‘Millet, devletin anahtarını Bay Kemal’a verecek’

CHP GRUPBAŞKAN VEKİLİ ALTAY KASTAMONU'YA GELDİ...

Engin Altay’ı ağırlayan CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin; “Kastamonu merkezdeki oylarımızı yüzde 64 oranında sizlerin de emekleriyle arttırmayı başardık. 1977’den bu yana Kastamonu’da 2 dönem üst üste milletvekili gönderme başarısını sizlerin emekleriyle başardık. Bu da çok kıymetli. Bizi buruk bırakan kısım, 1’inci turda sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Türkiye’nin umudunu, Genel Başkanımızı Cumhurbaşkanı yapmayı 28 Mayıs’a erteledik. O nedenle omuzlarımızda bu millete karşı bir vebal var. O yüzden başta sandıklara sahip çıkarak ve önümüzdeki günlerde yurttaşlarımıza ulaşarak, Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu hep birlikte Çankaya’ya göndereceğiz” dedi.

BALTACI; "5 YIL ÖNCE OLDUĞU GİBİ SİZLERE LAYIK OLMAYA ÇALIŞACAĞIM"

CHP Milletvekili Hasan Baltacı ise; “Bu ülkede hak isteyen, hukuk isteyen, adalet isteyen, iyilik isteyen siz Kastamonulular adına, siz yoldaşlarım adına, Kastamonu hakkını isteyen yurttaşlarım adına, memleketim adına, insanlarımızın adına bugün mazbatayı bana verdiler. Sizin emeğinizi, sizin umutlarınızı 5 yıl daha temsil etmekten onur duyacağım. Bundan 5 yıl önce olduğu gibi sizlere layık olmaya çalışacağım. Biz insanların birbirleri arasında oluşturabileceği en güçlü bağı oluşturduk. Yoldaşlık bağını oluşturduk, sevgi bağını oluşturduk. Bunu geleceğe taşıyacağımızdan zerre şüphem yok. Kastamonu’da olmaz denilen şeyi başardınız, değişmez denileni değiştirdiniz. Şimdi 28 Mayıs’ta da olmaz denileni başaracağınız, değişmez denileni değiştireceksiniz. Bunu siz yapacaksınız” ifadelerini kullandı.

ALTAY; "KASTAMONU'DAKİ UYANIŞIN 28 MAYIS'TA TÜM TÜRKİYE'DE TECELLİ EDECEĞİNDEN KUŞKU DUYMUYORUM"

Konuşmasına seçim sonuçları noktasında CHP Kastamonu İl Teşkilatını tebrik ederek başlayan Grup Başkan Vekili Engin Altay; "Kastamonu'nun makus talihini değiştirme yolunda en önemli meşale yaktınız. Kastamonu yıllarca genelde sağ partilere oy veren, sağ partileri iktidar yapan, ama sonra hep iktidara şikayet eden bir memleket. Kastamonu tarihtir. Kadıköy'ün bir zamanlar Kastamonu'ya bağlı olduğunu unutmayın, tarihiniz bu kadar kadim ve köklü ve güçlü. Kastamonu, Kurtuluş Savaşı’nda en çok şehit veren illerimizdendir. İstiklal Yolu dediğimiz yol biliyorsunuz Kurtuluş savaşımızın başarısında en önemli mihenk taşıdır ve bu yönüyle Kastamonulu kadınlara, Şerife Bacılara, ne yapsak hakkını ödeyemeyiz. Ne kadar dua etsek az gelir. Çok çalışarak bu Cumhuriyeti gerçekten Mustafa Kemal Atatürk’ün bize gösterdiği noktaya taşıyarak, anca Kurtuluş Savaşı kahramanlarımıza başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kastamonu’ya yakışır şekilde borcumuzu ödemiş oluruz. Onlar bu ülkede çocuklar yatağa aç girsin diye ölmedi. Onlar bu ülkede Türkiye uyuşturucu baronlarının cirit sahası olsun diye ölmedi. Onlar bu ülkede bu devlete ve bu millete karşı namlu doğrultsun, PKK gibi FETÖ gibi Hizbullah gibi IŞİD gibi Terör örgütleri Türk milletinin huzurunu bozsun diye ölmedi. Onlar Kurtuluş Savaşı’nda devlet gölgesinde, devlet şemsiyesinin altında Sinan Ateş gibi gerçek bir ülkücü öldürülsün diye ölmedi. Onlar bu ülkede Türk’le Kürt’ü kardeş kılan, tıpkı 105 yıl önce Çanakkale’de olduğu gibi Türk ve Kürt’ün kardeş olduğunu herkese öğreten, hatırlatan ve bunu sağlayan Kahraman Emniyet Müdürümüz Gaffar Okkan, Hizbullah tarafından katledilsin diye ölmedi. Onlar tam bağımsız Türkiye için öldü ve bugün tam bağımsız Türkiye’ye inanmayan başka ülke cumhurbaşkanları tarafından mal varlığıyla tehdit edilince Amerika’ya her istediğini veren Brunson’ı özel uçakla gönderen bir cumhurbaşkanı tarafından bu aziz millet idare edilsin diye ölmedi nokta. Bu yüzden hep birlikte Kastamonu’daki uyanışın 28 Mayıs’ta tüm Türkiye’de, 81 vilayetimizde tecelli edeceğinden kuşku duymuyorum” dedi.

“14 MAYIS’IN BİR KAYBEDENİ VAR O DA ERDOĞAN’DIR”

Engin Altay konuşmasının devamında; "Sizden öncelikle şunu söyleyeyim morallerinizi yüksek tutun yüzleriniz gülsün. 14 Mayıs'ın bir kaybedeni var o da Erdoğan'dır. Kazanan olmayan ama bir kaybeden olan bir seçim yaşadık. Millet bir tercih kullandı. Netice biz milletin kullandığı, tercihe şapka  çıkarırız, baş üstüne deriz. Ama Kastamonu'da olduğu gibi AK Parti'nin kalesi bir ilde, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 3'ncü 4'ncü parti olduğu yerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin İktidar Partisi ile neredeyse başa baş bir konuma gelmesi, Türkiye'deki büyük değişimin, değişim talebinin, büyük dönüşümün işaretidir, işaret fişeğidir" diye konuştu.

"EŞKİYANIN GECE NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ"

Altay sözlerini şöyle sürdürdü; "Kastamonu zor zamanların memleketidir. Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi Osmanlı'nın ilk dönemlerinde olduğu gibi. Dolayısıyla ben sizlerden 28 Mayıs'a giderken Son 5 günde sandıklara sahip çıkma konusunda eksiğimizin olmadığını biliyorum ama sakın ha eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz. Seçim günü ne yapacağı hiç belli olmaz. Çok dikkatli olmanızı, yüksek moralle sandıklara sahip çıkmanızı bekliyoruz. Genel Başkan da bunları size tembih etmem için gönderdi, onun için geldim ve görüyorum ki kararlılığınız tam, inancınız tam, heyecanınız tam, motivasyonunuz tam."

"ANKET SONUÇLARI BİZİ, REHAVETE ULAŞTIRDI"

"14 Mayıs'ta neden bu işi bitiremedik sebepleri var. Aslında Türkiye değişim, dönüşüm kararı almıştı. Bunu net görüyorduk. Bütün anketlerin bizi 5 puan fazla göstermesi yok mu o bizde rehavete yol açtı. Siz bunun tedbirini daha sık almıştınız ama genelde bir rehavete ulaştık. İkinci tablo Erdoğan'a oy vermemekte kararlı olup da Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy verme konusunda tereddütlü seçmen tercihini ikinci turda belirlemeyi düşündü. Asıl sebep bu işte.

"EKONOMİYE ODAKLANDIK"

“Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayacak adam anasının karnından daha doğmadı. Bizim milliyetçiliğimiz kafa tasına, ırka dayanmayan Mustafa Kemal Atatürk'ün milliyetçiliğidir ve bu konuda bizden asla ve asla taviz beklemesinler. Bu konuda kimse bizden daha milliyetçi olduğunu iddia etmeye kalkmasın. 14 Mayıs'ta Bay Kemal'in oraya oturması ile ilgili çok küçük farkı şöyle tamamlayamadık ekonomiye odaklandık. Bize öğretildi ki eskiden seçimi tencere belirler, mutfak belirler. Seçimi pazar belirler. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Bay Kemal'in ve Millet İttifakı'nın topluma vaat ettiği bütün projeler toplumda kabul ve ilgi gördü önce yapamaz dediler. Bu milliyetçilik işine bulaşmadan, hakaret ve iftira işlerine bulaşmadan. Sonra toplum 'Bay Kemal ne derse oluyor', 'Kendisi işin başında olursa daha çabuk olur, daha güzel olur, daha hızlı olur' dedi.  Çiftçi Ziraat Bankası'ndan çektiği kredinin faizini sileceğine inandı kabullendi ,esnafımız Halk Bankası'ndan çektiği faizin silineceğini kabullendi, anneler çocuklarının artık okulda açlıktan bayılmayacağını süt ve ücretsiz öğlen yemeğinin devlet okullarında ücretsiz verileceğine inandı ve kabul etti. Bu proje satın alındı kabul gördü. Tayyip Bey ne yapacak ne yapabilir? Millet Bahçesi'nden başka halka söyleyebileceği iki kelime sözü kalmıyor. TOGG, İHA, SİHA gibi bizim de kıymetlimiz değerlimiz ve daha iyisini yapacağımız topluma vaat ettiğimiz bir süreçte beyefendi elinde sadece küfür, hakaret, iftira ve yalan var."

"BÖYLE ADAMLARDAN KİMSENİN ALACAĞI MİLLİYETÇİLİK DERSİ OLAMAZ"

“Biz zannettik ki milliyetçilik konusunda kimse CHP'ye laf etmez laf edene de bu millet inanmaz. Belli ki inananlar olmuş. Türkiye'nin başındaki terör belası ile ilgili gerçeklerin herkes tarafından görüldüğünü zannettik, belli ki görülmemiş. Türkiye'yi artık İstanbul'un sokaklarını, caddelerini Suriyeliler, göçmenler, düzensiz göçmenlerden dolayı huzursuz bir ortama sürükleyenlerin millet tarafından cezalandırılacağını düşündük. Hatta Sinan Oğan da Suriyelileri göndermek üzerine politik oluşturdu ve bizden daha çok Suriyelilerin gitmesini istediğini zannettik ama o işler öyle değildi.  Sizlerin konu komşunuza anlatacağı birkaç tane şey var. Türkiye'de PKK terör örgütünün aşağılık hain terör örgütünün kurucusuna Türkiye'de ilk defa 'Sayın Öcalan' diyen HDP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'dır. Bunu millete anlatın. HDP Genel Başkanı bile 'Sayın Öcalan' diyemezken Tayyip Erdoğan Öcalan için 'sayın Öcalan' dedi. Öyle dese yeter, lanet olsun! 'Sayın Öcalan aldığı kellelerin bedelini ödüyor' diyerek kahraman asker, polis ve sivil şehitlerimizi de kelle diye nitelendirdi. Böyle adamlardan kimsenin alacağı milliyetçilik dersi olamaz. İşine geliyor PKK terör örgütü ile masaya oturuyor. Dolmabahçe'de HDP ile oturdu ama onlarla mesaj gönderdi. Oslo'da PKK terör örgütü liderleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yetkilileri masaya oturdu. Sen terörle masaya oturursan, ondan sonra onun istediğini söz verip sonra vermezsen, o da silaha daha sıkı sarılır. İşine geliyor PKK terör örgütüyle masaya oturuyor, Dolmabahçe’de HDP ile masaya oturdu ama onlarla mesaj gönderdi. Oslo’da PKK terör örgütünün liderleriyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkilileri masaya oturdu. Sen teröristlerle masaya oturursan, ondan sonra onların istediklerini vermezsen, o da silaha daha sıkı sarılır ve bunun sebebi sensin Erdoğan. Terör örgütüyle masaya oturulmaz kardeşim. Türkiye’de elinde tüfek, tabanca, top taşıma yetkisi devletimizin güvenlik güçlerine aittir. Başka birisi elinde silah taşıyıp bir sivile, bir askere, bir polise doğrultuyorsa ne sebeple olursa olsun o teröristtir. Hiçbir kalem teröristi masum, teröristi meşru göstermez. Yıllardır Meclis’te bunu söyledik. Fakat Kastamonu’nun köylerine bu sesimiz gitmemiş. Terör örgütü bir tane değil ki. 2002 yılında beyefendi devleti teslim aldığında PKK terör örgütü sıfırlanmıştı. Sıfır terör vardı. Şimdi halimiz ortada. Fettullah Gülen Örgütü’nün devlete sızdığı söyleniyor, hayır. FETÖ devlete sızmadı. FETÖ, Erdoğan tarafından devlete yerleştirildi. Yargıtay’a, askeriye, Genelkurmay’a, emniyete, sağlığa, her yere yerleştirildi. Sonra TBMM bombalandı. Bombalayan pilot cezaevinde. Bombalama emrini veren, nerede? Kaçırıldı. Bombalayanı buluyorsun da, bombalama emrini vereni karakola alıp, sonra niye salıverdin? Konuşursa, kendi kirli çamaşırları ortaya dökülecek, onun için salındı. Erdoğan, Fettulah Gülen’i gerçekten ABD’den istedi mi zannediyor bu millet? Rahmetli Ecevit, Apo’yu söktü aldı getirdi. Getirsene sende. Getiremez, getirmekte istemez. Millete bunu anlatın. Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan dünyanın en cani terör örgütü Hizbullah bu seçimde gündeme geldi. Ben HÜDA-PAR resmi bir parti olduğu için HÜDA-PAR’a terörist demiyorum ama HÜDA-PAR ile Hizbullah bir. HÜDA-PAR Genel Başkanı ‘Türk Bayrağı doğru değil’ diyor. Erdoğan, sen ‘Türk Bayrağı kavramı doğru değil’ diyen bir genel başkan ortada iken, 4 Hizbullahçıyı, AK Parti’nin içine sokup, saklayıp Meclis’in içine niye taşıdın? Senden milliyetçi olur mu? Senden milliyetçi falan olmaz. Meral Hanım’ın dediği gibi, senden mevsimlik milliyetçi bile olmaz. Hizbullah ‘Türk Milleti ifadesini kabul etmiyorum’ diyor. Erdoğan sende CHP’yi milliyetçi olmamakla suçluyorsun. ‘Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldım’ diyen adamdan zaten milliyetçi olmaz. Bunları da milletle paylaşın” ifadelerini kullandı.

"ANDIMIZI KALDIRAN ADAMDAN MİLLİYETÇİ OLMAZ"

“Türkü, Kürdü başta olmak üzere Gürcü’sü, Çerkez’i, Abaza’sı, Arnavut’u, Arap’ı hep birlikte et tırnak olarak al bayrağımızın altında kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bunun için bu saydığım etnik unsurlarla Kurtuluş Savaşı’nı verdik, 1’inci Dünya Savaşı’nı verdik. Birlikte koruduk vatanı. Emperyalizmin istediği bizim ayrışmamız. Devlet emperyalistlerin talimatlarıyla birçok iş gördü ve hata yaptı zaten. Fakat Gaffar Okkan diye biri çıktı, Diyarbakır’da Türk ile Kürdü et tırnak yaptı. Diyarbakır’da yıllar sonra barış iklimini sağladı ve Hizbullah canileri tarafından 5 polis kardeşimizle birlikte şehit edildi. Erdoğan, hiç kimsenin senden alacağı zerre milliyetçilik dersi olamaz. Terör karşıtlığı dersi de olamaz. Hizbullah yatıp kalkan sen, devleti FETÖ’ye teslim eden sen, PKK ile oturup kalkan sen; neymiş Bay Kemal Apo’yu affedecekmiş. Meclis’e topluma geri kazandırma diye bir kanun teklifi getirdiler. O zaman bizim hukukçularımız da dedi; ‘Bu teklifle Apo çıkar.’ Sanki bilmiyorlar mıydı bu teklifi yaparken? CHP’yi kandırabilselerdi, 2006’da, 2009’da zaten Apo’yu affedecek olan Recep Tayyip Erdoğan idi. Bu tuzağı görende, bozanda CHP’dir. Andımızı kaldıran adamdan milliyetçi olmaz. Devlet dairelerinden, banka tabelalarından T.C. ibaresini kaldırandan milliyetçi olmaz. Erdoğan MHP ile kol kola, arkasına da Hizbullah’ı saklayarak, o posta oturabileceğini zannediyor. Biz bu seçimde ekonomiye odaklandık, bunları anlatmayı unuttuk. Unutmadık da gerek yok dedik. CHP’ye böyle lekeler yakışmaz dedik. Bizim mazimiz belli dedik. Biz bu ülkenin güvenlik sigortasıyız dedik. Belli ki bazı seçmenlerin kafası karışmış. O seçmenlerde gittiler Sinan Oğan’a oy verdiler. Böylece bize bu konudaki duruşumuzu göstermek için aslında bir fırsatta verdiler. Bu konuda ikna olmamış, endişesi olan seçmene şimdi Bay Kemal sesleniyor. Terör bitecek, Suriyeliler gidecek.”

Vaatlerini anlattıklarını hatırlatan Altay; “İşte bu konulardan dolayı Erdoğan bir kafa karışıklığı yaratmayı başardı. Başardı da ne oldu? Bu seçimde millet; “Sen dur, kimi çıkaracağıma karar vermeden olmaz, seni indireceğime karar verdim’ dedi. Şimdi yapmamız gereken bu tabloyu anlatmak. Seçim günü görevlerimizi 4 bir elden yapacağız. Gerisi kolay. Ben CHP’nin milliyetçiliğinin kimse tarafından eleştirilemeyecek, kadar temiz bir mazisi olduğunu herkese anlatacağını ve milletin bu konuda bir tereddüt olmayacağına inanıyorum” diye konuştu.

"VATANDAŞLIĞI SATAN YARIN VATANI DA SATAR"

CHP’li Engin Altay sözlerini şöyle sürdürdü;"4 buçuk milyon Suriyeliyi burada tutmasak, Avrupalılar evinde huzur içinde oturamaz' dedi. Demek ki Suriyelileri burada tutmak İslam sevgisi değil, Avrupa sevgisi. Avrupa’dan talimat gelmiş ve biz bu talimatı 29’da Avrupa’nın yüzüne çarpacağız. Türkiye de bir tane mülteci kalmayacak. Ben kimseyi aç açık bırakmam, hasta olana yardım etmeyelim demem. Ama Türkiye caddelerinin huzurunun bozulmasına da göz yumamam. Vatandaş ne demek? Vatanın paydaşı yanı ortağı. Bu ülkede herkesin hissesi eşit. Bana ayıt hisseyi 4 yüz bin dolar karşılığı Suriyeliye, İranlı’ya, Afganistanlıya ev satıp vatandaşlık satamazsın. Bütün bu işleri durduracağız. Bu kadar aciz miyiz? Bu kadar ucuz muyuz? Vatandaşlık satmak nedir. Vatandaşlığı satan yarın vatanı da satar. Sırf bu sebeple bile Erdoğan’ın biran önce elini devletten çekmesi lazım. Bayrak bizim için gerçekten bizi duygulandıran bir şey. Ama görüyorum ki Erdoğan için çokta önemi yok.Onun İktidar da kalmak için milletin halis duygularını bir sömürme aracı. Bunu da nereden anlıyoruz, bizim uluslararası anlaşmalarla Süleyman şah türbemiz Türkiye Cumhuriyeti topraklarıydı. Ben o görüntüyü aklımdan çıkaramıyorum. Süleyman şah haziresi ve bayrak direkt alttan çıkarılmış ters düz edildiği  bayrak kaçırdık. Bayrak kaçırılır mı? Bayrak kaçırandan milliyetçi olunur mu? Vatan topraklarından bayrak kaçıran adamdan kimsenin alacağı milliyetçilik dersi olamaz"

"BU MİLLETİN OYUNU TEKRAR ALABİLECEĞİNİ ZANNEDİYORSA AKLINA ŞAŞARIM"

“28’inde dönemde yaşanan ekonomik sorunlar zaten vatandaşın belini bükmüş, devleti yere sermiş. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey devletin ayakta kalmasıdır. Devlet olarak ayakta kalmalı, sülale şirketi olarak değil. Bir binayı kolonlar ayakta tutar, onları kestiğiniz zaman hepimiz altında kalırız. Devlette, Türkiye de olan bu işte. Devletin ahlak kolonunu, liyakat kolonunu keserseniz de devlet çöker, çöktü zaten. Türkiye İkincisini mülakatta elerseniz size devlet demezler. Bayındırlık birim fiyatı 7 lira olan elektrik kablosu için yandaş müteahhide 2 bin 239 lira öderseniz, size devlet demezler. Size hırsız derler, yapılanın adı hırsızlıktır. Erdoğan sen bunun için yandaş firmaya devlet kasasından, millet kesesinden 2 bin 239 ödediniz mi? Ödemedin mi? Soru soruyorum sana. Meclis’te sordum çünkü Sayıştay raporunda yazıyor bu ben uydurmuyorum. Devletin hesaplarını denetleyen Sayıştay raporunda bu para ödenmiş. Kürsüye çıktım ve söyledim, Ak partililer bunu araştıralım komisyon kuralım dedi. Bu kul hakkı yetim hakkı dedim. Biz bunu kabul ettik ama kabul etmeyen 200 parmak kalktı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 200 parmakla kul hakkı yiyenleri hakladı. Dinimiz diyor ki nasıl gelirsen gel kul hakkıyla gelme. Ama Bizde 28 Mayıs’ta 7 liralık elektrik kablosuna 2 bin 239 lira ödediği için Erdoğan’a bir şey sormalıyız diye düşünüyorum. 15 sene önce İstanbul’un her parkında uyuşturucu satılıyordu. Anneler çocukları parka gitmesin diye önüne duruyor. Niye bu hale geldik? 7 liralık kabloya fazla ödediğinde kasa boşaldığı için devlette para lazım. Kara paraları Türkiye getirip, ne soracağız nede vergi alacağız dediler. Bütün uyuşturucu baronları paralarını Türkiye’ye getirdi. Türkiye dışarıdan uyuşturucu getirilip tüketilen ülkeyken, şimdi Dünyaya uyuşturucu pazarlayan bir ülke haline geldi. Yazıklar olsun… Bunun da sebebi Erdoğan'dır. Terörün sorumlusu Erdoğan, Mültecilerin sorumlusu Erdoğan, Uyuşturucunun sorumlusu Erdoğan, 30 liralık soğanın sorumlusu Erdoğan'dır. Erdoğan’a oy vermemek için bu dört sebep yeterlidir. Başka bir şey aramaya gerek yok. Dinden geçinip dindar görünerek bu milletin oyunu tekrar alabileceğini zannediyorsa aklına şaşarım. Tekrar söylüyorum 14 Mayıs’ta millet ona sen dur! Sen bu ehliyeti kaybettin dedi. Şimdi ise seçenek iki adaya düştüğü için Bay Kemaldir. Milletimiz devletin anahtarını Bay Kemal’a verecek. Sizlerden istediğimiz Biraz gayret, Sandık güvenliği ve Daha çok sayın genel başkanımızın sizlerden istediği Moralinizi yüksek tutmanız.Gazamız mübarek olsun."