Kastamonu'da afet riski için dönüşüm şart!

Kastamonu ev sahipliğinde düzenlenen"Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm, Akıllı Şehir ve İklim Değişikliği Zirvesi" toplantısında İklim Değişikliği ve Kentsel dönüşüm ele alındı.

İklim Değişikliği ve Kentsel dönüşüm ile birlikte ülkemizin adet bölgesi olduğu vurgulanarak, olası bir afet neticesinde zararın en aza indirgemesi açısından hazırlanan projeler sunuldu.

Tüm İl ve İlçe protokolü ile birlikte çevre illerden de katılımcıların katıldığı toplantıda Vali Meftun Dallı, Kastamonu Belediye Başkanı Rahmi Galip Vidinlioğlu, Çevre Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Akın Kısa, Çevre Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı Ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Umut Naci Baykan,  Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu Kent Konseyi Başkanı Ahmet Zafer Ergün, Kentsel Dönüşüm Ve Şehircilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur birer konuşma gerçekleştirdi.

 Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Umut Naci Baykan, daha önce Bozkurt’taki sel felaketinde geldiğini belirterek; “Ne yazık ki o zaman Bozkurt’taki sel felaketinde gelmek nasip oldu. Bozkurt’a gider gelirken de Kastamonu’yu görme, yaşama imkanımız olmadı. Bu sefer hayırlı bir vesileyle burada olmanın da mutluluğunu yaşıyorum. Her şeyden önce bu toplantıyı düzenleyerek bizleri bir araya getiren, bizlere konuşma fırsatı veren tüm ilgililere, başta Kastamonu Belediye Başkanımız olmak üzere teşekkürlerimi sunuyorum.

Benden önceki konuşmacılar muhakkak söylediler, afet keşke olmasaydı fakat ülkemiz afet riskinin en yüksek olduğu dünya ülkeleri arasında herhalde ilk on sıraya girer. Özellikle biz afet sonrasında bunları konuşuyor oluruz, hatırlatmak istiyorum. 1999 Marmara depremi sonrasında bir tablo ortaya çıktı. Afet öncesi  hazırlık, risk azaltma gibi kavramları biz duymaya başladık. Aslında 1963 yılından beri planlı hayata geçtiğimiz için özellikle kamu yönetiminde, kalkınma planlarına baktığımızda bu durumu net olarak görüyoruz. İlk iki planda örneğin afet yönetmeliğiyle ilgili herhangi bir veriye rastlamıyoruz daha sonra işte büyük depremler, büyük afetler yaşadıkça bunların gündeme geldiğini sevindirici olarak söylüyorum. Gelinen noktada da aslında Türkiye’de afetler konusunda yeterli uygulama deneyimi bir manada ne yazık ki oluştuğunu görüyoruz. Bu deneyim afet zararlarının azaltmanın en akılcı, en ekonomik yolunun afet öncesi önlem almak ve bilinçlendirme olduğunu bize gösteriyor. Afet öncesi şu anda en önemli ayağı ülkemizde kentsel dönüşüm olarak kendini gösteriyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda bakanlığımız öncülüğünde, ilgili idareler, yerel idareler ilgili kurum ve kuruluşlar ve özellikle vatandaşlarımızın katılımıyla kentsel dönüşümün 12’nci yılını, geride bıraktık. Aslında 20-25 yıllık benim hayatımda meslek hayatımda kentsel dönüşümü biz duyardık. İşte büyükşehir belediyelerimizin bazılarının girişimleri halinde duyardık vatandaşımızın bununla ilgili farkındalığı da bu düzeydeydi ancak gelinen noktada yapılan şu anki yasal düzenlemeler, uygulanan politikalar ve sevindirici, başarılı uygulama örnekleri sayesinde kentsel dönüşümü artık herkesin dilinde bir kavran olarak sürekli gündemde bir kavram olarak görüyoruz. Elbette öncelikli hedef kentsel dönüşümde bir afet ve can ve mal kayıplarının en aza indirgenmesinin sağlanması. Büyük kayıplar yaşadık son dönemde biz bunların önemli bir bölümünü görevimizden dolayı gidip aynı geceye de aynı gün görmek durumunda da kaldık. Burada paylaştığım çoğu şeyi yani ne gördüğünü neden bahsettiğimi bilerek söylediğimden lütfen emin olunuz gerçekten inanarak yaptığımız işi yapmamız gerektiğini biz afet sonrası manzaralar görüyoruz. Şimdi dönüşümü gerçekleştirmek, şehir davete karşı direnç geliştirerek riski azaltmakla kalmıyor. Düzenli altyapı hizmeti sağlıyor bize, verimli enerji kullanımını sağlıyor. Özellikle yerli ve milli ürünlerin kullanılması noktasında bize destek sağlıyor. İstihdamın arttırılması gibi başlıklarla da bütün bu başlıklarda ekonomik katma değeri oldukça yüksek. Bize yaşadığımız kayıplar gösteriyor ki güvensiz ve sağlıksız yapılaşmadan bir an önce arınmamız lazım ve bunun için her ne gerekiyorsa yapıp var gücümüzle çalışmamız lazım. Sevindirici bir şey var, bu içinde bulunduğumuz günlerde kentsel dönüşüm artık vatandaşımızın başta bakanlığımız olmak üzere kamudan talep ettiği bir olgu haline geldi. Yani bu konuda çok başvuru alıyoruz. Bu da bizi sevindiriyor yaptığımız iş açısından. Bu noktada sizlerle uygulama rakamlarını paylaşmak istiyorum.

Bakanlığımızca yürütülen 6306 kanun kapsamındaki biz iki başlık halinde yürütüyoruz. Alan bazında ve yapı bazında uygulamalar olarak. 59 ilimizde 282 liste ilan etmiş bakanlığımız bugüne kadar. Bunlar genelde yerel idarelerimizin teklifiyle ilan edilen riskli alanlarımız. 70 ilimizde de 659 adet rezerv yapı alanımız var burada rezerv konut üretimine devam ediyoruz. Alan bazında dönüşüme konu olan bugüne kadar 840 bin bağımsız bir konut ve ticaret sayımız var. Buna ilave olarak vatandaşımızın talebiyle gerçekleştirdiğimiz riski yapı tespiti yoluyla kentsel dönüşüm uygulamamız var. Burada da 268 bin yapıda 964 bin bağımsız bölüme ulaştı. Sevindirici olarak söylüyorum birebir takip ederek bu rakama ulaştık çünkü bu yapıların tahlil ve eğitim oranı da şu anda yüzde 91 bir olarak gerçekleşti. Bu rakamın önemi özellikle 964 bin hanenin hiç olmazsa yenilendiği bilgisi elimizde ve oldukça bizi mutlu ediyor.  Faaliyetlerin tamamına baktığımızda riskli alanda riskli yapılarda bulunan 1 milyon adet bağımsızlık bölümünü şimdiye kadar gerçekleştirdiğimizi görüyoruz..” diye konuştu.