Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Barış Kömür, böbrek sorunu olan şeker hastalarının veya ilaç alerjisi olan kişilerde damardan ilaç veya herhangi bir radyasyon vermeden ve ağrısız olarak göz anjiyografisi yapılabildiğini söyledi. Bu anjiyografi sonrasında gerektiğinde göz arkasını ilgilendiren lazer, göz içi iğne ve vitreoretinal cerrahi işlemlerinin daha erken ve daha etkili yapılabildiğini ifade etti. Op. Dr. Kömür, uygulamanın Kastamonu ve çevre illerde ilk defa kendi hastanelerinde yapılabildiğine dikkat çekti.
Halk arasında ‘göz anjiyosu’ olarak da bilinen fundusfloresein anjiyografi (FFA), özellikle göz sorunları olan şeker hastalarında ve sarı nokta hastalıklarında, çok sık başvurulan bir tanı yöntemi olduğunu belirten Op. Dr. Kömür, damardan özel bir ilaç vermeden ve ağrısız olarak göz anjiyografisi çekmenin mümkün olmadığını ancak yeni gelişen optik koherenstomografi anjiyografi (OCTA) teknolojisi ile artık bunun mümkün olduğunu ifade etti.
İLAÇSIZ VE AĞRISIZ GÖZ ANJİYOGRAFİSİ
Op. Dr. Kömür; “Birçok hastada böbrek sorunu, hamilelik veya alerji gibi ilaç yan etkileri nedeniyle, göz anjiyografisi çekmek mümkün olmuyordu. Çekilen hastaların bir kısmında ise yoğun bulantı, kusma veya ilacın damar dışına kaçması sebebiyle, ağrı ya da önceden bilinmeyen alerjik reaksiyonlar meydana gelebilmekteydi. Kastamonu ve çevresi illerde ilk defa gerçekleştirilen ilaçsız ve ağrısız göz anjiyografisi yöntemi ile bütün bu riskleri ortadan kaldırmak mümkün oldu. Bu teknoloji sayesinde retina hastalarının lazer, göz içi enjeksiyon (iğne) ve göz arkasını ilgilendiren vitreoretinal cerrahi işlemleri daha erken ve etkili olarak yapılabilmektedir” dedi.
“BU YENİ TEKNOLOJİDE,DAMAR İÇİNDE AKAN KAN HÜCRELERİNİN HAREKETLERİ KAYDEDİLİYOR”
Görme azlığı veya körlüğe yol açan
birçok göz hastalığında, göz anjiyografisi çekmeden tanı ve tedavinin mümkün olmadığını
belirten Op. Dr. Kömür; “İlaçsız göz anjiyografisinde, damardan ilaç
verilmesine gerek yoktur. Bu yeni teknolojide, ışık dalgaları ile damar içinde
akan kan hücrelerinin hareketleri kaydedilmektedir. Böylece sinir tabakasını
besleyen damarlarda kan akımı olup olmadığı, görme tabakasının beslenip
beslenemediği ve daha birçok ayrıntı, kesin ve net bir şekilde
görülebilmektedir. Ayrıca sarı nokta hastalığı gibi sinir tabakasının altında,
zararlı damar gelişimi ve damarın cinsi çok daha erken evrede tespit
edilebilmektedir. Böylece, erken ve kişiye özel tedavi ile çok daha iyi
sonuçlar alınabilmektedir. İlaçsız göz anjiyografisinin diğer avantajı ise
ilaçlı anjiyografi ile görülemeyen sinir tabakasının altındaki derin dokuların
da daha ayrıntılı ve net görülebilmesidir. Bu yeni teknoloji, hastaları alerji
ve ağrı gibi risklere maruz bırakmadan, erken tanı ve sonrasında lazer, göz içi
iğne tedavileri ve göz arkasındaki sarı nokta üzerindeki hastalıkları
ilgilendiren vitreoretinal cerrahi işlemlerinin daha erken ve daha etkili
yapılmasına imkan sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.