“KENAN EVREN CUNTASI, YEREL VE ULUSLARARASI GÜÇLERİN GÖZÜ KARA BİR İŞBİRLİKÇİSİ OLARAK SAHNEYE ÇIKTI”
İl Başkanı Tufanyazıcı, 12 Eylül darbesinin Türkiye kapitalizminin, 70’li yılların sonundaki güçlü işçi sınıfı ve halk hareketi karşısında girdiği krize karşı devlet ve sermayenin ürettiği şiddet dolu acı bir reçete olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti; “Emekçilerin direnci nedeniyle uygulanamayan 24 Ocak kararlarının tank ve dipçik, idam ve işkence zoruyla uygulanması yoluna gidilmiş; Kenan Evren cuntası, yerel ve uluslararası güçlerin gözü kara bir işbirlikçisi olarak sahneye çıkmıştır. 12 Eylül, grevlerin yasaklandığı, işçi sınıfı ve halk örgütlerinin dağıtıldığı, toplumsal muhalefetin kan dökerek ezildiği, Kürt halkının talepleri ve hatta varlığının bir ‘terör’ çerçevesinde görülmesinin amaçlandığı bir sınıf saldırısıdır. Büyük patronların Evren ve çetesine methiyeler dizdikleri, 12 Eylül rejiminin ilk ‘sivil’ uzantısı Özal ve ekibine referans verdikleri mektuplar, 12 Eylül saldırısının sınıfsal mahiyetinin kanıtı niteliğindedir. 12 Eylül, öncelikle ve özellikle toplumun emekçi kesimlerine karşı yapılmıştır. 12 Eylül sonrasında, işçi sınıfı, yoksul köylüler, küçük üretici, kamu emekçileri, doktor, avukat, öğretmen gibi meslek sahipleri olağanüstü gelir kayıplarına uğramış, Türkiye kapitalizminin krizinin yükü, bu sınıfların sırtına zorla bindirilmiştir.Henüz 18 yaşına girmemiş Erdal Eren’i idam ederek katleden 12 Eylül, işkencenin, infazların, gözaltında kaybetmelerin, karanlık zindanların, uzun ve eziyetli tutuklamaların büyük pervasızlıkla kullanıldığı bir siyasal saldırıdır. Cuntanın mirası kendisinden büyüktür ve kendisinden sonraki tüm iktidarlar tarafından sahiplenilmiştir. Tam da darbenin 14’ncü yılında, 12 Eylül 1994 günü Ankara’da gözaltına alınan ve gözaltında kaybedilen komünist devrimci Kenan Bilgin’in şahsında, darbenin uygulamaları ve amaçları sürdürülmüştür.”
Mevcut hükümete de eleştirilerde bulunan Fikret Tufanyazıcı; “12 Eylül darbesinin yol açtığı fiziki ve manevi acıları kullanarak 2010 yılında bir anayasa değişikliği ile tek adam rejimi inşası için çok önemli bir dönemeci geçen AKP-Erdoğan yönetimi de 12 Eylül’ün doğal bir uzantısı, devamıdır. 12 Eylülcülerin Türkiye’ye zorla giydirmek istediği dar elbisenin ceplerinden çıkan siyasal İslamcı ve ülkücü kadroların oluşturduğu tek adam rejimi tüm yönleriyle 12 Eylül ile uyumludur. Kayıp oğlunun acısı istismar edilen ve sahte vaatlerle oyalanan Berfo Ana’nın, aynı kederin içinde kalarak hayata gözlerini yumması da bunu gösterir. Bugün hala ülkenin dört bir yanında işçi sınıfı ve toplumun tüm kesimlerine yönelik olarak ortaya çıkan devlet şiddetinin devamlılığı bu kapsamdadır” ifadelerine yer verdi.