Kaza geçirdi yine de sazdan vazgeçmedi!

Kastamonulu Mehmet Tekeli, çocuk yaşta başladığı saz yapımcılığına Kastamonu'da devam ediyor. 'İşin tozunu yutmaya 7 yaşında başladım' diyen Tekeli, babasının yanında başladığı meslek hayatını bugün de büyük bir özveriyle sürdürüyor. Tekeli, saz yaparken geçirdiği bir kaza sonucu parmaklarını kaybetse de saz yapımını bırakmadı.

Kastamonu'da eski Sanayi Sitesi'ndeki Tekeli Saz Evi'nde saz imalatı yapan Mehmet Tekeli, saz yapımının ailesinden miras kalan bir meslek olduğunu ve bu geleneği devam ettirmenin önemine vurgu yaptı. Sazın gönülden gelen bir çalgı olduğunu belirten Tekeli, bu işin büyük bir sevgi ve titizlik gerektirdiğini ifade etti. "Sevmezlerse yapamazlar" diyen Tekeli, yeni nesillerin bu sanatı yaşatmaları için gönül vermeleri gerektiğinin altını çizdi.

Kastamonu merkezde saz yapımcılığının tek ustası olan Mehmet Tekeli, hem zanaatını icra ediyor hem de bu kültürel mirası yaşatmaya çalışıyor. Kendisini mesleğine adamış olan Mehmet Tekeli, meslek hikayesini Açıksöz Gazetesi'ne anlattı.

"İŞİN TOZUNU YUTMAYA 7 YAŞINDA BAŞLADIM"

Saz ustası Mehmet Tekeli şöyle konuştu; "1975 Kastamonu doğumluyum. Kastamonuluyum. Meslek Yüksek Okulu'nu Çankırı'da okudum. Okul bittikten sonra bir fabrikada işe başladım. Benim esas ikinci mesleğimde elektrik teknisyenliği. 29 sene bilfiil fabrikada işçi olarak çalıştım. Şuan baba mesleği olan saz yapımcılığına devam ediyorum. 7 yaşında babamın yanına gelmeye başlamıştım. Saz yapmıyordum ama dükkan süpürüyordum.Ufak tefek bıçağı elimize alıp burgu yapıyordum. Hani 'İşin tozunu yutmak' derler ya tam olarak işin tozunu yutmaya 7 yaşında başladım."

"1975'TE SANAYİ KURULUNCA BURAYA GELMİŞLER..."

"Amcam babam bu işi yapıyordu.  Babadan kalma bir meslek zaten bu. Amcam 1954 yılında Sinanbey'in orada ilk dükkanı açıyor. Burası da1975 yılında kuruldu. 1975'te sanayi yapılınca buraya geçmişler. Zaten sanayinin yapımında da amcam Ahmet Tekeli öncülük yapmış. Diğer esnaflara çok faydası dokunmuş."

"SAZ GÖNÜL İŞİDİR"

Saz gönül telidir. Gönülden geleni teller vasıtasıyla dışa vuran bir çalgı çeşididir. Bu bize Dede Korkut'tan, Kopuz'dan başlayarak gelmiş ve günümüzde bu aşamaya bu konsepte oturmuş. Bağlama ise bu yaptığımız Türk Halk Müziğinde çalınan çalgı çeşididir. Telli bir çalgıdır.

"PARMAKLARIMI KAYBEDİNCE ÇALMA İŞİNİ BIRAKTIM AMA YAPMAYA DEVAM ETTİM"

"Ben çalıyordum, daha sonra 2008 yılında geçirdiğim kaza sonrasında parmaklarımı kaybedince çalma işini bıraktım direk yapmaya devam ettim. Ağaç düzlerken, planya denilen makineye kaptırdık parmaklarımızı.."

"BU İŞİN DEVAMLILIĞI ÇOK ÖNEMLİ"

"Bu işin devamlılığı çok önemli. Gelecek kuşaklara bu işi aktarmak benim için birinci öncelik. Kendi oğullarımda bu işi yapmaya çalışıyorum. Ama biri mühendis oldu Ankara'da çalışıyor. Küçük oğlum da liseyi yeni bitirdi. Buraya pek gelmiyor ama ileride ne olur bilemiyorum. Z kuşağı dediklerinden, ulaşması zor, bilgisayar bağımlısı. Benim için bu işi aktarmak zor olacak. Evet gelenler oluyor, bu işi yapmaya istekli olanlar var fakat kabiliyet meselesi bu. Görmek ve kabiliyet istiyor bu iş. Ele yatkınlık ön plana çıkıyor. Çünkü her şey el işçiliği. Kastamonu'da köyde yapan bir arkadaş var şuan. Sıfırdan saz yapabiliyor. Ancak Kastamonu merkezde tekiz bu işi yapan."

"BU İŞE GÖNÜL VERMELERİ GEREKİYOR"

Mehmet Tekeli son olarak; "Her işte olduğu gibi öncelikle bu işi sevmek gerek. Yani bu aşırı özveri ve sevgi isteyen bir iş. Sevmezlerse yapamazlar. Teferruatı çok, çok titiz çalışılması gereken bir iş. Onun için bu işe gönül vermeleri gerekiyor" dedi.  (NİHAN KIRAN/FURKAN SADIK BOZKURT- ÖZEL HABER)