Toplantıya,
Tümbelsen Genel Mali Sekreteri Zeynep Sarıkaya Altun ve Tarım Orkam Sen Genel
Başkanı Ahmet Keleş de katıldı.
ÖZTORUN: ''
TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI KARŞILAYAMAZ OLDUK''
KESK MYK
Üyesi Varol Öztorun, yaptığı açıklamada; şu ifadelere yer verdi; ''Halk desteğini kaybettikçe sermayeye, düne
kadar hain ilan ettikleri gerici kimi Ortadoğu ülkelerinin krallarına
çocuklarımızın geleceğini peşkeş çekiyorlar. Ülke ülke gezip elde ne varsa
haraç mezat satışa çıkarıyorlar. İç ve dış sermayenin bir kez daha desteğini
alabilmek için emeği ucuzlatıyor, işsizliği, güvencesizliği artırıyor, yaşam
koşullarını dayanılmaz hale getiriyorlar. İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu
, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz. Her güne yeni
zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk.''
“ENFLASYON ALDI BAŞINI GİDİYOR”
Enflasyon hakkında
da değerlendirmelerde bulunan Öztorun, şöyle devam etti;
“Enflasyon aldı başını gidiyor. TÜİK’e göre yüzde 21,31, bağımsız araştırmacılara göre yüzde yüzde
58.65! Sadece Kasım ayında bir ay öncesine göre enflasyon oranı yüzde 9.91
artmış durumda. TÜİK verilerinde dahi gıda ve alkolsüz içeceklerdeki enflasyon
oranı yüzde 27,11’dir. Mutfaktaki yangın büyüdükçe büyüyor. 2021 için geçerli olan yeniden değerleme oranı
yüzde 9,11 iken 2022 yılında rekor bir artışla yüzde 36,2 yapıldı. Bu zam,
cebimizdeki yangının 2022 yılında daha da büyüyeceği, temel yaşam giderlerimizi
karşılayamaz hale geleceğimizin habercisidir. Ücretlerimiz enflasyonun altında
ezildi. Maaşlarımız ve alım gücümüz eridikçe eriyor. Ocak 2021’de 7,37 TL olan
dolar kuru bugün 13.80 civarında seyrediyor. Ocak ayında en düşük maaş alan
kamu emekçisi 3.900 TL olan maaşıyla 533
dolar alabilirken bugün 4.154 TL maaşıyla 301 dolar anca alabiliyor! 232
dolarlık kayıp alım gücündeki erimeyi gözler önüne sermektedir” .
“KİRA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ HERGÜN
REKOR TAZELİYOR”
Daha sonra
MYK Üyesi kadınlara yönelik şiddetten de bahsederek şöyle konuştu; “Emekçilerin
başlarını sokacak bir satın alması artık hayal oldu. Bırakalım satın almayı
kiralık ev bulmanın dahi şans olarak görüldüğü bu ortamda kira fiyatlarındaki
artış her gün rekor tazeliyor. Bin emekle büyüttüğümüz gençler barınacak yurt
bulamıyor. Ucuz iş kaynağı görülen kadınlara yönelik şiddet kadın kırımı boyuna
ulaştı. Sadece siyasi ve ekonomik kriz değil aynı zamanda hukuk ve adalet
kriziyle de karşı karşıyayız. Adalete olan güven tarihin en dip noktalarında
seyrediyor. Yandaş medya dahi bu gerçekliği artık gizleyemiyor. İktidar baskısı
altındaki yargıda ağırlıklı olarak iktidarın ihtiyaçlarına göre kararlar
çıkıyor, istisna düzeyinde çıkarılan kararlar ise hayata geçirilmiyor. Barış
Akademisyenlerine ilişkin AYM’nin ve sonrasında ağır ceza mahkemelerinin beraat
kararlarının OHAL komisyonu tarafından ciddiye alınmaması ve başvuruluların
reddedilmesi bunun somut örneklerindendir. Keyfiyet ve hukuksuzluk tüm
kurumlara sirayet ederek bir yönetim biçimi haline gelmiştir.''
“İŞSİZLİK ALDI BAŞINI GİDİYOR”
Açlık
sınırını da değerlendiren Varol Öztorun,
''İşsizlik aldı başını gidiyor. İşsizlerin sayısı 10 milyona yaklaştı. Gençler ve
kadınlarda işsizlik oranı daha fazla. İşsiz kaldığımızda ise İşsizlik Sigortası
Fonundan işsizlik parası alamıyoruz. Çünkü fondaki paralar sürekli patronlara
aktarılıyor. Asgari ücrette bizi kıskandığı söylenen Avrupa ülkelerinin en
altındayız!Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) verilerine göre 2020 yılında kayıtlı
işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. Yani 2020 verilerine göre 15
milyon 203 bin 423 kayıtlı çalışan işçiden 6 milyon 390 bin 19’u açlık
sınırının altındaki asgari ücretle çalışıyor. 9 milyonu aşkın yaşlılık aylığı
alan emekli ile 4 milyon civarındaki hak sahibi emekliler de açlık sınırının
altında yaşıyor. Nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında
açlık sınırının çok yakınında yaşam mücadelesi veriyor. Mesele kaynak olmaması
değil, iktidarın ve sermayenin tercihleridir. Bize olmayan kaynaklar
silahlanmaya savaşa gidiyor. O nedenle, barış hepimizin acil talebi. Bize
olmayan kaynaklar KOİ projeleri aracılığıyla yandaş müteahhitlere gidiyor. Bize
olmayan kaynaklar TÜGVA, TÜRGEV, Ensar, ilim yayma cemiyeti gibi vakıflara ve
cemaatlere gidiyor. Bize bir maaş bile çok görülürken, kaynaklar birkaç maaş
alan iktidarın bürokratlarına eşe-dosta gidiyor! Biz fakirleşirken onlar zenginliklerine
zenginlik katıyor'' dedi.
KURUL: ''ÖĞRETMENLERİMİZ, ÖZERKLİĞİNİ
YİTİRMEKTE''
Eğitim Sen
Genel Başkanı Nejla Kurul ise, “Laik
sistem ortadan kalkmak üzere ve bir tehdidin içerisinde yaşıyoruz. Eğitim
emekçilerimizin ekonomik hakları, demokratik hakları ve özgürlük hakları ciddi
biçimde gerilemiş durumda. Öğretmenlerimizin emeği değersizleştirilmekte, hem
ücretler bağlamında hem de diğer hakları bağlamında. Öğretmenlerimiz
özerkliğini yitirmekte. Okullarımızda tüm eğitim emekçilerinde ciddi anlamda
ekonomik sorunlar bulunmaktadır. Toplu İş Sözleşmesi sürecinin ardından verilen
artış oranları geçen haftaki döviz kuru, önceki haftalardaki zamlar ve daha
önceki haftalardaki vergi yükleri sayesinde neredeyse ortadan kalkmıştır.
Eğitim ve Bilim Emekçileri şunu bilmektedirler; Eğitim kolektif bir iştir
birlikte yürütülen çalışmadır. Sosyal yardımlara muhtaç velilerimizin hayatı
bir o kadar kötüdür. Okullara gelen öğrencilerimizin karnı tok, kahvaltısını
etmiş, öğlen yemeğini yemiş, yanında temiz su taşıyarak okullara gelmesi son
derece önemlidir. Bu yüzden velilerimizin mücadelesi, öğrencilerimizin eğitim
hakkı mücadelesi ve eğitim emekçilerinin mücadelesi birbirlerine bağlanmıştır''
dedi.
“ÇİĞDEM HOCAMIZ YALNIZ KALMAYACAK”
İnebolu
ilçesinde öğretmenlik yaparken sokak hayvanlarının haklarını savunduğu için
sürgün edildiği öne sürülen öğretmen Çiğdem Beğen hakkında da
değerlendirmelerde bulunan Kurul, ''Kısa bir süre önce sokak hayvanlarıyla
ilgili duyarlılık göstererek, İnebolu
ilçesinde besleme yapan Üyemiz İnebolu Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni Çiğdem
Beğen, 22 Nisan 2021 tarihinde müfettişlere hazırlatılan soruşturma raporundaki
idari yaptırım teklifi gerekçe gösterilerek kendi isteği ve bilgisi dışında
hizmetin gereği verilerek sürgün edilmiştir. Bu gün Türkiye’de hayvan haklarını
savunmayı, bu hayvanların yemeğini, suyunu, içeceğini hiç düşünmeyen bir kent
yaşamı kurulmuştu ve EĞİTİM-SEN başta olmak üzere duyarlı tüm yurttaşlar bu
hayvanlara su ve gıda yardımı etme gereği hissetmiştir. Çünkü tüm canlıların
yaşam hakkı vardır. Bu yüzden biz şunu açıkça ifade edelim; Bu süreci bir hukuk
mücadelesi kapsamında taşıyacağız.Burada mücadelemizi büyüteceğiz. Bunlar da
yeterli olmayacak. Aynı zamanda Kastamonu’daki hayvan haklarına duyarlı
velilerimizi öğretmenlerimizi Çiğdem hocamızın yalnız olmaması ve yalnız
kalmaması için birlikte harekete çağırıda bulunacağız. Çünkü hayatlarımız
birbirine bağlı. Doğadan, emekten, demokrasiden ve barıştan yana yaşamı hep
birlikte büyüteceğiz'' dedi.