Gelen çağrıların sayısındaki artışın, sosyal mühendislik
saldırıları ve kimlik avı girişimleri dahil olmak üzere potansiyel güvenlik
risklerinin bir göstergesi olabileceğine de dikkat çeken Pektaş, "Bu tür
aramaların, kişisel verilerin izinsiz kullanımı veya güvenlik ihlalleri gibi
önemli riskler içerip içermediğini belirlemek için farklı güvenlik yöntemleri
kullanılabilir. Hiçbir sistem tamamen risksiz olamaz. Ancak önlemlerle, kişisel
verilerin yetkisiz kullanımı veya güvenlik ihlalleri olasılığı ve etkisi önemli
ölçüde azaltılabilir." dedi.
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi
Biyoinformatik Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Burhan
Pektaş son zamanlarda WhatsApp kullanıcılarına farklı ülke numaralarından sık sık
gelen aramalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
İstenmeyen aramalar ve gerçek aramalar arasında ayrım
yapmak mümkün
WhatsApp üzerinden farklı ülke numaralarından sık sık gelen
aramalarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Burhan Pektaş, “WhatsApp
aracılığıyla farklı ülke numaralarından yapılan sık aramalarla ilgili arama
modellerini anlamak için arama motoru sorguları, sosyal medya tartışmaları veya
çevrimiçi forumlar gibi çeşitli veri kaynaklarına bakılabilir.” dedi.
Aramaların sıklığını ve kaynağını belirlemenin, arama
günlüklerinin ve meta verilerinin analiz edilmesini gerektirdiğini ifade eden
Pektaş, “WhatsApp'ın kendisi bu düzeyde ayrıntılı bilgi sağlamayabilir. Ancak
telekomünikasyon hizmet sağlayıcıları, arayan numaraların ülke kodları da dahil
olmak üzere konum bilgileriyle, gelen arama verilerini potansiyel olarak
izleyebilir. Arama günlüklerini ve bunların kaynak ülke kodlarını inceleyerek
aramaların en sık hangi ülkelerden yapıldığını belirleyebiliriz. Bir coğrafi
analiz, bu çağrıların kaynaklandığı bölgelere ilişkin öngörüler sağlayabilir.
Belirli ülkeler veya bölgelerle ilgili belirli kalıpları ortaya çıkarabiliriz.
Diğer taraftan zaman damgalarını ve arama sıklığını analiz
etmek, aramalardaki kalıpları belirlemeye de yardımcı olabilir. Örneğin, günün
belirli saatlerinde bu aramaların daha yaygın olduğunu veya aramaların belirli
aralıklarla gerçekleştiğini fark edebiliriz. Arama sürelerini, kapatma
modellerini veya yanıtları incelemek, istenmeyen aramalar, telefonla pazarlama
veya gerçek aramalar arasında ayrım yapmamıza imkan sağlar. Çağrı davranışı
analizi, bu çağrıların arkasındaki amacı tam olarak belirlemek için
gereklidir.” şeklinde konuştu.
Somut delillere göre bu aramalar dolandırıcılık ve kötü
niyetli faaliyetlerle ilişkili
Farklı ülke numaralarından yapılan aramaların ‘uluslararası
iletişim’, ‘iş ve müşteri hizmetleri’, ‘küresel pazarlama ve satış’, ‘gizlilik
ve güvenlik’ gibi çeşitli amaçlar taşıyabileceğini dile getiren Prof. Dr.
Burhan Pektaş, “Ancak farklı ülke numaralarından yapılan aramaların çeşitli
dolandırıcılık ve kötü niyetli faaliyetlerle ilişkilendirildiği konusunda somut
deliller bulunuyor. Dolandırıcılar, güvenilir bir kurumdan geliyormuş gibi
davranarak insanları kandırmak ve hassas bilgiler veya para elde etmek için
sahte ödüller sunmak gibi eylemleri genellikle uluslararası numaraları
kullanarak gerçekleştirir.
Diğer taraftan, bu kişiler, kimlik avı saldırıları başlatmak
için uluslararası numaraları kullanabilir ve bireyleri kandırarak parolalar,
kredi kartı bilgileri veya sosyal güvenlik numaraları gibi kişisel bilgileri
ifşa etmeye çalışabilir.” dedi.
Ayrıca arayan kişilerin, gerçek kimliklerini ve konumlarını
maskelemek için de uluslararası numaraları kullanabileceklerini sözlerine
ekleyen Pektaş şöyle devam etti:
“Dolandırıcılık ve kötü niyetli faaliyetlerle mücadele etmek
için, bireylerin bilinmeyen arayanlar veya istenmeyen iletişimlerle uğraşırken
tetikte olmaları ve dikkatli olmaları önemli. Hükümetler ve telekomünikasyon
sağlayıcıları da hileli aramaları tespit etmek ve engellemek için
teknolojilerin ve düzenlemelerin uygulanmasında rol oynar.”
Hiçbir sistem tamamen risksiz olamaz ama önlemlerle risk
azaltabilir
Bu tür aramaların, kişisel verilerin izinsiz kullanımı veya
güvenlik ihlalleri gibi önemli riskler içerip içermediğini belirlemek için
farklı yöntemler olduğunu belirten Pektaş, kullanıcıların faydalanabilecekleri
yöntemleri şöyle sıraladı:
- Gizlilik etki değerlendirmeleri (PIA'lar), kişisel veri
gizliliği ve güvenliğine yönelik potansiyel risklerin belirlenmesine ve
değerlendirilmesine yardımcı olur. Kuruluşlar, kişisel veri işlemeyi içeren
yeni arama işlevleri veya araçları uygulamadan önce bu değerlendirmeleri
yapabilir.
- Kullanıcı etkinliğini ve hassas verilere erişimi izlemek
için sağlam günlük kaydı ve izleme mekanizmaları uygulanabilir. Bu, şüpheli
davranışların veya yetkisiz erişim girişimlerinin belirlenmesine yardımcı olur.
- Kişisel verilerin hem iletim hem de depolama sırasında
şifrelendiğinden emin olun. Bu, veriler ele geçirilse veya elde edilse bile
yetkisiz erişim riskini azaltır.
- Kişisel verilere erişimi yalnızca yetkili personelle
sınırlamak için katı erişim kontrolleri uygulayın. Bu, rol tabanlı erişim, çok
faktörlü kimlik doğrulama ve düzenli erişim incelemeleri yoluyla elde
edilebilir.
- Periyodik güvenlik değerlendirmeleri ve sızma testi,
sistemdeki potansiyel olarak veri ihlallerine yol açabilecek güvenlik
açıklarını ve zayıflıkları belirlemeye yardımcı olabilir.
- Yalnızca amaçlanan amaç için gerekli olan minimum miktarda
kişisel veri toplayın ve saklayın. Veri ayak izini azaltmak, bir ihlalin potansiyel
etkisini azaltır.
- Mümkün olan her yerde, veri analizine izin verirken
bireysel kimlikleri korumak için anonimleştirme veya takma adlaştırma gibi
teknikleri kullanın.
- İnternette ve karanlık ağda veri sızıntılarını sürekli
olarak izleyen araçlar ve sistemler uygulayın. Bunlar, kişisel verilerin yasa
dışı bir şekilde sızdırılıp sızdırılmadığını belirlemeye yardımcı olur.
Hiçbir sistemin tamamen risksiz olamayacağına vurgu yapan
Pektaş, “Ancak bu önlemlerin bir kombinasyonunu uygulamak, kişisel verilerin
yetkisiz kullanımı veya güvenlik ihlallerinin olasılığını ve etkisini önemli
ölçüde azaltabilir.” dedi.
Gelişen güvenlik risklerinden korunmak için tetikte olmak
gerekir
Farklı ülke numaralarından gelen çağrıların sayısındaki
artışın, sosyal mühendislik saldırıları ve kimlik avı girişimleri dahil olmak
üzere potansiyel güvenlik risklerinin bir göstergesi olabileceğine dikkat çeken
Prof. Dr. Burhan Pektaş, “Kötü niyetli etkinliğin kesin bir kanıtı olmasa da,
kesinlikle endişe uyandırmalı ve sizi ihtiyati tedbirler almaya sevk etmeli.
Dolandırıcıların ve saldırganların taktiklerini sürekli olarak uyarladığını
unutmayın. Bu nedenle, gelişen güvenlik risklerinden korunmak için tetikte
olmak gerekir.” uyarısında bulundu.
Farklı ülke numaralarından sık sık arama alanların ve
herhangi bir kötü niyetten şüphelenenlerin dikkatli olması gerektiğinin altını
çizen Pektaş sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu aramalar sırasında dikkatli olmanız ve hassas bilgileri
paylaşmaktan kaçınmanız önemli. Dolandırıcılar, kökenlerini belirlemenizi
zorlaştırmak için genellikle yabancı numaralar kullanır. Bilinmeyen bir yabancı
numaradan bir arama alırsanız, onu görmezden gelmeyi ve cevap vermemeyi düşünün.
Ayrıca olası dolandırıcılıkları veya güvenlik ihlallerini araştırmak için
numaraları WhatsApp'a veya yerel makamlara bildirmelisiniz.”