Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) iş
birliğinde zekatibadeti konusunda vatandaşları bilgilendirmek ve zekat ibadeti bilincinin
daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak amacıyla İl Müftülükleri ev
sahipliğinde bilgilendirme toplantıları düzenliyor. Kastamonu İl Müftülüğü de
zekat ibadetiyle ilgili bir bilgilendirme metni yayımladı.
Yapılan bilgilendirme metninde madde madde merak edilen konular açıklandı. Vatandaşların zekat hesaplamaları için Diyanet İşleri Başkanlığının ve Türkiye Diyanet Vakfının internet adresindeki hesaplama menüsünden hesaplanabileceği belirtilerek, Alo 190 Dini Bilgilendirme Hattı ile İl Müftülüğümüzün telefonlarını arayarak hesap yaptırabileceği kaydedildi.
Kastamonu İl Müftülüğünden yapılan bilgilendirme metninde zekatla ilgili merak edilenler, maddeler halinde şöyle sıralandı; “
1- Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, altında 80.18 gr, devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.
Nisap miktarı nakit ve ticari malların hesabında 22 ayar altın üzerinden hesaplama yapılır.
2- İlk defa zekat verecek olanların nisap miktarı mal ya da servete sahip olduktan sonra üzerinden bir kameri yılın geçmesi ve yıl sonunda da nisap miktarını korumasıyla gerçekleşir. Söz gelimi, geçen sene 1 Ramazan’da nisap miktarı mala sahip olan ve zekat veren kişinin bu sene 1 Ramazan’da elde mevcut nisap miktarı malı var ise - 1 Ramazandaki malı esas alınarak– zekâtı verilir
3- Önceki sene zekat verenlerin sonraki senelerde eline geçen mal veya servetin üzerinden bir senen geçme şartı yoktur. Mal, kişinin eline geçtikten bir gün sonra bile olsa -o kişinin zekat ödeme zamanı gelmişse - o maldan zekat verilmelidir.
4- Zekât vermekle yükümlü olan kişi, elindeki zekâta tâbi olan malından kul haklarına ait borçlarını düşer. Bu borçlardan sadece “o zekât yılına ait olan birikmiş borçlar, vadesi o yıl içinde dolmuş veya dolacak olan ve o zekât yılı içinde hemen ödenmesi gereken borçlar” düşülmelidir.
5- Zekâtın geçerli olması için “niyet” şarttır. Zekata niyet etmeden verilen bir mal veya sadaka ya da yardım zekat olarak geçerli olmaz.
6-Zekatın geçerli olması için fakire teslim edilmesi (temlik) şarttır.
7- Kira gelirlerinden zekâta tâbi diğer mal ve gelirlerle birlikte, temel ihtiyaçlar ve borçlar çıktıktan sonra nisap miktarına ulaşması hâlinde kırkta bir ( % 2,5) oranında zekâtının verilmesi gerekir.
8- Ticaret mallarının zekâtı, malın kendi cinsinden verilebildiği gibi malın değeri hesaplanıp parayla verilebilir.
9- Altında nisap hesaplanırken farklı ayarda da olsa bile eldeki altınların hepsi birlikte tartılır ve ağırlıkları 80.18 grama ulaştığında zekâta tâbi olur. Ancak farklı ayarlardaki altınların zekâtı verilirken ayrı ayrı değerleri üzerinden hesaplanarak kırkta bir (% 2,5) oranında verilir.
10- Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları zekâta tâbidir. Altın ve gümüş dışındaki maden ve taşlardan yapılmış ziynet eşyaları ise zekâta tâbi değildir.
11- Emlakçıların ticarî amaçla alıp sattıkları gayrı menkuller kırkta bir (%2,5) oranında zekâta tabidir. Her bir gayrı menkul üzerinden ayrı ayrı bir yıl geçmiş olması şart değildir. Gayrı menkullerin zekâtları verilirken o sıradaki piyasa değeri esas alınır.
12- Tarım ürünlerinin zekatı; her türlü toprak mahsulleri ile meyvelerin nisap miktarına ulaştığında öşrünün verilmesi gerekir.
Tarımsal ürünlerinin nisap miktarı (saklanabilen gıda maddeleri buğday, arpa, mısır, pirinç vb. İçin 653-1000 kg. arasıdır. Bunların dışındaki ürünler için ise yukarıdaki maddelerden değeri en düşük olanının kıymetine ulaştığı zaman o malın nisap miktarıdır.
Tarım ürünleri, sulama, gübreleme, ilaçlama gibi ilave masraflar çıkarıldıktan sonra nisaba ulaşması hâlinde 1/10 oranında zekâta/öşre tabidir. Eğer masraflar çıkarılmadan verilecekse 1/20 oranında öşür verilir.
13- Zekatın ödeme Şekli;Peşin ödeme imkânı bulunmayan durumlarda bir yıl içinde taksitle de ödenebilir.
Mal sahibi dilerse nisaba ulaşmış olan malın zekâtını sene dolmadan önce de verebilir
14- Gayrimeşru yolla sağlanan kazançtan zekât verilmez.
15- Zamanında zekâtını vermeyen bir kişi, daha sonra
fakir düşer ve zekât borcunu ödemeden ölürse zekât sorumluluğundan kurtulamaz.
Bu durumdaki kişi mirasçılarına, zekât borcunu ödemeleri hususunda vasiyette
bulunmalıdır. Şayet vasiyet etmeden ölürse günahkâr olur. Geride kalan
varisleri onun adına zekâtı verirlerse bu borçtan kurtulacağı ümit edilir.”