Sonbaharla birlikte milyonlarca öğrenci için ders zili
çaldı. Okulların açılmasıyla birlikte yaz aylarında görülmeyen pek çok
hastalığa yeniden rastlanmaya başlandı. Kapalı ortamda saatlerce bir arada
bulunmak bu hastalıkların bulaşmasını kaçınılmaz kılıyor. Özellikle küçük
yaştaki çocukları daha fazla etkileyen bu hastalıklar aileleri telaşlandırıyor.
Henüz havalar fazla soğumadığı için pek görülmese de
önümüzdeki haftalarda, hatta aylarda pek çok hastalıkla karşılaşmak mümkün.
Neyse ki bunların çoğu sadece evde iyi bir bakımla kolayca atlatılabiliyor.
Ağır seyredenlerde ise çözüm, hekim tedavisinden geçiyor.
Peki önümüzdeki süreçte okul çağı çocuklarında hangi
hastalıklarla karşılaşılabilir? Hangi aşamada hekime başvurmak gerekiyor?
Korunmak için neler yapılmalı?
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim
ve Araştırma Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nevin
Hatipoğlu merak edilenleri TRT Haber’e konuştu.
2-3 günü geçen ateş, nefes darlığı, göğüste ağrı, ilerleyici
düşkünlük olması durumunda hekime başvurulmalı. Bunun yanı sıra kronik kalp,
akciğer, böbrek hastalığı gibi ek sorunları olan çocukların da hekime
başvurması gerekiyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim
ve Araştırma Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nevin
Hatipoğlu
Solunum yolu enfeksiyonlarında artış görülecek
“Okulların açıldığı sonbaharın ilk günlerinde hava
sıcaklıklarının düşmesiyle solunum yolu viral enfeksiyonları kalabalık ve
kapalı ortamlarda kolayca salgın oluşturabiliyor” diyen Prof. Dr. Hatipoğlu,
okula giden çocuklarda özellikle nezle, grip, orta kulak iltihabı, sinüzit,
bademcik iltihabı, bronşit ve zatürre gibi solunum yolu enfeksiyonu vakalarında
artış olabileceğini ifade ediyor.
Bu tür enfeksiyonlarla karşılaşan çocukların antibiyotik
kullanımına gerek kalmadan istirahat, yeterli sıvı tüketimi ve basit ateş
düşürücülerle birkaç günde iyileşebileceğini belirten Prof. Dr. Hatipoğlu hangi
durumlarda hekime başvurulması gerektiğini ise şöyle açıklıyor:
“2-3 günü geçen ateş, nefes darlığı, göğüste ağrı,
ilerleyici düşkünlük olması durumunda hekime başvurulmalı. Bunun yanı sıra
kronik kalp, akciğer, böbrek hastalığı gibi ek sorunları olan çocukların da
hekime başvurması gerekiyor. Ateş, baş ağrısı, burun akıntısı, eklem ağrıları,
koku ve tat kaybı gibi şikayetlerle ortaya çıkan COVID-19'un mutasyona uğramış
yeni varyantları da bağışıklık sistemi bozuk ve kronik hastalıkları olan
çocuklarda ciddi hastalık tablosu yaratabiliyor.”
Bademcik iltihabına dikkat
Okul çağı çocuklarında görülen bir başka hastalık ise Strep
A bakterisi ile meydana gelen bademcik iltihabı. Prof. Dr. Hatiopoğlu,
geçtiğimiz yıl sıkça duyulan bu hastalığın özellikle 5-15 yaş arası çocuklarda
kış ve erken ilkbaharda artış gösterdiğini belirtiyor. Bu bakterinin uygun
antibiyotikle ve doğru sürede tedavi edilmesinin çok önemli olduğuna dikkat
çeken Prof. Dr. Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çünkü yetersiz tedavi edildiğinde özellikle okul çağında
bulunan çocuklarda kalp romatizması geliştirme ihtimali taşır. Yeni başlayan
boğaz ağrısı, yüksek ateş ve bademciklerde iltihabi görünüm olması durumunda
çocuğun bir sağlık kuruluşuna başvurması gereklidir.”
Çocukluk çağı aşıları pek çok hastalığa karşı koruyor
Hepatit A enfeksiyonu da dikkat edilmesi gereken bir başka
önemli hastalık. "Kişiden kişiye dışkıyla kirlenmiş kirli eller
aracılığıyla bulaşır ve sarılık, bulantı, kusma, halsizlik gibi yakınmalar
yapar. Okullarda ortak tuvalet kullanımı ve tuvalet sonrası ellerin iyi
temizlenmemesiyle ilişkili olarak, aşısız okul çocuklarında hepatit A salgını
oluşabilir” uyarısında bulunan Prof. Dr. Hatipoğlu, Hepatit A aşısının
Türkiye’de rutin çocukluk aşı takviminde yer aldığının altını çiziyor.
Prof. Dr. Hatipoğlu, bu noktada çocukluk çağında yapılan
aşılara da dikkat çekiyor:
“Sağlık Bakanlığı tarafından tüm çocuklara ücretsiz olarak
yapılan çocukluk çağı aşılarının öğrencileri ağır zatürre, menenjit, hepatit A
ve B, difteri, tetanos, kızamık, suçiçeği gibi ciddi birçok enfeksiyondan
koruyor. Ulusal aşı şemasına göre eksik aşısı olan ve okula giden tüm
çocukların tüm aşıları tamamlanmış olmalıdır.”
El yıkama alışkanlığı kazandırılmalı
Enfeksiyonlardan korunmak için en etkili çözümlerden biri de
el hijyenine dikkat etmekten geçiyor. Prof. Dr. Hatipoğlu konuya ilişkin
yapılan bir araştırmayı paylaşarak el hijyeninin önemini anlatıyor:
“Yapılan çalışmalarda el hijyeninin sağlanmasıyla
enfeksiyonların en az yüzde 50 oranında azaldığı gösteriliyor. Bu nedenle
çocuklarımıza su ve sabunla ellerini sık sık yıkama alışkanlıklarını daha okul
öncesi dönemde kazandırmamız ve okullarda hatırlatıcı olmamız gerekir.”
Bakımsız, kirli ve sağlıksız ortamların her türlü enfeksiyon
için en iyi zeminler olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Hatipoğlu, bu nedenle
okulların ve çocukların yaşadıkları ortamlarda temizliğin önemli olduğunu
vurguluyor.
Okul çağındaki çocukların beslenmesi çocuğun yaşına,
kilosuna, cinsiyetine ve fiziksel aktivitesine göre değişiklik gösterebilir.
Beslenme içeriğinde 3-4 öğün şeklinde protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve
mineraller dengeli bir şekilde bulunmalıdır. Okul çocuğunun en önemli öğünü
kahvaltıdır. Dikkati toplama, öğrenme ve verimli ders çalışmayı sağlayarak okul
başarısına katkı verir.
Dengeli beslenme bağışıklığı güçlendiriyor
Okul çağı çocuklarını enfeksiyonlara karşı korumanın bir
başka yolu da bağışıklığı güçlendirmek. Bunun en önemli yollarından biri ise
şüphesiz dengeli beslenmek. Çocukların hem gelişimi hem de bağışıklığını
artırmak için nasıl dengeli beslenmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Hatipoğlu
şöyle konuşuyor:
“Okul çağındaki çocukların beslenmesi çocuğun yaşına,
kilosuna, cinsiyetine ve fiziksel aktivitesine göre değişiklik gösterebilir.
Beslenme içeriğinde 3-4 öğün şeklinde protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve
mineraller dengeli bir şekilde bulunmalıdır. Okul çocuğunun en önemli öğünü
kahvaltıdır. Dikkati toplama, öğrenme ve verimli ders çalışmayı sağlayarak okul
başarısına katkı verir. Dengesiz beslenme çocuklarda gelişim geriliği, aşırı
kilo alımı, sık enfeksiyon, kansızlık, demir ve vitamin eksiklikleri yanında
kaygı bozukluğu, hiperaktivite ve huzursuzluğa neden olabilir.”