerdeki insanların çoğunluğu İstanbul’da.
Niye? Çünkü burada tarımda çalışan insanlarımız emeklerinin karşılığını
alamıyor. Aksine zarar ediyor, cepten yiyor ve sürekli kaybediyor. Almanya’yla
Türkiye arasında bir kıyaslama yapalım. Almanya’nın nüfusu ortalama 85-90
milyon, Türkiye’nin nüfusu ortalama 85-90 milyon. Almanya’nın en kalabalık şehri
Berlin nüfusu 4 milyon. Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul nüfusu 20
milyon. Bu verdiğim istatistik bile bizim ekonomide, tarımda, sanayide nasıl
plansız, nasıl iş bilmez, nasıl uzun yıllardan beri devam eden bir yanlışın
içinde olduğumuzun en önemli delilidir. Ekonomiyi tabana yayamadığımız müddetçe
Kastamonuları Kastamonu’da doyuramadığımız müddetçe, Sivaslıları Sivas’ta
doyuramadığınız müddetçe insanların kendi geçimlerini sağlayabilecekleri
fabrikaları, sanayi sitelerini yapamadığınız müddetçe İstanbul’u doldurur,
Allah muhafaza yarın bir deprem olduğunda da bütün ülkeyi etkileyecek ekonomik,
sosyal krizlerle karşı karşıya kalırsınız. Bunun başka çıkarı yok. Bundan başka
çıkış yolu yok. Yarın İstanbul’da bir deprem olsa, bırak yani başka bir şey yapmayı,
sokaktan sokağa insanların gidip birbirinin yarasına merhem olması mümkünü yok.
Şimdi böyle bir plansızlığı, böyle bir yanlışın, böyle bir sıkıntıların olduğu
ortamda biz bu planlamaya doğru diyebilir miyiz? Bütün bunları kabul edebilir
miyiz?” diye konuştu.
SAADET PARTİSİ, TÜRKİYE’NİN
TAMAMINDA KENDİ ADAYLARIYLA SEÇİME GİRECEK
“Saadet
Partisi olarak biz bin 389 seçim çevresinin tamamında kendi adaylarımızla
seçime girmeyi hedefliyoruz. Kendi adaylarımız halkımızın karşısına çıkacak ve
milletimizin desteğini almaya gayret edecek ama ikinci aşamada da Gelecek
Partisi’yle kurmuş olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuzun aynı
zamanda yerel seçimlerde birlikte hareket etme ihtimali olan bazı bölgeler
olabilir ama ana ilke olarak ifade edeceğimiz şey biz yerel seçimlere tek
başımıza gireceğiz. Bu yerel seçimlerin aslında ülkemizin geleceği açısından da
önemli bir boyutu var. Yani şöyle bundan önce istatistiklere baktığınızda
genelde öyle oluyor 2018 seçimlerini kazanan Cumhur İttifakı’ydı, 2019 yerel
seçimlerde mağlup oldu. Yani İstanbul, Ankara gibi belediyeleri kaybetti. Ben
yine bu seçimde de özellikle Saadet Partisi’nin bir çıkış yapacağına inanıyorum
ama aynı zamanda iktidarın da bu yaşanan ekonomik krizlerin neticesinde mutlaka
millet tarafından bunların değerlendirileceğini ve milletin buna mutlaka bir
cevap vereceğini ve kendi kaderine, kendi iradesine sahip çıkacağına
inanıyorum. Çünkü mevcut koşullar altında insanlar gerçekten çok zor koşullar
altında yaşıyorlar. Çorlu’daki kiraları sordum. Dediler ki 8-10 bin lira.
Kastamonu’da kiralar nedir bilmiyorum ama en az İstanbul’da 12 bin lira. Bu
koşullar altında soruyorum, bu millet geleceğe nasıl güvenle bakacak? Nasıl
kendi ayakları üzerinde duracak? İşte bu gerekçelerle bizler bu çalışmaları yaparak
milletimize, derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu vatan bizim, bu millet bizim,
bu topraklar bizim, bu coğrafya bizim, bütün her karış toprağıyla bizim. Burada
bir sıkıntı geldiğinde A partili B partili, C partili diye ayrılmayacak. Hep
beraber bu sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Bir deprem felaketi yaşadık.
Deprem felaketinde 11 ilimizden 14 milyon insanımız etkilendi 14 milyon
insanımızın içerisinde 50 binin üzerinde hayatını kaybeden vatandaşımız var. 50
bin insanımızın istatistiğini A partili, B partili, C partili diye tutmadık ve
sizler de burada yardım konvoyları düzenlerken elinizden geldiği ölçüde
oraların yaralarını sarmaya çalışırken Hatay’a, Adıyaman’a, Kahramanmaraş’a mı
acaba diye ayırt etmeden nerede ihtiyaç varsa oraya gönderdiniz. Ayrım
yapmadınız çünkü biz aynı milletin evlatlarıyız, aynı kaderi paylaşıyoruz, aynı
havayı soluyoruz, aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Böyle bir ortamda
kendi irademize sahip çıkmak, memleketimize sahip çıkmak, iktidarlardan
bağımsız olarak millet olarak birbirimizi anlayabilmek, dinleyebilmek adına
üzerimize sorumluluklar düştüğünü ifade ediyorum.”
İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
Kaynak: Açıksöz Haber Merkezi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.