İnşaat sektörü çıkmazda! Maliyetler kontrolden çıktı
Türkiye’de İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin belkemiği olarak bilinirken, son yıllarda yüksek malzeme maliyetleri ile başa çıkmak zorunda....
Türkiye’de İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin belkemiği
olarak bilinirken, son yıllarda yüksek malzeme maliyetleri ile başa çıkmak
zorunda.
Türkiye'de İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin belkemiği olarak bilinirken, son yıllarda yüksek malzeme maliyetleri ile başa çıkmak zorunda. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, sektörün yaşadığı sıkıntıları Sanayi Gazetesi'ne detaylarıyla anlattı.
İnşaat sektörünün en temel maliyet unsurlarının başında gelen malzeme maliyetlerinin son iki yılda kontrolsüz bir şekilde arttığını ifade eden Tellioğlu, “İnşaat sektörünün iki temel maliyeti var. Bunlardan birincisi malzeme maliyeti diğeri arsa maliyeti. Bizde her ikisi de son iki üç yıldır maalesef kontrolsüz bir şekilde yüzde bin'e yakın arttı” dedi.
MALİYET ARTIŞLARI
GERÇEKÇİ DEĞİL
Maliyet artışının sektörü zorladığını ifade eden Tellioğlu, “İnsanımızın özellikle ücretli kesimin alım gücünde böyle bir artış söz konusu olmadı. Bu artış olmadığı için ciddi bir sıkıntı mevcut. Yüzde 1000 artış kabul edilebilir bir şey değil. Bu temel artışlar özellikle inşaat malzeme sanayi bölümünde başta çimento ve ona bağlı ürünler beton ürünleri ki bu bazen kamuoyu açısından bir tek malzeme çeşidi olarak algılanıyor. Beton ve çimento ürünleri yaklaşık 30 çeşit malzeme üretiminde de etken. Demir çelik gibi yani demir çeliği sadece inşaat betonarmesinde, sadece hasır döşemesinde kullanmıyorsunuz, yoğunluğa göre kullanıyorsunuz ama içinde birçok alanda kullanıyorsunuz. Çok ciddi kontrolsüz fiyat artışları oldu. Pandemiye bağlı ve maliyet girdilerinin artışından dolayı maliyet artışları oldu. Ve bununda birçok alana yansıması beklenebilir bir şey ama bunu fırsata çevirenler özellikle çimento karteli gibi bazı karteller toplam yüzde 300 maliyet girdisi son iki yılda arttıysa bu karteller bunu yüzde 500, yüzde 1000 olarak yansıttı. Bunun gibi belli alanlarda bu kadar olmasa da buna yakın oldu. Camda oldu, alüminyumda oldu, bir kısım elektrik ve ısıtma malzemelerinde oldu, seramikte oldu, mobilya malzemelerinde oldu. Dolayısıyla bizim öngörülerimize göre inşaat girdi maliyetlerinde ana girdi maliyetlerinin çok çok üzerinde bir maliyet artışı oldu. Dolayısıyla bu maliyet artışlarının geri çekilmesi lazım veyahut ücretli kesimi o noktaya taşımak lazım. Ücretli kesimi o noktaya taşımak için devletin maalesef öyle bir hazinesi yok. Bu şu demektir, mevcut maaşları 3 kat daha arttır. 2023 yılı içerisinde hükümet mevcut maaşları 3 kat daha arttırılabilir mi? Arttıramaz, gerçekçi de değil. O zaman, maliyet artışları gerçekçi değil” diye konuştu.
TÜRKİYE'DE KONUT
İNŞAATINDA ARSA MALİYETLERİ İNŞAATÇILARI VURUYOR
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu Başkanı Tahir Tellioğlu, Türkiye'de arsa maliyetlerinin yüksekliğinin konut inşaatı maliyetlerini artırdığını ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti. Tellioğlu, bu sorunun aşılabilmesi için arazi tedarikinin artırılması ve daha ekonomik çözümlerin bulunması gerektiğini vurguladı.
Tellioğlu, Türkiye'de konut yapım sektörünün genel işleyişini şu şekilde özetledi: “Türkiye'de konut yapım sektörü ortalamasını söylüyorum, bölgesine göre değişir. Türkiye'de yüzde 30 -60 arası arsa payı karşılığı yapılır. Müteahhit arsayı alır, orada 100 konut oluyorsa 50 konut arsa payı olur. Geri kalan 50 payı da işin finansmanı olarak yapar, maliyetini koyar satar. 150 m2 net konut esasen 50 m2 de müştemilat ekiyle 200 m2'ye tekâmül ediyor. Yüzde 50'de buraya payı eklediğinizde 400 m2 bir konut imal ediyorsunuz ama satılabilir elinizdeki tapu alanı 150 m2. Buradan ortaya çıkan 400 m2 maliyetini 150 m2'ye yüklüyorsunuz. 400 m2 nereden geliyor arsa payından dolayı geliyor. Hâlbuki Türkiye'de arazi çok ama maalesef belediyelerin yeterli alt yapısı olan imarlı konut alanı arsası üretmediğinden dolayı bu noktada çok ciddi bir tedarik sorunu var. Türkiye'de şehir merkezlerinde, ortalama bütün büyükşehirlerde sadece İstanbul, Ankara olması gerekmez. Trabzon'da böyle Kayseri'de de böyle hepsinde böyle. 10 Bin m2 arsa ortalama herhalde 200-500 Milyon arası. Yani bu büyük bir para, bu para ile bir fabrika kurarsınız. Şimdi 200-500 milyon arası bir para dediğimiz ortalama veya ona bir konut verdiğimizde yüzde üzerinden konut verdiğimizde bu şuna geliyor. Bir arsanın üzerine daha bir tuğla koymadan size arsa maliyeti payı 2 milyon TL'den başlıyor. Hiçbir şey yapmadan sadece arsa payı 2 milyon TL. 2 milyona da size düşen konutu mal ettiğinizde ortalama 4 milyondan başlıyor maliyet. Türkiye ortalamasından bahsediyorum 150 m2 net brüt 200 m2'den bahsediyorum. Bu bölgesine göre 100 m2, 120 m2'ye düşerse maliyet biraz daha düşebilir. Ortalama lükse gitmeden yaşanabilir bir konut üzerinden bahsettiğimiz değerler bunlar” açıklamalarında bulundu.
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI
KAMU YARARIYLA İLGİLİ
Sektörün sadece meslektaşlarına odaklanmadığını, aynı zamanda kamunun da ilgilendiği bir alan olduğunu belirten Tellioğlu, vatandaşların ve kamunun kayıplarının öncelikli olduğunu vurguladı. Türkiye'de yıllık ortalama 800-900 bin konut ihtiyacının bulunduğunu ancak son üç yılda bu ihtiyacın 600-650 bin konutla karşılandığını söyleyen Tellioğlu, bu eksikliğin nedenini maliyet artışlarına bağladı.
Özellikle büyük şehirlerde yaşanabilir bir evin kira fiyatının 30 bin TL'ye ulaştığını kaydeden Tellioğlu, ücretli kesimin gelirlerinin bu şartlarda bu seviyedeki kiraları ödemesinin zor olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnşaat sektörü, özel sektör namına söylüyorum zaten bir sermaye sektörüdür. Kamu faaliyeti gibi değil. Kendi birikimi ile iş yapan sektör. Tabi kendi birikimiyle bir finansman kullanmasa da sonuçta öz sermayesi kendisine ait. Dolayısıyla rotayı yurt dışına çevirir, farklı sektörlere girer. Burada müteahhitleri temsil ediyorsak aynı zamanda kamu yararı statüsünü de almış bir konfederasyon olarak sadece meslektaşlarımız üzerinden değil kamuyu ilgilendiren kısımları da görmek zorundayız. Burada vatandaşımızın kaybı bizim için daha önemli ve öncelikli. Kamunun kaybı. Türkiye'nin yıllık ortalama 800-900 BİN konut ihtiyacı var. Bu son 3 yıl ortalamasında 600-650 BİN olarak üretiliyor. Üzerine deprem oldu, üzerine çok ciddi göç aldık dolayısıyla bunlarda yeni konut ihtiyacı oluşturuyor. Ortalama yılda 250 bin eksik üretiyoruz. Niye eksik üretiyoruz, bahsettiğim maliyet artışlarından dolayı müteahhit üretemiyor, arz oluşturamıyor. Üretse dahi vatandaşın bu pahalılıktan dolayı alım gücü düştü vatandaş da alamıyor. Bu olay bu sefer kira artışlarını tetikledi. İstanbul'da ortalama yaşanabilir bir evin kira fiyatı 30 Bin TL. Ankara'da da 18-20 Bin TL. Bu vatandaşımızın, özellikle ücretli kesimin geliri belli. Gerek özel gerek kamu sektörü olarak ücretli kesim ülkemizde önemli bir kesimi temsil ediyor. Ve aynı zamanda ücreti de belli. Şimdi bu belli kesimin ortalama Türkiye ölçeğinde büyük kentlerde 20-25 BİN TL kira ödemesi çok gerçekçi değil, doğru da değil. Bu şartlarda inşaat sektörünün geleceğini de çok parlak göremiyoruz. Ama bizim endişemiz sadece inşaat sektörü değil. Bu bahsettiğim sebeplerden dolayı inşaat sektörü üretemezse sektörde barınamaz”
İNŞAAT
MALİYETLERİNİN VERGİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ
İnşaat sektörü, uzun vadeli üretim süreci ve maliyet dinamikleriyle öne çıkıyor. Ancak, bu süreç içinde karşılaşılan vergi sorunu hakkında Tellioğlu, maliyetlerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Sektör olarak üretemiyoruz, üretmemize sebep olan 100 tane sebep sayarız ama bu 100 sebebin 3 tanesi yüzde 70'ine tekabül eder. İnşaatınız yıllara sari imalatla yapılıyor. Bugün bir araba bayisi gibi bugün aldın yarın sattın oluşan kar-vergi ilişkisi değil. Bizde mevzu; ruhsatı aldın, ruhsattan sonra ortalama 3 yıl içerisinde inşaatı bitirip yapı kullanma izin belgesi dediğimiz vatandaşa teslim kısmı oluşuyor. Dolayısıyla 3 yıl içerisinde oluşan maliye silsilemiz var. 3 yıl sonra bitti diyorsunuz satıyorsunuz. Bundan önce satsanız da faturanızı bina bittiğinde kesiyorsunuz. Faturanızı bina bittiğinde keserken belediye-tapu sizden rayiç değer belgesi istiyor. Diyor ki bu satışı rayiç bedel değerinden aşağı yapamazsınız. Günün rayiç değeri diyelim 5 Milyon, kestiniz 5 Milyon faturayı ama sizin elinizde olan fatura girdi maliyetiniz 3 yıl önceki ortalama maliyet girdi. Şimdi 5 milyon değerde sattığınız daireyi aslında güncel olarak kullandığınız malzemeleri güncel fiyata çevirdiğinizde örneğin bu dairenin maliyeti 4-4,5 milyon arası bir rakam gerçekte. Ama 3 yıl önceki ortalama malzemenin maliyeti 1 milyon gözüküyor. Sorun şu; Siz bunu 1 milyon gösterirseniz rayiç değerin 5 milyon çıkıyor. Sizin elinizdeki fatura 1 milyon. Sizde bu sefer 5 milyondan mal satmak istemiyorsunuz. Kağıt üzerinde gerçekte 5 milyona satarsanız 4 milyon kar gözüküyor, 1 milyon maliyet 4 milyon kar. Vergisiyle siz o parayı verdiğinizde sizin milyon kârınız gittiği gibi 500 Bin'de sermayeden ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bunun gerçekte karşılığı maliyet güncellemesidir, yeniden değerlendirmedir”
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON); konfederasyona bağlı 5 federasyon, 52 dernek ve 120.000 üye ile müteahhitlerin yurtiçi ve uluslararası sektörel, ekonomik, yerel yönetimler ve hükümet ile olan sorun ve taleplerine çözüm üretmek, sektörel birliği sağlamak, müteahhitlik mesleğinde genel dayanışmayı tesis etmek, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, sektörel dürüstlüğü, güveni ve kaliteyi hakim kılmak, meslek disiplini ve ahlakını yerleştirmek, ülkenin kalkınması, ekonominin gelişmesi ve istihdamın arttırılması ve sürdürülmesi ve tüzüğümüzde belirtilen amaç ve hizmetleri yerine getirmek üzere faaliyetlerine devam ediyor.
Kaynak: Sanayi Gazetesi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.