İstiklal
Marşı ve Saygı Duruşu ile başlayan program, günün anlam ve önemini arz eden
konuşma Türk Eczacıları Birliği 26.Bölge Kastamonu-Çankırı-Karabük Eczacı Odası
Başkanı Ecz. Şule Tüfekci tarafından yapılması ile devam etti.
Törende konuşan
Türk Eczacıları Birliği 26.Bölge Kastamonu-Çankırı-Karabük Eczacı Odası Başkanı
Ecz. Şule Tüfekci bugünün mesleki tarihlerinde çok özel bir yere sahip olduğunu
vurguladı ve “Türk Eczacıları Birliği olarak bölge eczacı odalarımız, eczacı
kooperatiflerimiz, eczacılık fakültelerimiz ve 44 bin eczacımız ile birlikte
kutlamanın kıvancını yaşıyoruz.” İfadelerini kullandı.
TÜFEKÇİ: ‘MAHALLENİN SAĞLIĞI BİZDEN SORULUR’
Başkan Ecz.
Şule Tüfekci; “Ülkemizde modern eczacılığın temellerini oluşturan, ilk
eczacılık sınıfının kurulduğu ve ilk eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14
Mayıs 1839’dan bugüne, tam 183 yıl geçti. Eczacılık mesleğinin ülkemizde
bilimsel bir nitelik kazandığı gün olan 14 Mayıs, Eczacılık Günü ve Bayramı
olarak kutlanmaktadır. Meslekî tarihimizde çok özel bir yere sahip olan bugünü,
Türk Eczacıları Birliği olarak bölge eczacı odalarımız, eczacı
kooperatiflerimiz, eczacılık fakültelerimiz ve 44 bin eczacımız ile birlikte
kutlamanın kıvancını yaşıyoruz. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi,
daha nitelikli bir sağlık hizmeti sunulması ve daha iyi bir sağlık ortamının
tesisi için, yoğun çaba sarf eden bir mesleğin mensubu olmanın gururuyla yolumuzda
yürümeye devam edecek, nice 14 Mayıs’ları yine hep birlikte kutlayacağız. Eczacı, ilacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına
kadar her aşamada yetkinlik sahibi olan bir uzman ve sağlık danışmanıdır.
Eczane de en kolay erişilebilir, halka en yakın birinci basamak sağlık kuruluşu
olarak sağlık sisteminin kilit taşıdır. Bu doğrultuda bu yılki temamızı ‘Mahallenin
Sağlığı Bizden Sorulur’ şeklinde belirledik. Bu nedenle diyoruz ki ‘Eczacınıza
Danışın.’ Covid – 19 pandemisi net bir şekilde göstermiştir ki, eczacılar
sağlık sisteminin sürekliliğinin sağlanmasında ve acil durumlara müdahalede çok
önemli bir rol oynamaktadır. Pandemi süreci eczanelerin yaygınlıklarını, kolay
erişilebilirliklerini, birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu kimliklerini, olağanüstü
durumlarda büyük sorumluluklar ve rolleri fedakârca üstlenebileceklerini açıkça
göstermiştir. Eczaneler, bu süreçte sağlık hizmet sunumu çerçevelerini adeta
yeniden yapılandırmışlardır. Ancak görev ve sorumlulukları itibariyle
üzerlerine titrenmesi ve adeta gözbebeği gibi korunması gereken eczacıların,
son yıllarda giderek artan sayıda sorunla baş başa bırakıldığını üzülerek
görmekteyiz. Çözülmesi gereken sorunlar dağ gibi birikmiş, eczacılar adeta
kaderlerine terk edilmişlerdir. Günün ekonomik şartlarında farklı sektörlere yönelik
teşvik ve iyileştirmeler hayata geçirilirken, eczacılar tam 13 yıldır revize
edilmeyen ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmesini beklemektedir. Eczacıların
bu talebi, haklı bir talep olmanın ötesinde artık ekonomik anlamda da bir zorunluluktur.
Bir kez daha vurguluyoruz ki 2009 yılından bu yana güncellenmeyen, mevcut
koşullara hiçbir şekilde uyum sağlamayan ilaç fiyat kararnamesi acilen
güncellenmelidir. Çünkü eczanelerimizin artık mevcut ekonomik koşullarda ayakta
kalma gücü tükenmiş, eczane ekonomileri sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve erimiştir.
Eczacıların bu çığlığına acilen yanıt verilmesi gerekmektedir. Yine hem
eczacılar olarak bizleri hem de hastalarımızı yakından etkileyen bir diğer
sorun, ilaç fiyatlandırmasında kullanılan euro kuru güncellemesi öncesinde
yaşanan ilaca erişim sorunudur. Halk sağlığını önceleyen bir meslek grubunun
temsilcileri olarak altını özellikle çizmek istiyoruz ki; bu sorunun çözüme
kavuşması bizim için büyük önem taşımaktadır. İlaca kolaylıkla erişim, halk
sağlığının en önemli önceliklerinden biridir. Bu sorunun çözümüne yönelik
önlemlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Özellikle güncellemenin yapıldığı
şubat ayının öncesinde hastalarımız çok sayıda ilaca erişimde sıkıntı
yaşamakta, hastalarımızın yaşadığı bu mağduriyet eczanelere de ciddi anlamda
yansımaktadır. Hastalarımızın ilaca erişiminde yaşadığı sıkıntıların
giderilmesi için artık yılda sadece bir kez kur güncellemesi yapılması gerçekçi
değildir. Bunun yerine yılda en az 3 veya 4 kez kur güncellemesi yapılması gerekmektedir''
dedi.
Tüfekçi,
şöyle devam etti; ''Bir diğer önemli nokta, kamuda çalışan meslektaşlarımızın
çalışma koşullarında ve özellikle özlük haklarında, bugüne kadar günümüz
koşullarına uygun ve hakkaniyetli bir düzenleme yapılmamış olmasıdır.
Bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev
yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları ve özlük
haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde sağlık sistemine
yıllarca hizmet etmiş emekli kamu eczacılarının özlük haklarının
iyileştirilmesi Türk Eczacıları Birliği olarak önem verdiğimiz konuların
başında gelmektedir. Bazı ilaç firmaları SGK’nın belirlediği kamu kurum
iskontolarını uygulamaktan kısmen ya da tamamen vazgeçmektedir. Söz konusu
firmaların keyfi olarak yaptıkları bu uygulamanın faturası, aradaki fiyat
farkını ödemek zorunda kalan hastalarımıza çıkmaktadır. Bu durum özellikle
kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın cebinden yüksek tutarlarda fiyat
farkı çıkmasına yol açmaktadır. Diğer yandan vatandaşlarımız, fark çıkarmayan
ilaç talep etse dahi SGK’nın ödeme politikası,bazı ilaçlarda hastaların her
koşulda fiyat farkı ödemesine sebep olmaktadır. Kuşkusuz bu durum hastalarımız
için çok ağır bir yük demektir. Konunun tarafları SGK ile ilaç firmaları
olmasına rağmen, yaşanan sorun eczacılar ile hastaları karşı karşıya
getirmektedir. Gerekli çözüm, SGK ve ilaç firmaları tarafından sağlanmalı ve
hastaların mağduriyeti acilen giderilmelidir. En yaygın sağlık hizmet sunucusu
olan eczaneler, ekonomik çıkmaza sürüklenmiş, sürekli değişen Sağlık Uygulama
Tebliği (SUT) ile kurum bürokratlarının keyfi tutumlarıyla boğuşur hale
gelmiştir. Bu durum sadece biz eczacıları değil, nitelikli sağlık hizmeti almak
isteyen bütün vatandaşlarımızı derinden etkileyen bir konudur. Eczacıların ve
eczanelerin karşı karşıya kaldığı sorunların ivedilikle çözülmesi ve sağlık
alanında daha etkin bir rol üstlenmeleri, hastalarımıza sağlanan hizmetteki
kaliteyi artıracaktır. Eczacılık mesleğinin geleceği açısından karşı karşıya
kaldığımız bir diğer sorun, kontrolsüz bir şekilde açılan eczacılık fakülteleri
sorunudur. 1997 yılına kadar 7 adet eczacılık fakültesi bulunurken, 2001-2021
yılları arasında bu sayı 6 kat artmış, bugün itibariyle eczacılık fakültesi
sayısı 60’a dayanmıştır. Eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14’ü
akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir. Bu durumu, alt
yapıdan ve akademik kadrodan yoksun olarak açılan eczacılık fakültelerinin,
diğer fakültelerden eğitim desteği istemesi de açıkça göstermektedir.
Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve mesleki
sürdürülebilirlik için, ülkemizde yeni eczacılık fakültelerinin açılmaması
çağrımızı tekrarlıyoruz. Ülkemizin daha fazla eczacılık fakültesine ihtiyacı
yoktur. Alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine,
ilaç Ar-Ge merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları
kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması
50 bin ile sınırlı tutulmalıdır.”
‘YENİ İSTİHDAM POLİTİKALARI HAYATA GEÇİRİLMELİDİR’
Yeni
mezunlar için yeni istihdam politikalarının hayata geçmesi gerektiğinin altını
çizen Başkan Tüfekçi, ''Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde
eczacı sayısı artırılmalıdır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan
eczacılarındaha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları
hayata geçirilmelidir. İnternetten ve denetimsiz kanallardan satılan çeşitli ilaç
ve takviye edici gıdalar da karşı karşıya kaldığımız çok önemli bir sağlık
sorunudur. Özellikle pandemi döneminde vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu
çeşitli takviye edici gıdalara yönelmiş ve bu ürünlerin satışları kontrolsüzce
artmıştır. İnternet üzerinden çeşitli siteler kanalıyla yapılan bu satışlar
ciddi bir halk sağlığı sorununa neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki; ilaçlara
ve takviye edici gıdalaragüvenli erişimin adresi eczanelerdir. Hangi koşullarda
üretildiği ve muhafaza edildiği belli olmayan, gerçekliği bile tartışılan çok
sayıda sahte ilaç ve takviye edici gıda internet mağazalarında cirit
atmaktadır. Vatandaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz; eczaneler dışında hiçbir
yerden ilaç ve takviye edici gıda alıp sağlığınızdan olmayın. Örneğin, çok
yaygın kullanılan C vitamininin uzun dönem yüksek dozda kullanılması böbrekte
taş oluşumunu tetikleyebilir. Farklı bir örnek vermek gerekirse, bazı bitkisel
takviyelerin yüksek doz olmasa dahi kan sulandırıcı ilaçlarla kullanımı
etkileşime neden olup, kanama potansiyelini artırmaktadır. Bunlar gibi insan
sağlığı için risk yaratan durumlardan korunmanın yolu, bu tür ürünleri güvenle
alabileceğiniz eczanelerden geçmektedir. İlaç ve takviye edici ürünlerde size
en uygun yönlendirmeleri yapacak uzman eczacınızdır. Çünkü vitamin ve bitkisel takviye
edici gıdalara ilişkin lisans eğitimi alan tek sağlık meslek mensubu
eczacılardır. Unutmayınız ki, en yakın sağlık danışmanınız eczacınızdır.
Sağlığınızı riske atmamak için diyoruz ki, bilene danışın, yani eczacınıza
danışın. Pandemi döneminde yaşananlar, eczacının mesleki bilgisinin değerini ve
olağanüstü dönemlerde oynadığı kritik rolleri gözler önüne sermiştir. Hasta
odaklı bir perspektiften bakıldığında, sağlık hizmet sunumuna ilişkin gerekli
düzenlemelerin yapılması ve sağlık çalışanları arasında daha etkin bir görev
paylaşımının olması gerekmektedir. Artık eczacıların ve eczanelerin hakkı
teslim edilmelidir. Bu vesileyle salgınla mücadelede en ön saflarda yer alan,
olağanüstü şartlarda sağlık hizmeti sunarken hayatlarını kaybeden 76
meslektaşımızın, 24 eczane teknisyenimizin ve 2 eczacı odası çalışanımızın aziz
hatırasını saygıyla anıyoruz'' diye konuştu.
Tören
yapılan açıklamanın ardından 26. Bölge Kastamonu Eczacı Odası Yönetim Kurulu
çelenginin Cumhuriyet Meydanı’na bırakılması ile son buldu.