Toplantıda Başkan Yardımcısı Kaymakcı, yaptığı konuşmasında, İstiklal Yolu2na değinerek; “İstiklal Yolu konusunda Gençlik ve spor bakanlığımızla valiliğimizle belediyemizle sivil toplum kuruluşlarıyla burayı canlandırmak konusunda AB projesi de yapabiliriz. Her yıl İstiklal Yolunu spor hareketlilik dostluk kardeşlik mücadele dayanıklılık konusunda bir faaliyete de çevirebiliriz. Bu konuda da umarım güzel bir proje yapılabilir” ifadelerine yer verdi.
Valilik Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya Vali Avni Çakır, Vali Yardımcısı Vedat Yılmaz, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü, MHP İl Başkanı Emin Çınar, İGM Başkanı Güray Parçal, AK Parti Kadın Kolları İl Başkanı Neslihan Kaya, KATSO Başkanı Oğuz Fındıkoğlu ve çevrimiçi yöntemiyle ilgili kurum amirleri katıldı.
ÇAKIR; “İLİMİZ AVRUPA BİRLİĞİ FONLARINDAN ETKİN BİR
ŞEKİLDE FAYDALANAN İLLER ARASINDA”
Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren Vali Avni Çakır; “Tabiat, ahşap, huzur, turizm şehri ilimizin ekonomik ve sosyal gelişiminin sağlanması, tarımsal altyapının geliştirilmesi, beşeri ve teknik kapasitesinin artırılması konusunda ilimizdeki tüm kurum ve kuruluşlarla canla başla çalışmaktayız. Bu çalışmalarımızda ilimizin potansiyelini gerçeğe dönüştürecek, fırsat ve imkanı da hayata geçirmeye çalışmaktayız. Kastamonu olarak ideallerimizi gerçekleştirmek amacıyla ilimizin proje kapasitesini geliştirmeyi, bu sayede başta Avrupa Birliği olmak üzere diğer hibe ve fon kaynaklarından azami derecede yararlanmayı hedefliyoruz. İlimiz Avrupa Birliği fonlarından etkin bir şekilde faydalanan iller arasındadır. 2002-2020 yılları arasında katılım öncesi Avrupa Birliği mali yardımlar çerçevesinde ilimize çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından geliştirilen projeler karşılığında yaklaşık 125 milyon Avro üzerinde kaynak aktarılmıştır. Çevre, iklim eğilimi sektör operasyon programı kapsamında Kastamonu için planlanan 16 milyon Avro bütçeli Kastamonu Atık Su Arıtma Tesisi yapım işi yüzde 98 oranında tamamlanmış olup, tesisimiz test aşamasına gelmiştir. Yine 12 milyon Avro bütçeli Kastamonu Entegre Katı Atık Yönetimi Projesi’nin de yapım aşaması tamamlamış olup, ekipman tedarik ihale çalışması devam etmektedir. Bu ay sonunda ihale süreci başlayacaktır. Rekabetçilik ve Yenilikçilik Sektör Operasyonu kapsamında ilimizin yerel ekonomisine katkı sunan 10 milyon Avro bütçeye sahip Endüstriyel Orman Ürünleri için Ortak İşleme Tesisi kurulması projesi de hayata geçirilmiştir. Aynı program kapsamında ilimizde modern bir İŞGEM kurulmuştur. Bu merkezde eğitimciler ve danışmanlar tarafından girişimcilik eğitimleri verilmekte ve yeni işlerin kurulmasına destek olunmaktadır. Şu anda İŞGEM’de 17 işletme faaliyetlerini sürdürmektedir. İlimizin tarımsal altyapısını geliştirmeyi hedefleyen IFAD Programı kapsamında 2013-2021 yılları arasında ilimizde 424 projeye yaklaşık 200 milyon TL tahsis edilmiş bu sayede tarımsal üretimdeki hasıla arttırılmıştır. Bireysel yeteneklerin ve istihdam edilebilirliğin arttırılması yanında eğitim ve öğretim, gençlik faaliyetlerini modernize edilmesini hedefleyen Erasmus Programı kapsamında 2004-2020 dönemi boyunca Kastamonu’da; gençlik, okul eğitimi, yükseköğretim, mesleki eğitim ve yetişkin eğitimi alanında yürütülen 194 projeye yaklaşık 6,3 milyon Avro destek sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde özellikle sivil topluma sağlanan desteklerden ilimiz daha fazla faydalanmasını arzulamaktayız. Ayrıca; henüz destek alamadığımız programlar ile ilgili proje hazırlığı yaparak, daha fazla deneyim kazanmayı arzulamaktayız” diye konuştu.
KAYMAKCI; “AVRUPA BİRLİĞİ BU TÜR PROJELERE TÜRKİYE İÇİN
YAKLAŞIK 40 MİLYAR AVROLUK BİR GARANTİ SAĞLAYACAK”
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde yerel yönetimleri önemsediklerini vurgulayan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı; “Biz aday ülke olarak Avrupa Birliği mali fonlarından yararlanabiliyoruz. IPA Programlarından faydalanıyoruz. Kastamonu birçok IPA Projesi yaptı. IPA-3 döneminde de Kastamonu’nun birçok proje sunabileceğine inanıyoruz. Gerek Bakanlıklarımız üzerinden, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, üniversitemiz, derneklerimiz, iş dünyası hatta şirketler bile bu çerçevede proje sunabilir. Avrupa Birliği önümüzdeki dönemde Türkiye’ye yönelik yeni bir mali imkan sağlıyor. Bunun adı Türkiye Yatırım Platformu. Burada örneğin özel sektör çok değerli ve anlamlı bir projeyi uluslararası bir mali kuruluşa sunabilecek. Eğer o kuruluş projeyi uygun görürse, Avrupa Birliği bu tür projelere Türkiye için yaklaşık 40 milyar Avroluk bir garanti sağlayacak. 40 milyon Avroluk garanti havuzu içinde firmalarımız yabancı yatırım çekebilir ya da doğrudan Türk yatırımıyla çeşitli yatırımlar yapabilirler. Bu mali araç şu anda geliştiriliyor. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde son şeklini alacak. Bunun dışında Avrupa Birliği’nin çeşitli programları var. Erasmus programı çok yararlı bir program. Hemşehrilerimizde bu programdan faydalanıyor. Biz gençlerimizin Avrupa’yı görmesini, ufuklarının genişlemesini ve hedeflerinin büyümesini sağlıyoruz. Onun için Erasmus çok önemli. Yine Ufuk Avrupa Projemiz var. Yenilikçi ve Araştırma konusunda. Bu konuda üniversitemizin çalışmaları önemli. Yine özel sektör firmaları da Ufuk Avrupa Programı’na TÜBİTAK üzerinden başvurabilirler” ifadelerini kullandı.
“KASTAMONU’YU KARADENİZ HAVZASINDAKİ ÜLKELERLE
İŞBİRLİĞİNE DAVET EDİYORUZ”
IFAD Programı’nın kırsal kalkınma ve tarım için önemli olduğunu söyleyen Kaymakcı; “Kastamonu özellikle süt ve besi alanında önemli projeler gerçekleştirildi. Bunun daha da genişletilmesi mümkün. Önümüzdeki dönemde IFAD devam edecek. Karadeniz Havzası Sınır Ötesi İşbirliği Programımız var. Kastamonu ve ilçeleri bu programdan faydalanabilir. Biz özellikle Kastamonu’nun Sınır Ötesi İşbirliği Programı’na bakmaya ve Karadeniz Havzası’ndaki ülkelerle işbirliği yapmaya davet ediyoruz. Bu bir sanat etkinliği olabilir, bir restorasyon etkinliği olabilir. Dolayısıyla burası da önemli. Burs imkanlarımızda var” dedi.
“AB’YE TAM ÜYELİKTE ISRAR EDİYORUZ”
Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Kaymakcı; “Türkiye-AB
ilişkilerinde bizim için en önemli konu üyelik meselesi. Biz AB’ye tam üyelik
istiyoruz. Zaman zaman Türkiye’ye stratejik ortaklık teklif edip ama tam üyelik
olmasın diyen ülkeler var. Biz tam üyelikte ısrar ediyoruz. Biz Avrupa
kıtasının karar alma mekanizması büyük ölçüde Avrupa Birliği’nde. Yani
vurulacağımız aşından, edindiğimiz diplomaya kadar Avrupa Birliği karar verici
konumunda. Biz istediğimiz kadar nitelikli ürün üretebiliriz ama AB
standartları çerçevesinde değilse, AB’ye ihracatta zorlanırız. Türkiye coğrafi
olarak, ekonomi olarak, ticaret olarak, siyaset olarak, spor ve sanat olarak
Avrupa ülkesi. AB’de bugün eğitimden sağlığa, silahlanmadan güvenliğe,
enerjiden çevreye kadar birçok konuya kadar karar alıcı konuma gelmiş durumda.
Bizim bu sistemin dışında olma lüksümüz yok. Biz ya AB’ye tam üye olacağız ve
karar alma mekanizmasında eşit hakka sahip olacağız ya da AB’nin dışında
kalacağız, AB’nin kabul ettiği kuralları uygulamak zorunda kalacağız. Onun için
tam üyelikte ısrar ediyoruz. Tam üyelik dışındaki hiçbir ilişki Türkiye’nin
Avrupa’da hak ettiği güce ulaşmasını sağlayamaz. Onun için bunu görmemiz lazım.
Bu bizim için bir seçim meselesi değil, adeta bir gereklilik. Dolasıyla
çıkarlarımız ve egemenliğimizi korumak için mekanizmanın içinde olmamız lazım.
Biz tam üyelikte ısrarcıyız. Üyeliğin olması adına Türkiye için 5 tane
parametre var. Bu 5 parametre Türkiye’nin AB üyeliğini belirleyecek. Bunlardan
3 tanesi Türkiye ile ilgili. Yani Avrupa Birliği’nin gözünde; Türkiye ‘Çok
büyük, çok fakir ve çok Müslüman.’ Hiçbir aday ülkede bu üç özellik birden yok.
Dolayısıyla bu üç özellik Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin gecikmesinde
önemli faktörlerden bazıları. Son 15 yılda Türkiye milli gelirini yükseltme
konusunda çok önemli adımlar attı. Türkiye AB’ye üye olduğu zaman yılda 15-16
milyar Avro hibe alacak. Özellikle tarım ve bölgesel açıdan. Dolasıyla AB’nin
Türkiye’nin üyeliği konusunda acele etmemesinde bu da var” diyerek bilgilendirmede
bulundu.
“AB İLE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN GÜVENSİZLİĞİ KOPENHAG SİYASİ
KRİTERLERİNDEN KAYNAKLANIYOR”
AB’ye üyelik sürecinde Kopenhag Siyasi Kriterlerini, yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kaymakcı, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bana sorarsanız Türkiye AB ilişkilerindeki güvensizliğin arkasındaki en önemli neden Kopenhag Siyasi Kriterleri. AB, Türkiye’nin bu değerlerden uzaklaştığını iddia etmeye başladı. Bu nedenle Türkiye ile ilişkilerini soğuttu. Tabi buna birazdan da ekleyeceğim 5’nci neden iyi komşuluk ilişkileri meselesi de eklendi. İyi komşuluk ilişkileri deyinceburada kastettiğimiz Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti. Normalde AB’ye üye olacak aday ülkelerle, üye ülkeler arasında iyi ilişkiler olması lazım. AB zaten bir barış projesi. Dolayısıyla amaç bu. Maalesef AB, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın kendi üyeliklerini aday ülke Türkiye’ye karşı Türkiye’nin aleyhinde kullanmasına göz yumuyor. Bunun nedeni Türkiye’nin büyüklüğü, ekonomik yapısı ve Türk halkının Müslüman olması nedeniyle AB dedi ki; ‘Ben şimdi Türkiye’ye hemen hayır diyemiyorum. Dolayısıyla biraz saklanayım duruma bir bakayım.’ Türkiye’nin üyeliğini geciktirmeyi tercih etti. Yunanistan’ın ve GKRY’nin Türkiye’ye karşı tutumuna fazla sesini çıkarmadı. Çünkü Türkiye, AB’ye hemen üye olmasını istese ve çok büyük ekonomik çıkarları olmasını isteseydi, bu iki ülkeye ‘Yeter bu kadar yapamazsın’ diyecekti. Tabi burada Kopenhag Siyasi Kriterleri önemli. Dolayısıyla AB şuanda ülkemize karşı biraz soğuk davranıyor. Türkiye’deki gelişmeleri görmek istiyor. İyi komşuluk ilişkileri konusunda bizim yapacağımız şu: Türkiye bu 3 konuda ekonomisini, tarımını çok iyi bir noktaya getirebilir. Türkiye halkının büyük bir kesimi Müslüman, laik politikasıyla AB içerisinde saygın bir ülke haline gelecek. AB eğer, İslam dünyasına doğuya ulaşmak istiyorsa, kendi bünyesinde yaşayan 25 milyon Müslüman’ı o ülkelere layıkıyla entegre etmek istiyorsa bu gerçekten ayrımcı İslam karşıtı Türk karşıtı politikaları gerçekten ortadan kaldırmak istiyorsa, bugün Türkiye’nin AB üyeliği vazgeçilmez.Türk halkının büyük kesiminin Müslüman olması da aslında Avrupa’dainançlara saygı açısından önemli.”
“AB ÜYELİĞİ EN ÖNEMLİ ÜYELİK OLACAK”
5 parametrenin AB üyeliğini etkileyeceğini dile getiren Kaymakcı; “Yapmamız gerekenbu süreçte ilerlemeye devam etmek. Peki bizi sonunda üye yapmazlarsa ne yapacağız? Yapmazlarsa yapmasınlar.Bunda önemli olan Türkiye, milli gelirini 5’e katlamış,Kopenhag Siyasi Kriterleri konusunda iyi bir düzeye gelmişse ve buna rağmen hala AB’ye üyeyapılmıyorsa bundan kimsenin bir kaybı yok. Ama bizim bu süreci kullanmamız lazım. Bu sürecin bize faydası var, zararı yok. Bu 5 faktör, başka ülkelerdeyok. Türkiye’nin AB üyeliği en zoru en karmaşığı en fazla sorgulanacak olan AB üyeliği amagerçekleştiği zaman da en değerli en anlamlı üyelik olacak. Başka hiçbir üyelik bir ülkenin üyeliği,Türkiye’nin üyeliğinden daha fazla enerji güvenliği, daha fazla ticaret potansiyeli, daha fazla dünyabarışı, daha fazla savunma, güvenlik dış politika konusunda AB’ye Türkiye ve dünyaya katkıda bulunamaz. BU nedenle de bu önemli konuda AB, Türkiye’den vazgeçemiyor. 1960’ta, 1980’de darbeler oldu, 2016’da darbe girişimi oldu. Bunlara rağmen AB, Türkiye ilişkilerini tamamen kesip atamıyor. Çünkü biliyor ki Türkiye, Avrupa’da ekonomik olarak siyasi olarak, güvenlik savunma ve dış politika konusunda ağırlıklı bir ülke.Katılım sürecinde 16 faslı aştık. Bir faslı kapattık Maalesef fasılları aşma sürecimiz siyaseten engelleniyor. Özellikle 15 Temmuz sonrası. Ama yeniden katılım sürecini canlandırmaya çalışıyoruz.
“GÜMRÜK BİRLİĞİMİZİ DAHA DA GENİŞLETMEK İSTİYORUZ”
AB ile ilişkilerin ikinci önemli ekseninin gümrük birliği olduğunu dile getiren Kaymakcı;“1996’dan beri AB ile gümrük birliğimiz var. Gümrük Birliği sayesinde AB’yle bugün itibariyle 2.4 trilyon avroluk bir ticaret hacmine sahibiz. 1996’dan bu yana ticaret hacmine bakarsak gümrük birliği sayesinde ticaret hacmimizi 5’e katlamışız. Ve AB’yi en büyük kazanımımız haline getirmişiz. AB, temeli hukuka dayanan bir yapı ve biz de bu yapının bir parçasıyız. Dolayısıyla bizim en istikrarlı pazarımız AB. Dolayısıyla biz diyoruz ki mevcut Gümrük Birliğimizi genişletelim. Mevcut gümrük birliği sadece sanayi ürünleri ve bir kısım işlenmiş tarım ürünlerini içeriyor. Bunun içinde hizmetler yok, tarım yok, enerji sektörü yok... Dolayısıyla bunları da içerir şekilde genişletelim istiyoruz. Ekonomimiz, üretimimiz, sanayimiz daha da büyüsün daha da güçlensin. Maalesef Kıbrıs meselesi nedeniyle burada da bir engelleme var. AB cephesinde, Kıbrıs meselesinden daha çok özellikle Türkiye’ye Kopenhag siyasi kriterleri konusunda yapılan eleştiri bu işin gecikmesinde en az Kıbrıs kadar etkili” dedi.
“İSTİKLAL YOLU İÇİN BİR AB PROJESİ YAPABİLİRİZ”
Kastamonu ile ilgili de konuşan Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı; “İki konuya değinmek istiyorum bunlardan birincisi bu akşam oynanacak İzlanda Maçı. Kastamonu’muz özellikle kadın hentbolunda Türkiye’de lider, şampiyon. Geçen yıl hem Türkiye şampiyonu olduk hem de kupayı aldık. Dolayısıyla bununla gurur duymamız lazım. Hele Kastamonu’nun Türkiye’de kadının öncü olması konusunda elinde bulundurduğu bayrak önemli. Dolayısıyla bu akşam oynanacak maçı ben de seyredeceğim. İkincisi de İstiklal Yolu. Bu konuda biliyorum Kastamonulu hemşehrilerimin çok önemli çalışmaları var. Hatta haritalandırma çalışması yapan çok değerli bir kardeşimiz var. Dolayısıyla İstiklal Yolu konusunda Gençlik ve spor bakanlığımızla valiliğimizle belediyemizle sivil toplum kuruluşlarıyla burayı canlandırmak konusunda AB projesi de yapabiliriz. Her yıl İstiklal Yolunu spor hareketlilik dostluk kardeşlik mücadele dayanıklılık konusunda bir faaliyete de çevirebiliriz. Bu konuda da umarım güzel bir proje yapılabilir. İstiklal Yolu projelendirme çalışmasını da katkısı bulunan herkese ayrıca teşekkür ediyorum. Geçen geldiğimde Valimizin hediye ettiği kitabı okudum” dedi.