Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, Kastamonu'nun turizm potansiyeli ve projeleri hakkında değerlendirme yaparken, 'Kastamonu'yu çok güzel bekliyor' ifadeleriyle merak uyandırdı. Programda 11 Ağustos'ta Kastamonu'da yaşanan sel afetinin ilk anlarındaki dikkat çekici ayrıntıları da anlatan Başkan Vidinlioğlu, pandemi dönemiyle ilgili de '' Her musibetten de ders çıkarmasını bilmemiz lazım. Hayat bize öğretiyor. Çünkü hayat en güzel kitaptır, okumasını bilene. Pandemi bize öğretti; toprağın kıymetini, betonun yenmediğini'' ifadelerine yer verdi.
''KASTAMONU'YU ÇOK GÜZEL GÜNLER BEKLİYOR''
Turizm noktasında Kastamonu'nun sahip olduğu potansiyeli hatırlatan Başkan Vidinlioğlu, ''Kastamonu'yu çok güzel günler bekliyor. Hayal falan etmiyorum, biliyorum. Çünkü, ben hayatının her döneminde iddiası olan birisiyim, iddiasız bir günüm geçmemiştir. Onun için, turizm noktasında da Kastamonu da, ben de iddialıyım. İnşallah, bu iddianın gerekliliklerini her geçen gün yerine getiriyoruz'' dedi.
''BETONUN YENMEDİĞİNİ ÖĞRENDİK''
Bütün insanlığın sıkıntılı günlerden geçtiğini söyleyen Başkan Vidinlioğlu, ''Her yapmak istediğimiz şeyi, ne yazık ki bu dönem itibariyle yapamadık. Çünkü, evlerimize takıldık kaldık. Dışarı çıkamadık. Pandemi sürecini hala yaşıyoruz. Maskesiz, mesafesiz birarada olacağımız günleri hasretle bekliyoruz. Ama mutlaka bunlar da geçecektir. Her musibetten de ders çıkarmasını bilmemiz lazım. Hayat bize öğretiyor. Çünkü hayat en güzel kitaptır, okumasını bilene. Pandemi bize öğretti; toprağın kıymetini, betonun yenmediğini...''
''ÇÖPÜNÜZ BİR SAAT GEÇ ALINSIN, EHEMMİYETİ YOK''
Vidinlioğlu şöyle devam etti; ''Çöpünüz bir saat geç alınsın ehemmiyeti yok ama çocuklarımızın yüzü gülsün. Onların yüzünün gülmesi her şeyden daha önemli. Onlara yapılacak yatırım geleceğe yatırım. Bundan dolayı da kaynakları da bu şekilde kullanma tarafındayım. Gelecek çocuklarımızın üzerine inşa edilecek. Onlar da bizim yaşımıza geldiklerinde arkamızdan güzel şeyler söylesinler, bu gayretle çalışıyoruz.''
''UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ YEMEKLER, GÜN YÜZÜNE ÇIKARILACAK''
Gastronomi alanında gerçekleştirmek istedikleri projeler hakkında da bilgi veren Vidinlioğlu, ''Kastamonu'da 1054 tane köyümüz var ama yerleşim yeri 3 bin 637 tane, ufak tefeklerle birlikte dört bini buluyor. Dört bin yerleşim yeri ve 812 çeşit ürünümüz var. Köylerde, 80'li yıllardan sonra kente göçün artmasıyla birlikte çok fazla nüfusumuz kalmadı ve köylerde yaşlı nüfusumuz kaldı. Unutulmaya yüz tutmuş dünya kadar yemeğimiz var. Turizm Fakültesi öğrencilerimizi, bu yerlere gönderip unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimizi açığa çıkarmayı istedim. Taşımacılığını biz yapalım dedik. Onun için bu yemekleri mutlaka kayıt altına almamız lazım. Üç gün sonra istesek de bulamayız. Turizm Fakültesi'yle de böyle bir işbirliğinin görüşmesini yaptık, geçtiğimiz yıl online eğitimden dolayı yapamamıştık, inşallah onu bu sene hayata geçireceğiz.''
''35 GÜN BOYUNCA, HER GÜN BOZKURT'A GİTTİM''
11 Ağustos'ta yaşanan afetin ardından ilk sabahı
anlatan Başkan Vidinlioğlu, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Başkan
Vidinlioğlu, şu ifadelere yer verdi; ''Telefona baktım Pınarbaşı belediye
başkanımız aramız. Döndüm ve 'sel suya karıştı bazı ihtiyaçlar var' dedi. Ben
de hemen talimat veriyorum. Direkt Pınarbaşı'na, Daday üzerinden ulaştım. Orada
baya rahatlama olmuştu. Sayın Valimiz de Azdavay üzerine yola çıkmış, ama ulaşamamış.
Ben Pınarbaşı üzerinden geri döndüm, Azdavay'a geçiş yok. Geri dönerken
Daday'da; sahil bölgesindeki felaketi öğrendim. Vali beyle de görüştüğüm de
İçişleri Bakan yardımcımızın geleceğini ve kendisinin de sahile doğru hareket
ettiğini söyledi. Ben de karşılamaya
havalimanına giderken, bir süre sonra bakan yardımcımızın değil, bakanımızın
bizzat geleceği söylendi. Havalimanında karşıladıktan sonra Yaralıgöz Mevkii'ne
sayın bakanımızla birlikte geçtik. Ama öteye gitmemiz mümkün değil. Anlatılır bir
yağmur değil, yol kapalı. Bir 15-20 dakika oyalandıktan sonra sayın bakanımız
'Bozkurt'tan bir araba gelsin gidiyorum' dedi. Gidilecek gibi değildi ama ben
de gidiyorum dedim. Başkan sen birazcık dur bakalım dediler. Daha sonra ben de
gittim. Yedi yada sekiz tane yerden bıçak sırtı geçtik. Yolun yarısı yoktu, her
an göçme tehlikesi olabilecek yollardı. Anlatılır bir şey değil. Bozkurt'un
sadece üstte bir sokağı var, orada pek fazla problem yok. Onun haricindeki her
taraf suyun içerisinde. Gece 4 gibi falan Kastamonu'ya döndüm, 6'da da tekrar
geri gittim. Akabinde de o akşam itibariyle insanlar çatılarda kaldı, kimisi
evlerinde kaldı. Olayın vahameti çok fazlaydı; gece, helikopterler uçamadı ama
sabah itibariyle yaklaşık 2 bin kişi kurtarıldı. Kız Kur'an Kursu'ndan insanlar
alındıktan sonra binanın bir tarafı göçtü. Bunların hepsi yaşandı. Dolayısıyla
bunlardan da ders çıkarmamız lazım.
Kastamonu Büyükşehir statüsünde olmasa da; bir ilin belediye başkanı
olarak Bozkurtlu hemşehrilerimi yalnız bırakamazdım. 25 ekip ve 100
personelimizle her gün sahadaydık.35 gün boyunca her gün ben de
Bozkurt'taydım... ''