Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün Başbakan Yardımcısı,
Dışişleri ve Yurtdışında Yaşayan Ürdünlüler Bakanı Ayman Safadi ile görüşme
gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Fidan, “Ürdün’de sağlam
dostluk bağlarına dayanan köklü ilişkilerimiz mevcut. Karşılaştığımız
sınamaların birçoğu ortak. Bölgesel ve uluslararası pek çok konuda benzer
yaklaşımlara sahibiz. Bu nedenle Ürdün’le düzenli istişarelere önem veriyoruz.
Sayın bakanla aldığımız karar neticesinde bakanlıklar arası düzenli siyasi
istişareleri başlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
Küresel bölgesel zorluklara rağmen geçen yıl ticaret
hacminin 1 milyar doları aştığını bildiren Fidan, bu ivmeyi artırarak
sürdürmeyi hedeflediklerini aktardı.
İİT İcra Komitesi’nin İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e yönelik
yapılan saldırının ardından acil olarak toplandığını hatırlatan Fidan,
“Filistin davası ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere kutsal mekanların statüsü
konularında tam bir fikir birliğimiz mevcut. Haşimi hanedanın Kudüs’teki kutsal
mekanları himaye rolünü önemsediğimizi ve desteklediğimizi değerli kardeşime
ilettim. Son günlerde Filistin’de yaşanan gelişmeleri yakından izliyoruz. Masum
Filistinli kardeşlerimize yönelik baskılar ve yerleşimcilerin saldırıları bir
an evvel durmalıdır. Bütün bölgenin iyiliğine olan bu görüşlerimizi açık ve
şeffaf bir şekilde İsrail makamlarına da iletiyoruz” diye konuştu.
Ürdün Dışişleri Bakanı Safad ise Türkiye ile Ürdün’ün
ilişkisinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, “Bu ilişkiler sadece ortak
çıkarlarımız için değil bütün bölge için önemlidir ve yararlıdır. Bu iş
birliğini artırmak için bölgesel konular konusunda koordinasyonu eş güdüm
halinde artırmayı düşünüyoruz, çaba harcıyoruz. Pratik bir şekilde nasıl bir adım
atabiliriz bu ilişkileri gerçekleştirmek için. Sadece kültürel alanda değil
aynı zamanda ekonomik ve diğer alanlarda geliştirme çabası içerisindeyiz” dedi.
Görüşmelerinde Filistin konusunun da konuşulduğunu aktaran
Bakan Safad, “İşgal altındaki Filistin topraklarındaki bu saldırıların hemen
durdurulması uluslararası camianın hızlı karar almasını hem gerginliğin hem de
şiddetin durmasını istemekteyiz. Bu saldırılar bildiğiniz gibi öyle bir zaman
da oldu ki İsrail, işgali meşrulaştırma çabalarına denk gelmektedir. Toprakları
istimlak etmektedir” diye konuştu.
Mısır - Türkiye karşılıklı büyükelçi atamasına ilişkin gelen soruyu yanıtlayan Bakan Fidan, “Biliyorsunuz Türkiye ve Mısır bölgelerinde güçlü iki kardeş ülkedir. Tarihi, coğrafi, kültürel, stratejik ve inanç bağlarından dolayı bu iki önemli ülkenin birbirlerinden ayrı kalma lüksü yoktur. Bu perspektiften hareketle iki ülke sayın cumhurbaşkanlarının iradeleriyle bildiğiniz gibi birkaç yıl önce bir süreç başlatıldı. İlk aşamada istihbarat diplomasiyle bu süreç yürütüldü. Burada istihbarat başkanlarını belli aralıklarla bir araya geldiler. Konuyu bir noktaya taşıdılar. Daha sonra dışişleri heyetleri devreye girdi. Ve en son noktada bildiğiniz gibi Kasım 2022’de bir vesileyle Doha’da bulunan Sayın Cumhurbaşkanı bir araya geldiler ve buradan da alınan kararlar neticesinde daha sonra dışişleri bakanları bir araya gelerek konuları ilerlettiler. Bugün aldığımız ortak kararla Mısır ve Türkiye olarak karşılıklı büyükelçilerimize atıyoruz. Bu geldiğimiz aşamada da normalleşme çalışmalarında artık önemli bir aşamayı da geride bırakmış olduk. Bundan sonra ilişkilerimiz siyasi, ekonomik ve diğer bütün alanlarda büyük bir hızla ilerlemeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
İsveç’te Kur’an- Kerim yakılmasının sorulması üzerine Bakan
Fidan, şunları söyledi:
“Özellikle İsveç'te bu türden eylemlerin kamu koruması
altında yapılması, polis koordine altında yapılması çok daha düşündürücü bir
olay. İsveç'in NATO'ya üyeliğinin tartışıldığı günlerde İsveç güvenlik
sisteminin provokasyonları engellemeye yetmeyen bir yapıda olması ve NATO'ya
daha fazla güç değil, sorun getirir bir görüntü çizmesi açıkçası stratejik
açıdan güvenlik açısından da bizi düşündürüyor. İnanç olarak sahip olduğumuz
değerler açısından olaya zaten büyük bir tepkimiz var. Fakat diğer taraftan
stratejik ve güvenlik değerlendirmesi itibarıyla da söz konusu İsveç’in NATO'ya
üye olduğu zaman bunun bir yük mü getireceği, bir fayda mı getireceği konusu
artık daha çok tartışmaya açıktır.”
İsveç tarafının Finlandiya'da olduğu gibi yükümlülüklerini
yerine getirmesini beklediklerini belirten Fidan, şöyle devam etti:
“Biz prensiplerle hareket ediyoruz. İsveç eğer gayretlerine
devam eder, ev ödevini yerine getirirse tıpkı Finlandiya örneğinde olduğu gibi
her zaman için başka alternatifler de mevcut. Ama terörle mücadele zaten başlı
başına İsveç için bir problem alanıyken kutsal değerlere hakaret edilmesine
izin veren bir atmosferin olması, İsveç'teki güvenlik sisteminin algısının bu
provokasyonlara engel teşkil edecek bir mekanizma üretememesi ve önleyememesi
açıkçası bizi daha da fazla düşündürüyor.”